Tıbbi traduction Français
6,740 traduction parallèle
Tıbbi acil durum çıktı.
Urgence médicale.
Çocuklarımız olmasaydı. İkimizin de işleri tıbbi olmasaydı.
Si nous n'avions pas d'enfants.Si nous n'avions pas des cabinets médicaux.
- Tüm tıbbi malzemelerimiz okulda.
- Tout le matériel médical est à l'école.
California Üniversitesi'nin Bakersfield'da tıbbi tesisi var.
La fac de Californie a une antenne médicale à Bakersfield.
Bitkinin astım semptomlarını rahatlatacak tıbbi özellikleri vardır.
Cette plante a des propriétés médicinales qui soulagent les symptômes de l'asthme.
ve acil tıbbi müdahaleye ihtiyacım var. Eski günlerde ki gibi, Tommy.
Les mecs, nous sommes acculés, dépassés,
Bir kaçış kapsülüne girip, tıbbi koma durumuna programlamıştım.
Je me suis mise sous coma médical dans la capsule.
Hayır. O tutarda tıbbi malzeme ve yiyecek şeklinde olacak.
Non. ce sera le même montant en matériel médical et en nourriture.
Tıbbi malzeme zulamızı tazelemeliyiz. Temiz su da lazım.
On a besoin de nouveaux matériels médicaux et d'eau potable.
İnanıyorum ki asistanım size ilerlemeden önce nakit gerektiğini söylemiştir tıbbi yardımdan önce, yani...
Je crois que mon assistant vous a informé que nous exigeons d'être payés en espèces d'avance avant de fournir toute assistance médicale, donc...
- Tıbbi görüşünü sormadım.
- Je ne te demande pas ton avis médical.
Neden tıbbi görüşümü istemeyesin ki?
Pourquoi voudrais-tu mon avis médical?
İçine girdiğimizde, tıbbi tren olduğunu gördük.
Quand on entre, c'est un train médical.
Tıbbi deneyimim olduğunu size söylemiştim.
Je vous l'ai dit. J'ai de l'expérience en médecine.
- Çabuk! - Tıbbi deneyiminiz var mı?
Avez-vous une expérience médicale?
- Tıbbi atık.
C'est pour les déchets médicaux.
Neden yok... Eğer tıbbi izin Eğer iyileşmek profesyonel yardım?
Pourquoi est-ce que... tu ne laisserais pas un médecin professionnel t'aider à guérir?
Hiçbir tıbbi açıklama yok.
Il n'y a aucune explication médicale.
Ben sadece benim tıbbi kiti almak gerekir.
Je dois chercher mon kit médical.
Siviller için tıbbi faydalar doğurma potansiyeli ilgilenmeme sebep olmuştu.
J'étais intéressé par le potenciel des bénéfices médicaux pour les populations
Annem sürekli bana bebekmişim gibi davrandığı için söylemedi bu tür tıbbi durumları benden saklar o.
Maman ne m'en a pas parlé, ce qui est l'attitude typique quand elle me traite comme un bébé et qu'elle cache ce genre de situation médicale.
Sağlığına işaret eden pek çok işaret yoğun olarak yanlış yöne doğru gidişat gösterecektir bu nedenle biraz tıbbi denetime tabi olacağını duymaktan memnuniyet duyuyorum çünkü bence buna ihtiyacın olacak.
Beaucoup de vos marqueurs de santé vont aller très bien la mauvaise direction, et je suis très heureux d'apprendre que vous allez être avoir une certaine surveillance médicale, Parce que je pense que tu vas en avoir besoin.
Orada tıbbi malzemeler var.
On a de quoi le soigner.
Bu tıbbi kokain.
Un traitement à la cocaïne.
Bu bir tıbbi salınma dövüşebilecek kadar iyi olduğuna dair.
C'est le formulaire médical disant qu'il peut combattre.
Tabiki sen polisleri aramamı ve onlara senin tıbbi kokaininden bahsetmemizi istiyorsan,
Sauf si, bien sûr, vous voulez que j'appelle les flics et que je leur dise tout sur votre cocaïne médicale,
Tıbbi profesyonelliğe bu kadar saydı duyduğunu daha önce farketmemiştim.
J'ignorais que tu avais un tel respect pour la profession.
Bu kulüp çevresinde çalışan küçük çocuktuk sen ve ben ve Nick zaman Bu hemşire tıbbi tavsiye aykırı olduğunu, bana diyor.
L'infirmière m'a dit que c'est contre l'avis médical.
Çünkü tıbbi yardıma ihtiyacın var.
Car tu as besoin de soins.
Bunun anlamı, yeryüzü devriyesi geri döndü ve birinin tıbbi yardıma ihtiyacı var demektir.
Ce signal signifie que la patrouille de surface est de retour. et que quelqu'un a besoin de soins médicaux.
Tıbbi bir mesele var.
- Une nécessité médicale.
Aslında tıbbi açıdan, fiziksel travma düşmeden kaynaklanıyor.
En fait, médicalement, son traumatisme physique concorde avec une chute.
oldukça basit tıbbi bir bakış açısından.
Assez simple d'un point de vue médical.
"İnsanların tarlalarda aşırı çalışmaktan öldükleri zamanlar geride kaldı... ve yaşlılık tıbbi bir tanı haline geldi."
Lointains sont les jours où les gens pouvaient mourir à force de... travailler trop dur dans les champs, et l'âge était un diagnostique médical valable.
Bu Dr. Mitchell Hufcutt, tıbbi danışmanlarımızdan.
Voici Dr. Mitchelle Hufcutt, un de nos consultants médical.
Toksoplazmoz, Donanma Tıbbi Araştırma Birimi 6'nın Lima Laboratuvarında araştırdığı pek çok hastalıktan biri.
Eh bien, la toxoplasmose est comme par hasard une des multiples maladies que l'unité 6 du labo de la Navy étudie dans leur labo de Lima.
Dr. Mitchell Hufcutt, Hufcutt Tıbbi Ürünler'in kurucusu.
Dr. Mitchell Hufcutt, fondateur de Hufcutt Pharmaceuticals.
Tıbbi bir şey sanıyorum.
Quelque chose de médical, j'imagine.
Hastaların tıbbi durumlarını seninle paylaşamayız, Dash.
On ne va pas discuter des conditions d'un patient avec toi, Dash.
Tıbbi geçmiş gerektiren bir iş.
Il faut une expérience médicale.
Onlar iktidara geldiğinde tıbbi ölümü gerçekleşeli çok olmuştu.
Elle était déjà cliniquement morte bien avant qu'ils n'arrivent au pouvoir.
Tıbbi bir şey mi bu?
- C'est médical?
Başka bir tıbbi sorununuz...
Des complications médicales?
Neden tıbbi kayıtlarımı değiştirdin?
Pourquoi as-tu modifié mes résultats médicaux?
Araba kazası yaptığı akşamdan Annie'nin tıbbi kayıtları.
Les archives médicales d'Annie de la nuit de son accident de voiture...
Annie Walker'ın tıbbi kayıtlarını değiştirmesine yardım etmekten sana soruşturma açıyorum.
Je vais ouvrir une enquête complète sur ton implication dans la falsification du dossier médical d'Annie Walker.
Annie'nin tıbbi kayıtları?
Et le dossier médical d'Annie?
Tıbbi malzeme ve pil yok.
Pas d'équipement médical, ni de batteries.
Özellikle de kocanızın tıbbi kayıtlarında..
Nous sommes allés voir les dossiers médicaux de votre mari.
Tıbbi erzağın yok.
Vous êtes à court de fournitures médicales.
"Ailesinin karnını doyurmak için paraya ihtiyacı var demek." Sırf bu yüzden kliniğin tıbbî bitkilerini çaldığının farkında olsam da görmezlikten gelmiştim. Artık, hiç kimsenin benden yahut merhametimden istifade etmesine müsaade etmeyeceğim.
Quel dommage que vous ayez autant de personnes à charge. j'ai regardé ailleurs. je ne pense plus pouvoir le faire.