Trouver traduction Français
82,516 traduction parallèle
Eğer farklı bir versiyonunu istiyorsan, buna uygun bir kumaş bulup, onu kalıp olarak kullanabilirdin.
Si tu voulais une version modifiée, il fallait trouver le tissu et prendre l'original comme patron.
Ya 16'nın karekökünü alırsın ya da bağırsaklarından asılırsın.
Tu peux trouver la racine carrée de 16 ou être pendu par les tripes.
Numarasını bulayım.
Je vais trouver son numéro.
Benim çalışkan kızımın o ofisi tutması için elimden ne gelirse.
Je suis prêt à tout pour aider ma femme d'affaires à trouver un bureau.
Satış yorumlarınızı tarayacağım, her bir müşterinizi bulup onları gittikçe artan Myspace arkadaşlarıma ekleyeceğim, ki bu sayı şu anda 67.000.
Je vais éplucher les commentaires sur vous, trouver vos acheteurs et les ajouter à ma liste d'amis sur Myspace, qui se monte à 67 000.
Bu seferki "Malzeme al" diyecek.
Ça va dire : "Trouver des articles."
MALZEME AL
TROUVER DES ARTICLES
Başka yerde bulamayacağın eşsiz parçalar olmalı.
Il doit s'agir d'articles rares, impossibles à trouver ailleurs.
Tamam. Gidip bir yıldızlar haritası alıp Britney'yi bulmalıyız.
On devrait acheter une carte des stars et trouver Britney.
Onu bulmalıyız.
Il nous suffit de la trouver.
- Başka bir iş bulabilirdin.
- Fallait trouver autre chose.
- Ozaman görünüşe göre buradan kendi yönteminle kaçman gerek.
- On dirait que tu vas devoir trouver ta propre manière de sortir d'ici.
Bir şeyler buluruz eminim.
Je suis sûre que nous allons trouver une idée.
Anlaşmamızın gayesi herkesi kurtarabileceğimiz bir çözüm yolu için vakit kazanmaktı.
Le but de notre arrangement est de nous faire gagner du temps pour trouver une solution.
Bu yüzden radyasyondan sağ salim çıkmaya odaklanmalıyız. 500'ümüzü birden alabilecek güvenli ve büyük bir yer bulmalıyız.
C'est pourquoi on doit se protéger des radiation, trouver un lieu sûr et assez grand pour les 500 personnes de notre peuple.
Su üretmenin başka bir yolunu bulamaz mı diyorsun?
Tu es en train de me dire qu'elle peut trouver un autre moyen de faire de l'eau?
- Aida'dan bir iz var mı?
- Tu as pu trouver Aida?
Şu anda Aida'yı ve ne istediğini bulmamız gerek.
Pour l'instant, on doit trouver Aida, et la première étape est de déterminer ce qu'elle veut.
Bu da daha gizli bir yol bulmamız gerektiği anlamına geliyor.
Donc, il faut trouver un moyen plus furtif.
Tuhaf bilimsel seks robotunu bulmak çok zor olmamalı.
Ça ne devrait pas être dur de trouver votre magnifique robot sexuel à la "Weird Science".
Yapılması gereken tek şey yok onu etmek.
Le seul test que vous devriez faire est pour trouver le meilleur moyen de la détruire.
Ama bak, ne olduğunu bulabilirim.
Mais je peux trouver ce qui s'est mal passé.
Burrows'u bulmak için neden hevesli olduğun anlaşılıyor.
Ça explique pourquoi vous vouliez absolument trouver Burrows.
- Tamam, onu motive etmek için başka bir şey bulmamız lazım.
Très bien, alors on doit essayer d'utiliser un autre angle. Il faut trouver un moyen de le motiver à parler.
Dondurduğumuz herifleri bulmaları uzun sürmez. - Durum nedir?
Ils ne mettront pas longtemps à trouver les autres gars qu'on a neutralisés.
Kızın Daisy aklını kaçırdığı zaman Başkan beni yeni Kaptan Amerika'yı bulmakla görevlendirdi.
Votre Daisy s'est rebellée. Le Président m'a confié la tâche de trouver le prochain Captain America.
- Seni bozan şeyi bulacağım.
Je vais trouver ce qui t'a détraqué.
Bunca zamandır yaptıklarına bakarken teorimi test ediyordum. Her şeyden çok ne istedim biliyor musun?
Tu sais, pendant que je testais ma théorie, à étudier ce que tu avais fait, tu sais ce que je voulais le plus trouver?
Bazen onları biz bile bulamıyoruz.
On peut à peine les trouver la plupart du temps.
S.H.I.E.L.D.'ın elindeki o kadar cihaz ve teknolojiye rağmen onu bulamıyor muyuz yani?
Tu me dis qu'avec tous les outils et la technologie du S.H.I.E.L.D. à notre disposition, - on ne peut pas le trouver?
- Ona ulaşmama yardım eder misin?
Vous pouvez m'aider à le trouver?
Ajan May, simülasyonumuzun kenarlarına ulaşmaya devam ediyor.
L'agent May continue de trouver les limites de nos simulations.
Kitabın, nainsan problemini yok etmemi sağlayacak bir çözüm bulmama yardım edebileceğini söylemiştin.
Mais vous avez dit que ça m'aiderait à trouver une solution... - pour éliminer les Inhumains.
Çünkü sizin de bildiğiniz gibi onları bulmak hiç kolay değil.
Comme vous le savez, ils ne sont pas si facile à trouver.
Kahramanlar ve Tanrılarla birlikte çalışırken yerini bulman kolay olmuyor.
Ce n'est pas facile de trouver sa place quand on travaille avec des héros et des dieux.
- Mükemmel. Şimdi onu hapsedebilecek bir cihaz yapmamız gerek.
On doit juste trouver un moyen de le contenir.
Ama bu sefer cesetlerinden geriye bulunacak bir şey kalmayacak.
Seulement cette fois il n'y aura plus personne pour trouver leurs corps.
Ona direkt olarak bağlanabilirsem belki sonsuza kadar kapatmanın bir yolunu bulabilirim.
Si je pouvais m'y connecter directement, alors... je pourrais peut-être trouver la clé pour tout arrêter.
En sonunda aradığın şeyi almana izin vereceğimi sandın?
Tu croyais vraiment que je te laisserais trouver ce que tu cherches à la fin?
Ben Aida'yı bulacağım.
Je vais trouver Aida.
Sen ve ben Ajan May'i bulmamızı sağlayacak bir şey bulana kadar bunları didik didik edebiliriz tamam mı?
Toi et moi, on doit juste tenir, démonter tout ça jusqu'à trouver quelque chose qui puisse ramener l'agent May, oui?
Coulson'ı bulmak istiyorlardı.
Ils voulaient trouver Coulson.
Ajan May'i bulmak da öyle, değil mi?
Ainsi que trouver l'Agent May, non?
Zarar görebileceğin ya da ölebileceğin gerçekleşmemiş senaryoları engelleyecek teknolojileri takip ederek her zaman seni korumaya çalışıyordum.
J'ai toujours essayé de te protéger, trouver des solutions technologie dans le cas problématique où tu serais tuée ou blessée.
- Onu bulmalıyız ve tarama -
- Il faut la trouver, la scanner...
Gözlemlemeye devam ettikçe mantıklı bir şey bulmak o kadar zorlaştı.
Et plus j'en vois, plus je trouve difficile d'y trouver une logique.
Evet, ben de masa bulayım.
Je vais nous trouver une table.
- Onun için de bir takma isim bulabiliriz.
- On pourrait trouver un surnom pour...
Radcliffe'i bulmamız gerek.
Nous devons trouver Radcliffe,
Onu bulmamız gerek.
On doit le trouver.
Onları bulacağız.
On va les trouver.