Tövbe traduction Français
559 traduction parallèle
Tövbe etmemiş bir ruhla öldü Kilise de ona Son Ayin yapmayı kabul etmedi.
Elle mourut sans repentir et l'Eglise lui interdit les sacrements.
Tövbe etmenizi söylediğimde güldünüz.
Le repentir vous fait ricaner.
... tövbe edip ruhunuzu kurtaracak mısınız, ben Tanrı'nın inayetinin aracıyım.
... d'être sauvés, je suis l'instrument de la Providence.
Onlara bir şans vermezsen çocuklar nasıl tövbe eder?
Laisse-leur une chance de se repentir.
Tövbe et yaptıklarına, yarın olacakları önle.
Repentez-vous! Ne cédez plus au roi!
Bravo, Edith! İçkiye tövbe etmiş olmasından korkmaya başlamıştım.
Etait-ce la conséquence d'un vœu?
Af diledi ve tövbe etmiş gibi görünüyordu.
Il pleurait et son repentir me parut sincère.
Ama tövbe etmek istediğime inanmıyorsun.
Mais vous ne croyez pas que je veuille me repentir.
Bazı insanların sürekli tövbe edip hiç günah işlemedikleri aklına gelmiş miydi?
Il y a des gens qui sont habités par le repentir, pas par le péché!
Elinizde bir dükkân dolusu tövbe var, ama müşteriniz yok.
Vous êtes dans une boutique qui vend du repentir sans avoir de clients.
Tövbe edecek günahkârlar olmadıkça tövbenin ne anlamı var?
Sans les pécheurs, où est le repentir? II n'existe pas.
Tövbe edip etmemeleri sana kalmış.
Leur repentir dépend uniquement de vous.
"Rabbim, tüm kalbimle tövbe ediyorum."
"Mon Dieu, je me repens de mes péchés..."
Tövbe eden silahşor daha önce de gördüm.
J'ai déjà vu des bandits repentis.
Tövbe et!
Repends-toi.
O putperest kadını tövbe ettir. Getirdiği iğrençliği temizle buradan.
Abjure cette femme, abats I "abomination qu" elle a érigée.
TÖVBE ET
REPENTEZ-VOUS
Yıllardır burada tövbe ediyor.
Elle est ici depuis des années. Elle fait pénitence.
Ya da şimdi Sahak önünde ayağa kalksa inandığını söyleyeceksin. Tövbe edip Tanrıyı seveceksin.
Ou si Sahak se tenait devant toi, peut-être proclamerais-tu ta foi, te repentant et aimant Dieu.
Tövbe etmeliyim, merhamet dilemeliyim, affedilmeyi istemeliyim.
À quoi servent le repentir et le pardon?
Bana tövbe etmem gerektiğini söylerdi, anlıyor musun?
Il me disait que je devais me repentir, tu vois?
Tövbe için Tanrı bilir kaç kere dua etmem gerekiyordu ve ben sadece "evet" derdim.
Et que je devais faire, Dieu sait combien de prières pour me repentir et je disais juste "oui".
Lord Gilbert buna karşılık olarak... ne pişmanlık göstermiştir, ne de tövbe etmiştir. bize tanınan haklar çerçevesinde... hepimiz buraya toplandık.
Lord Gilbert n'a manifesté ni acte de contrition ni de repentance et est toujours en liberté, ici et maintenant, nous lui retirons l'accès au précieux sang et corps du Christ et le séparons de la communauté des Chrétiens.
Tanrım, işlediğim bütün suçlar için, çok pişmanım... Tövbe etme bölümünü ezbere biliyor musun?
O mon Dieu, je regrette de Vous avoir offensé...
TÖVBE
REPENTEZ-VOUS
Tövbe!
Repentez-vous!
Tövbe!
Au secours!
- Tövbe!
- Repentez-vous!
- Tövbe! Tövbe!
- Repentez-vous!
Meşhur "Tövbe, Tövbe, Tövbe."
Le vieux "Repentez-vous."
Tövbe, tövbe, tövbe.
Repentez-vous, repentez-vous.
Çek ellerini sabah sabah yoksa gerçekten tövbe edersin.
Enlève tes mains ou tu t'en repentiras pour de vrai.
" Sefil ve yalnız Pişman ve etmiş tövbe
" Contrite, repentante, A moitié morte
Senin odanda uyandığım sabah bu işlere tövbe ettim.
Dans ta chambre, je me suis lavé le visage.
Tövbe edin! Göklerin hükümranlığı yaklaştı.
Repentez-vous, car le Royaume des Cieux est proche.
Tövbe edin! Göklerin hükümranlığı yaklaştı.
Repentez-vous, le royaume des cieux est proche.
Vay haline ki o şehirlerin, mucize gösteririm de tövbe etmezler.
Malheur à vous, villes où j'ai fait des miracles qui n'avez pas fait pénitence!
O mucizeler Sur ve Sayda'da yapılmış olsaydı,.. ... çoktan çul kuşanıp külde oturarak tövbe etmiş olurlardı.
S'ils avaient eu lieu à Tyr et Sidon, il y a longtemps que, sous le sac et la cendre, elles seraient converties.
Ninova halkı, hüküm günü bu kuşağı yargılayacak. Çünkü Yunus'un çağrısıyla tövbe ettiler. Yunus'tan üstün olan buradadır.
Les hommes de Ninive se dresseront et condamneront cette génération car ils se sont convertis à la prédication de Jonas et il y a ici, plus que Jonas!
Eğer tövbe edersem...
Si je me repens...
Edebiliyorsan, tövbe et...,... lakin sonsuza dek böyle kalacaksın.
Repentez-vous, si vous le pouvez...,... Mais tu vas rester comme ça pour l'éternité.
Tövbe et!
Que la culotte de ton père se repentir!
Ama... tövbe etmek için yararlı olabilir mi?
Mais... que votre pénitence Peut-il être utile à l'homme?
Bırak, Tanrı'nın kulu tövbe etsin.
L'ouaille de Dieu n'a qu'à faire contrition.
Beni sınadılar. Tövbe edip etmediğimize baktılar.
Ils voulaient voir si on était vraiment rangés des affaires.
Yalnızca içtenlikle tövbe edenler cennetin krallığına kabul edilir.
Seuls ceux qui se repentent du fond du cœur peuvent entrer au royaume des cieux.
Sonra tam son nefesini verirken, tövbe etmeye başlıyor.
Il se repent en mourant!
Tövbe ettiğimi göstermek için iyilik bile yaptım.
J'ai même fait une bonne action!
Tövbe etmek bir hatayı ortadan kaldırmaz mı? - Anne seni bağışlıyorum!
Algy, pourrais-tu m'attendre jusqu'à mes 35 ans?
Kafan karışmasın. Ben tövbe ettim, teşekkürler.
Non, merci.
Son kez söylüyorum, tövbe et!
Rends-toi!