Tombstone traduction Français
101 traduction parallèle
Belki babası kadar meşhur değil ama Tombstone'u toparlayıp düzene soktu.
Il n'a pas un nom aussi célèbre que son père... mais il a nettoyé Tombstone.
Tombstone'u nasıl temizlediğini şimdi anlayabiliyorum.
Je comprends maintenant comment vous avez nettoyé Tombstone.
Wash... Babam Tombstone'dayken üzerinde bunları taşıyordu sırtından vurulduğunda!
Eh bien, Wash... mon père avait ça sur lui, ce jour-là, à Tombstone... quand on lui a tiré dans le dos.
Adı ne olarak geçiyor buraların?
- Ça s'appelle comment ici? - Derrière la colline, la grosse ville c'est Tombstone.
Şurada görünen büyük kasaba, Tombstone. - Güzel bir kasabadır.
Un chouette patelin.
- Tombstone?
- Tombstone?
Hareketli bir kasabadır Tombstone.
Une ville cool, Tombstone.
Tombstone.
Tombstone.
Shakespeare Tombstone'da!
- Shakespeare à Tombstone!
Tombstone Kasabası muhteşem performansınızı asla unutmayacak.
Tombstone vous remercie de ce merveilleux spectacle.
John Simpson bir kilise yapacağını söylemişti ve sonunda yaptı. Tombstone'da kilise çanları!
John Simpson l'avait bien dit, qu'il l'aurait, son église!
Sanırım kilise çanlarını duymayalı uzun zaman olmuştu.
Des cloches à Tombstone! La première que j'entends depuis des mois, je crois bien!
Tombstone Kasabası'nın henüz bir adı ve hatta bir vaizi bile olmayan, ilk kilisesinin kuruluşunu sizlerin önünde, resmen ilan ediyorum.
Je déclare la première église de Tombstone qui n'a encore ni nom ni pasteur....... officiellement consacrée!
Bak Clem, sana dün gece Tombstone'dan ayrılmanı ve doğuya gitmeni söylemiştim.
Hier soir je t'ai demandé de quitter Tombstone pour l'Est!
Şimdi, benimle birlikte Tombstone'a döneceksin Doc.
Reviens à Tombstone avec moi, Doc.
Tombstone sokaklarında vuruldu.
Abattu dans les rues de Tombstone.
Teksas'ta. "Tombstone" nun olduğu yerde.
- Texas, là où se trouve Tombstone.
Burası Deadwood veya Tombstone değil.
Ce n'est pas Deadwood ou Tombstone.
Tombstone, Arizona? Bir saniye lütfen.
Tombstone, Arizona?
Seninle neden Tombstone'a geldim sanıyorsun?
Pourquoi suis-je venu avec toi? Pour me balader?
Bence Tombstone'a gittiler.
Je suppose qu'ils sont allés à Tombstone.
Kardeşin Virgil Tombstone'da şerif değil mi?
Ce n'est pas votre frère Virgil qui est marshal à Tombstone?
Silahını bırakmadıkça beraber yaşayamayız.
On ne peut commencer notre vie commune, avec un revolver dans votre main. Je vous jure, Laura, que je passe la main après Tombstone.
Yemin ediyorum Laura. Tombstone'dan sonra bitecek.
Vous ne le ferez pas.
Sınır boyunca 100 tane daha Tombstone var. Hepsi muhteşem Wyatt Earp'ü bekliyor.
Il y a plus d'une centaine de Tombstone sur la frontière, tous attendent le grand Wyatt Earp.
Dolaşmaya mı çıktın?
Environ 1000 km : Tombstone.
1000 km kadar dolaşacağım.
Tombstone, hein?
Tombstone'a doğru. Tombstone'a ha.
J'allais moi-même dans cette direction.
Onları nakletmek zorunda. Nakliyeyi yalnızca Tombstone'dan yapabilir. Ama şehrin kontrolü bizdeyken yapamaz.
Il doit les déplacer, mais il doit pour cela passer par Tombstone, mais c'est impossible tant qu'on contrôle la ville.
Sığırları Tombstone'dan götürebilirse bela çıkarmayacak.
Il n'y aura aucun problème si vous laissez son bétail passer par Tombstone.
- Tombstone'dan gidiyormuşsun.
J'ai entendu dire que vous quittiez Tombstone. Exact.
Geri dönmezsem Tombstone'daki dostlarım beni merak ederler.
Des amis à Tombstone se feraient du souci si je ne rentrais pas bientôt.
Tombstone.
De Tombstone.
- Tombstone? - Aynı.
- Et à Tombstone?
"Karanlık meyhaneden dışarı adımımı attım güneşin acımasızca yaktığı sokağa ve Bent haykırdı,'Çık dışarı, Kid Shelleen seni Tombstone'dan def edip cehenneme yollayacağım!"'
"Je quittai le bar sombre... et sortis dans la rue où le soleil tapait sans pitié... et où Bent hurlait :" Sors de là, Kid Shelleen... que je t'envoie directement de Tombstone en enfer! "
Tombstone'da da.
A Tombstone aussi.
Tombstone'dan son geçişimde OK Corral'da kurdukları paten sahası büyük eğlenceydi.
La dernière fois, à Tombstone... l'événement était la construction d'une piste de patinage à OK Corral.
Beni hala en son Tombstone'da gördüğü gibi alkol bağımlısı sanıyor.
Il pense que je suis mûr, comme l'autre fois, à Tombstone.
Tıpkı bir seferinde Tombstone'da yaptığı gibi, tabancalarımı alıp üzerimde sadece iç çamaşır ile şapkamla yürütmüştü.
Une fois, à Tombstone, il m'a fait traverser la ville... en caleçon, avec mon chapeau sur la tête.
Aşkı uzun yıllar önce arkamda bıraktım. Şimdi Tomstone'daki mezarlıkta bir haçın altında yatıyor.
L'amour, j'y ai renoncé depuis longtemps, depuis qu'il gît sous une croix au cimetière de Tombstone.
Nathaniel, Maria'yı sakla, ve Jackson'a onu Tombstone mezarlığındaki..... haçların altında bekleyeceğimi söyle çünkü bu sefer onun ölme vakti geldi.
Nataniele, cache Maria et dis à Jackson que je l'attends au cimetière de Tombstone. Son heure est venue, à présent.
Django sizi Tombstone mezarlığında bekliyor.
Django t'attend au cimetière de Tombstone.
Tombstone, Arizona.
Tombstone, Arizona.
Biz gerçekten de 1881'de Arizona'da Tombstone'da imişiz gibi konuşuyoruz.
On parle comme si on était vraiment à Tombstone, Arizona en 1881.
Tombstone'da mı?
À Tombstone?
Tombstone, millet!
Ho! Tombstone, m'sieurs-dames!
Neyse, Tombstone'nun yakınında işte.
N'importe où il y a Tombstone.
Tombstone'a gitmeliyim.
Je dois aller à Tombstone.
Tamam, git. Tombstone'u yola getir.
Très bien, allez nettoyer Tombstone.
Onu sonsuza dek şehrin dışında tutamayız.
On ne peut pas le tenir hors de Tombstone éternellement.
Halk bu işe ne diyor?
Qu'en est-il des gens de Tombstone?