Tütün traduction Français
939 traduction parallèle
Tütün kesesi boş.
Il y avait du tabac, mais il est fini...
Sen şimdi 150 kişi için fasulye pişirdiğini 150 kişilik ekmek bulunduğunu 150 kişi için sosis ve 150 kişi için tütün mü olduğunu söylüyorsun?
T'as du pain pour 150? Des saucisses pour 150? Et du tabac pour 150?
Bir müddet sonra tütün suyunu çekecek.
Le tabac va se faire rare bientôt.
Her taraf tütün kokuyor.
Ça empeste!
Daha önce hiç tütün içmedim.
Tu sais que je ne fume pas.
Pipo, tütün, kibrit. - Ve fıstıklar.
ma pipe, mon tabac, des allumettes, et des cacahuètes.
Tütün torbasıyla haritayı da getirsin.
Dis-lui de prendre le sac de tabac et la carte.
Hey sen şu pipoya hiç tütün koymaz mısın?
Hé, vous mettez jamais de tabac dans cette pipe?
Baksanıza, kör adam tütün içiyor!
Regardez, un aveugle qui fume!
Kör bir adam tütün içemez mi?
Un aveugle ne peut pas fumer?
Tütün çubuğumu gördünüz mü?
Vous avez vu ma pipe quelque part?
Kürdan o, kürdan, tütün çubuğun değil.
C'est un cure-dent. Un cure-dent, pas ta pipe.
Tütün çubuğu!
Pipes!
Tütün çubuğu saplarınızı değiştirin!
Changez vos tuyaux de pipe!
Bu arada, şu senin gümüş tütün çubuğu var ya...
Au fait, votre pipe en argent...
Nerede tütün dükkânım, köşedeki kafem
Mon tabac et mon bistrot du coin?
- Tütün ve çikolata.
- Du tabac et du chocolat.
Tütün dükkanlarının önüne ahşap heykelinizi diken kim?
Qui a mis votre statue devant un magasin de cigares?
Dışarı çıktığında benim için tütün alırsın değil mi?
Veux-tu m'apporter ma blague à tabac?
Tütün Sırası.
Du tabac.
Sana tütün çiğnemeyi öğretti mi?
Il m'a parlé des Indiens. Et dit qu'il ne respecte pas les soldats!
Savannah Nehrine kadar 25 kilometre uzanır tüm Güney'in en zengin pamuk ve tütün tarlalarını aşar Lesterların bizzat yapıp içinde yaşadığı büyük evleri geçerdi.
Elle parcourait 24 km jusqu'à la rivière Savannah, traversait les plus riches plantations de coton et de tabac de tout le Sud, longeait les magnifiques demeures construites par les Lester.
Bu yolu onlar yaptı, 25 kilometre aşağıda nehir kıyısına tütün balyaları taşırken.
Ils ont construit cette route en traînant des barils de tabac sur les 24 km qui mènent à la rivière.
Tütün fiyatları berbat bir haldeydi.
Les prix du tabac ont chuté.
Ben Türk'üm, tütün satıyorum.
Je suis turc, je vends du tabac.
İngiltere ve diğer tüm yurtdışı yazışmalarını ben yaparım. Ancak tütün hakkında çok şey bilir.
Je rédige le courrier pour les pays étrangers, mais il connaît bien le tabac.
Bir şey bilmem, fikrim yok. Ben tütün satarım.
J'ignore tout, je n'ai aucun avis, je vends du tabac.
Tütün mü?
Du tabac?
Neden? Bize tütün satmaya çalışmıyor ki.
Nous ne sommes pas ses clients.
Ben tütün bağımlısıyım.
Je suis accro à la nicotine.
Şeyh tütün ticaretini de kontrol etmemi kabul etti.
Le cheik me laisse le monopole du tabac.
Sende tütün mü var?
Oh, tu as du tabac!
Çok hava, az tütün.
Beaucoup d'air, peu de tabac.
Tütün ister misin?
Tu veux fumer?
Gidip biraz tütün alalım.
Viens donc avec moi au tabac.
Öğrencilere tütün satamam biliyorsun.
Pas de tabac aux étudiants, vous savez bien.
Demek tütün dükkanında çalışan kızı tanıyorsun.
Vous connaissez la fille du tabac?
Bir sabah öğretmenin seni, Bertha Olsson adında bir kızla birlikte görmüş. Tütün dükkanında çalışıyormuş.
Un lundi matin, votre professeur vous voit avec Bertha Olsson, la jeune femme du débit de tabac.
Sevdiğiniz bir tütün markası varsa sizin için seve-seve stoklayabilirim.
Et si vous aimez ces cigarettes, j'en stockerai.
Homer? Deniz kuvvetlerinde tütün alışkanlığına yakalanmadın mı?
Tu n'as pas appris à aimer le tabac, à l'armée?
Şu tütün.
Ce tabac.
Elde kalan para ile, baharda toprağa ekmek için biraz tütün tohumu alıcam.
L'argent restant achétera des graines de tabac qui nous rapporteront un peu.
Bamya ekmek artık hakkımız. Tütün Börülce, patates, yeşillik.
le tabac, les pommes de terre, les légumes verts...
Şu tütün fidanları büyüdüğü zaman, daha az suya ihtiyacımız olacak.
Quand ces plants de tabac auront poussé, plus besoin de les arroser.
- ve tütün fidelerini suladım.
Et j'ai arrosé les plants de tabac.
Tütün fidelerini yetiştirmek için ne kadar çok vakit harcadık.
On a économisé trés longtemps pour acheter ces graines de tabac.
Biraz tütün alacaktım.
Pas de problème pour le Ranch Callum.
Ona biraz tütün ver.
Donne-leur du tabac.
"Daha az nikotin, Daha az tütün lekesi"
"Moins de nicotine, moins de taches de tabac"
Hayır efendim, ne tütün çiğnerim ne de kağıt oynarım.
Je ne chique pas et ne joue pas aux cartes.
Tütün tohumu.
A acheter des graines de tabac.