Tuba traduction Français
221 traduction parallèle
Tuba çalan adam.
Le joueur de tuba.
- Öyle mi? Bando için başka bir tubacıyı nereden bulacaklarını düşünüyordum.
Je me demandais où ils vont trouver un autre joueur de tuba pour l'harmonie.
Kasaba bandosunda tuba çalıyor.
Il joue du tuba dans l'harmonie municipale.
- Şey... tuba çalıyorum.
Je joue du tuba.
Ne, tuba mı?
Quoi, un tuba?
"'Düşünmeme yardımcı olması için tuba çalarım.'
"'Je joue du tuba pour m'éclaircir les idées.'
- Ben tuba çalıyorum.
- Vraiment? - Je joue du tuba.
Tuba çalmadıkça düşünemediğini duydum.
J'ai entendu dire qu'il ne pouvait pas penser sans jouer du tuba.
Sohbetin ortasında onun tuba çalmaya başladığını yazmış.
Elle dit qu'au milieu d'une conversation normale... il commençait soudainement à jouer du tuba.
Aşırı neşelilik haline diğer örnekler tuba çaldığı ve şiir yazdığı anlar, insanlara yardım etme amacıyla itfaiye arabalarını kovalaması.
D'autres exemples de grande exultation... quand il joue du tuba, quand il écrit de la poésie... quand il veut des camions de pompiers dans un désir d'aider l'humanité.
Tuba çalışım.
Ma façon de jouer du tuba.
Biri tuba çalıyor diye deliyse, biri bunu araştırsa iyi olur çünkü etrafta tuba çalan pek çok kişi var.
Si un homme est fou juste parce qu'il joue du tuba... alors quelqu'un ferait mieux de l'examiner... parce qu'il y a beaucoup de joueurs de tuba autour de nous.
Ben tuba çalıyorum.
Eh bien moi je joue du tuba.
Söylesene, tek bacaklı jokeyle bir adada mahsur kalan tuba çalan kız için söylenenleri biliyor musun?
Dites, vous connaissez celle de la joueuse de tuba, échouée sur une île avec un jockey unijambiste?
Gözlüğümle şnorkelimi de götürüyorum.
J'apporte aussi mon scaphandre et mon tuba.
Sadece her şeyi biraz ertelemek gerek. Patenleri, şnorkelleri ve noktalı "a" ları.
Nous allons juste reporter les choses de deux semaines... les patins, le tuba et l'umlaut.
Bay Douglas'ın tubası ile ne yapıyorsun?
Que faites-vous avec le tuba de M. Douglas?
Stumpy sadece trombon çalmıyor, aynı zamanda şarkı da söylüyor.
Stumpy joue du trombone, du tuba, et il chante.
Sualtı keçisi, şnorkeli ve paletiyle.
Chèvre marine avec palmes et tuba.
- Tabii ki. Aynı Gus'tan mı bahsediyoruz? Tuba City'den mi?
Attendez, on parle du même Gus, de Tuba City?
Dalış takımlarımı getireyim, sana göstermek istiyorum...
Je vais aller enfiler mes palmes et mon tuba et...
Sommersman, tuba.
Summers, tuba.
Baba, Jeff bana şnorkelini attı!
Papa, Jeff a jeté son tuba sur moi
- Bu senin için. - Baba, bu mu?
Papa, c'est mon tuba?
Olasılık dışı. Ama yine de dalma takımı ayarla.
Improbable, mais prenez un tuba.
Şu an, 26 kişi nehre doğru tuba çalıyor.
En ce moment même, 26 joueurs de tuba défilent dans le fleuve.
Bira kazanı ve şnorkel.
Un abreuvoir de bière et un tuba.
70'lerin sonlarında bir nesnenin yeri saptanmıştı,
Tu vas t'étouffer. Je mettrai un masque et un tuba! Je pourrai tenir 30 minutes.
Müzik!
Tuba.
Şu iri ve şişko tubacıyı gözüme kestirdim.
J'ai des vues sur l'énorme joueur de tuba.
- Tuba mı çalıyorsun?
- Bonjour. Non.
- Bunu ben de özledim. - Özellikle de bu hafta. Sana beraber çalıştığım şu ejderha kadın'dan bahsettim mi?
A la mi-temps, nous dessinions la lettre C quand Barbara Bierman m'a assommé avec son tuba.
Phil Donahue bir tubanın içine kusuyor gibi.
Phil Donahue qui vomit dans un tuba.
Her neyse, Kanlı Dişetleri Murphy çok iyi tuba çalardı...
Bref, Murphy Gencives Sanglantes était le joueur de sousaphone...
Bu bir tuba!
Au fait, c'est un tuba!
Benim zamanımda, sadece bir şnorkel bir çift de palet kullanılırdı.
De mon temps, on faisait tout avec un tuba et des palmes.
Şnorkel bile kullanamaz.
Alors avec un tuba...
" Eşin dalmaya gittiğinde, sen de jakuzide rahatlıyorsun.
" Vous profitez du jacuzzi de l'hôtel pendant que votre ami fait du tuba.
Ray, eğer duraklasaydım, sadece seni dalarken düşündüğüm içindi.
Si j'ai fait une pause, c'est que je t'imaginais faisant du tuba.
Tamam. O zaman bana bir avakado, buz kıracağı ve şnorkelimi getirin. Güven bana kardeşim.
Bon, donne-moi un avocat, un pic à glace et mon tuba.
Tuba ve basso da, Freddie Loycano
Au tuba et à la basse, Freddie Loycano!
Geri alacağım takımları hazırladım. Tüple dalacağım.
Je mettrai mes palmes et mon tuba et j'irai la repêcher.
O sanki Tuba'da yürüyen bir model gibi.
C'est une marche pour tuba.
Hayır tam tersi olarak İsrafil suru... çaldığında ben de tubamı çalıyor olacağım.
Au contraire. Quand Gabriel jouera de sa trompette, moi, je jouerai du tuba.
Harikadır ; çünkü dalmaya bayılırım.
J'adore faire du masque-tuba.
"Azgın Benny", "Schnoz Sammy", "Fudd Elmer", "Tuba Tubby" olarak da tanınırım.
Benny Peau de Zobi, Sammy la Schkoumoune, Elmer le Chasseur, Tubby le Tuba et un soir seulement, Mlle Phyllis Levine.
Hayır, Tuba City'den değil.
Non, non.
- Merhaba.
Vous jouez du tuba?
- Bu bir tuba.
C'est un tuba.
- Tubalar.
- Au tuba.
Son zamanlarda içinizden Tuba alan var mı? Evet.
Quelqu'un vous a-t-il acheté un tuba récemment?