Travers traduction Français
14,939 traduction parallèle
Ben senin zevklerine hiç karışmadım.
Je ne me suis jamais mis en travers de vos plaisirs.
Birlikleri tüm şehre yayılmış durumda ve askerleri, yağmacıları tutuklamakla meşgul.
Alors que ses divisions sont dispersées à travers la ville et ses soldats sont occupés à arrêter les pillards.
Fakat şunun sözünü verebiliriz ki, eğer başarılı olursak bizi ve dünyadaki herkesi rahatsız eden problemlerin üzerine dinç, coşkulu bir şekilde gideceğiz.
Mais nous pouvons promettre que si nous réussissons, nous nous attaquerons avec vigueur et vitalité aux problèmes qui nous dérangent ici et à travers le monde.
Ama dediğim gibi ben de engellemedim.
Mais je ne me suis pas mis en travers du chemin. Futur associé?
İlham perisi. Arada bana fısıldar.
Ma muse parle à travers moi.
Ne istediğini biliyordun ama ben engel oldum.
Tu savais ce que tu voulais, et je me suis mise en travers.
Tanrı yoluma maniler koyarak daima beni sınıyor.
Dieu place sans cesse des obstacles en travers de mon chemin.
Yanlış boruya kaçtı.
J'ai avalé de travers.
Sana rehberlik edeceğim ama bittiğinde beni bırakmalısın.
Je vais te guider à travers ça, mais à la fin tu devras me laisser.
Sular yükseldiğinde doğu kanalından geçemez miyim?
Peut-on passer à travers le canal à l'est quand la marée monte?
Diğer tarafta beklediğimi düşündüğün için beni o kapıdan takip etmenin daha az korkutucu olduğunu düşünüyorsun.
Prêt à me suivre à travers une porte c'est qu'importe comment moins difficile sachant que je t'attends de l'autre coté.
Karanlığa yapılan bu yolculukta bir unsurun ancak şimdi değerini anladım.
Il y a un élément dans ce voyage à travers les ténèbres que... je commence seulement à apprécier.
Nasıl yapacağınızla ilgili sorularınız varsa başınıza yeni bir madam ayarladım. Size yol göstermek için gerekli meziyetlere sahip.
Si vous avez la moindre question sur la manière de faire, j'ai nommé une nouvelle maquerelle plus que capable que vous guidez à travers tout ça.
Dünyayı benim aracılığım ile deneyimledi.
Il expérimente le monde à travers moi.
Umarım o da bunu levha aracıIığıyla yapıyordur.
Pourvu que ce soit un de ces juifs qui fait ça à travers un drap.
Önce bluzunun üzerinden parmaklarımla memelerini okşardım.
Premièrement, je caresserais ton bouton de joie du bout de mes doigts à travers ta blouse Comme un avant goût de ce qui va suivre.
Buzun içine düştü. Çılgıncaydı.
Il est passé au travers de la glace, c'était fou.
Benim peynir ekmeği götürdüğüm gibi kızları götürüyor.
Il courait après elles comme, vous savez, je cours à travers le fromage.
Aralarından geçeceğiz.
On passe à travers.
Amına kodumun oğlu, şeytan onun aracılığıyla çalışıyor sanıyor, tamam mı?
Ce con pense que le diable agit à travers lui.
Hareket edişin, adım atışın, her duvarı yıkıp geçme isteğin ki bunu kapıyı veya kapının anahtarını bile aramadan yapman.
Votre façon de bouger, votre rythme, toujours vouloir passer à travers les murs sans chercher la porte - ou seulement la clé pour ouvrir.
Ben sadece o insanlara bildiğim tek yol olan resimle seslenmeye çalışıyordum.
J'essayais de donner une voix à ces gens de la seule manière que je connaisse... à travers l'art.
1990 yılında FBI'ın Gizli Dosyalar adlı biriminde doğaüstü bilimsel vakaları araştırmaya başladım.
Dans les années 90, j'ai commencé à enquêter sur des phénomènes paranormaux au travers d'une unité spéciale du FBI appelée X-Files.
New York, California, ülkenin her yanında vakalara rastlanırken Washington'da sıradan mikropların bağışıklığı çökertmesi nedeniyle şehir hastaneleri hastalarla dolup taşıyor.
Des cas à New York, en Californie, à travers le pays, pendant qu'ici à Washington, l'immunité aux germes communs est en train de disparaître et inonde nos hôpitaux.
Senin vasıtanla bana ulaşabilecek olmaları onlar için değerli.
Ce à quoi tu as accès à travers moi est précieux.
Gelecekte de, uzun hayatı boyunca yaptığı gibi zalimlik yapıyor. Tarih boyunca elde ettiği güç ile de sonunda dünyayı fethetmeyi başarıyor.
Dans le futur, il emploiera le mal qu'il a perfectionné au fil de sa vie, et le pouvoir qu'il a amassé à travers l'Histoire, pour finalement conquérir le monde.
Çağlar öncesine dayanan hikâyenizi siz anlatmıştınız bana. Sizi ilk, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra tanımıştım. İsimleriniz Joe ve Edith'ti.
Vous m'avez raconté votre histoire, s'étirant à travers les âges, mais quand je vous ai rencontrés nous étions au lendemain de la première guerre mondiale, et vos noms étaient Joe et Edith.
Sürekli gemi, bu efekt, şu efekt, şunun içinden geçelim bunun içinden geçelim.
Tout tournait autour du vaisseau, d'un effet et d'un autre. On passait à travers un truc. Puis à travers un autre.
Önüne ket vurması, kendi sıkıntıları ya da olayı tam kavrayamaması yüzündense dürüstlüğün ve netliğin sayesinde doğru yola dönecektir.
Si ses problèmes ou un manque de clarté le font se mettre sur ton chemin, alors ta vérité et ta clarté souffleront carrément à travers lui.
Geçerken bazen ikinizin gülüşmeleri çalınıyor kulağıma.
Je vous entends rire tous les deux à travers la porte, parfois
Oldum. 18 yaşında Amerika çapında toplam altı tanede.
Six en tout, à travers des États-Unis, quand j'avais 18 ans.
Başka şeyler de vardı, değil mi? Izgara pirzola vardı.
On a aussi des travers de porc au barbecue.
Sanırım teknik olarak "mean muggin" deniyor.
Je crois que le terme technique c'est : "regarder de travers".
Lütfen yoluma çıkma.
S'il vous plaît, ne vous mettez pas en travers de ma route.
Pencereden.
À travers la vitrine.
Pantolonumda kan var mı diye kontrol eder misin?
Tu peux voir si je saigne à travers mon pantalon?
Alçıpanı çekiçle halledebilirim ama kontrplak için testereye ihtiyacım olacak. Ben yapabilirim.
Je pourrais frapper à coups de marteau contre le placo mais je vais avoir besoin de voir à travers le contreplaqué.
Ne şanslıyım ki, hepinizde babanızı görüyorum ben.
J'ai de la chance parce que je le vois tous les jours à travers vous.
Sırları bu piyonlar tarafından sızdırılıyor o yüzden tabandan başla.
Leurs secrets s'expriment à travers ces stupides têtards, donc commence par le début. La boîte de nuit Néolution
Atlatmana yardım edeceğim.
Je t'aiderai à passer à travers.
Gözleriyle beni kesiyorlardı çünkü giysilerim bu kadar değildi ve benim telefonun fişi.
Elles me regardaient de travers parce que mes fringues étaient pas comme ça et mon téléphone était volé.
- Sonra her şey berbat oldu.
- Et tout est parti de travers.
- Nasıl berbat?
- De travers comment?
Bazen, arkasında ki kapıyı kapatmayı unuturdu ben de yukarıdaki pencereden dışarıyı görebiliyordum.
Parfois il oubliait de fermer la porte derrière lui, et je pouvais voir dehors à travers une fenêtre en haut.
Önce bunun altından doğrudan geçir.
D'abord en dessous comme ça. On passe au travers.
Konu siz ve Steve, bu da iki kişilik bir oyun, sahnesi sınıf olan, zaman içinde birçok boyutta yer alan.
Il s'agit de vous et de Steve, de la pièce, de ses deux acteurs, de son décor, une classe, à travers le temps.
Prairie babasının ölmediğine ve düşlerinde ona yeriyle ilgili mesajlar gönderdiğine inanıyor.
Prairie pense que son père est en vie et qu'il lui dit comment le retrouver à travers ses rêves.
Yani belki de zihnin bu işaretleri algılıyor ve rüyaları kullanarak onları işliyor.
Et donc, peut-être que votre esprit perçoit ces indices et les interprète à travers vos rêves.
Aralarındaki yolları yalnız biz biliyoruz.
Nous seul connaissons le chemin à travers ces zones.
- Ofise de personel aldım.
- À voyager à travers le pays...
Neyi yanlış yaptığımızı bilmiyorum.
J'ai eu beau essayer de comprendre, je ne sais pas ce qu'on a fait de travers.