Toque traduction Français
319 traduction parallèle
Ama ricamı yerine getirirsen, sana o kürk şapkayı hediye ederim. Anlaştık.
Fais ce que je te demande et je t'offre une toque de fourrure.
Fikrimi değiştirdim Prudence. Kürk şapkan sende kalsın.
Tu peux garder ta toque, Prudence.
Gel, mezuniyet keplerimizi deniyoruz!
Viens essayer ta toque.
Bu da uzun şapkalı bando önünde giden kız.
Ça, c'est une majorette, avec sa toque noire.
Hayır, hayır, sanmıyorum- -
- "CHAPELIER TOQUE"
Şapkanı unutma.
Votre toque!
Jokeyinin açık renk kaskı ve koyu renk forması var!
Suivez là sur votre écran! Son jockey porte une toque claire sur une casaque foncée
Yeşil kask.
toque verte! Ah!
Şef şapkalı köle misali.
Le petit bagne en toque blanche!
Bir de şapkası var.
Et j'ai une toque!
- Aşçı şapkanız nerede?
Et votre toque? J'en ai pas.
İdamı kaldırmalarına sevindim çünkü o kara başlık bana uymuyordu.
Quelle joie qu'ils aient aboli la pendaison, cette toque noire ne m'allait pas du tout.
Chris, başlığını doğru takmamışsın.
Chris, your "toque" is not correct. Like that.
- Çapandaz şapkası giyen mi?
- Celui à la toque de chapandaz?
# Kadife bir kepte #
En toque de velours
Çoraplar civcivlerin üzerinde, ve civcivler tilkinin üzerinde Tilki saatin üzerinde, tuğla ve taşın üzerinde.
Toque sur coq et coq sur bloc. Lac dans parc... cette barque sur lac.
Çıkar şu kepi!
Enlève ta toque.
Aşçı kepini ve önlüğü de sizden mi?
Est-ce que vous fournissez le tablier et la toque blanche?
Her zaman samur kürkünden bir başlık istemişimdir.
J'ai toujours rêvé d'une toque en zibeline.
Şapkayı istiyormusunuz, istemiyormusunuz?
Vous voulez une toque, oui ou non?
Bu arada, benim başlığım var, sizin yok.
En attendant, j'ai une toque et pas vous.
Samur başlığı göndereceğim.
Je vais vous faire livrer une toque en zibeline.
Grdüğün gibi başlık, sana Moskova'da teslim edilmedi.
Voici la toque qui ne vous a pas été livrée à Moscou.
Şapkamı mı istiyorsun?
Vous voulez ma toque? Je vous en prie.
Benim ihtiyar bir bunak olduğumu düşünüyorsunuzdur ancak evlendikten hemen sonra buradan ayrılır ve bay Beaumont'la daha fazla muhatap olmazsanız sevinirim.
Vous allez me prendre pour un vieux toqué qui se mêle de vos affaires mais, vous savez, je serais vraiment soulagé si vous quittiez cet endroit après votre mariage, et si vous n'aviez plus rien à faire avec monsieur Beaumont.
Ölüm hücresine girdiğinden beri etrafındasın.
Tu colles ce toqué depuis sa condamnation.
Deli midir nedir!
Il est toqué?
Bir de kaçık sanmıştım!
Et moi qui le prenais pour un toqué!
Delirmiş.
Il est toqué.
Onu çekici bulacaksın.
Il en est toqué. Elle te bottera.
- Bununla birlikte ben beyaz bir tavşan arıyor olsaydım Deli Şapkacı'ya sorardım. Deli Şapkacı mı?
Toutefois, si moi, je cherchais un lapin blanc, j'interrogerais le chapelier toqué.
"Deli Şapkacı"
- Le chapelier toqué?
Deli Şapkacı.
Et ensuite? Le Chapelier toqué!
Kürk şapkalı olana baksana!
Celle qui porte la toque en fourrure!
İkisi de kızıldı yavruların.
Y avait deux rouquines! A devenir toqué!
Çılgınca bu, değil mi?
Il est pas un peu toqué?
Çantam ve kürküm lütfen!
Ma toque, mon sac, s'il vous plaît.
kısacası benim sana onun kadar kafayı takmamı istiyorsun, öyle mi?
Vous voudriez que je sois aussi toqué de vous que lui.
- Seni yumuşak, duygulu aptal.
- Un idiot toqué et sentimental.
Yaylan. Allahın delisi.
Espèce de toqué!
Kaçığın teki o.
Un vieux toqué! Fous le camp!
Komik görünüyor, şu senin Burton.
un peu toqué, ton copain...
İşte geldiler şapşal.
Ils sont ici, toqué.
Devam et şapşal.
- Continue, toqué.
Evet, öyleyim.
Complètement toqué.
O yüzden parayı saklaması için ona verdim.
Je suis complètement toqué. Dingue de lui avoir confié mon argent.
Saçmalamayın...
Vous êtes toqué!
Daimi Personel Atama Lordu, İdama Mahkum Hainlerin Habercisi ilan ediyorum!
Lord Toqué de l'Ordinaire et Aruspice du Rat Perdu!
Sen çatlaksın.
Tu es toqué.
Aşıktım o kadına. Bana inanmalısın.
J'étais toqué de cette femme, vieux, faut me croire.
Sırılsıklam aşıktım kıza.
J'étais toqué de cette fille.