Ulaşım traduction Français
1,712 traduction parallèle
Ulaşım merkezleri kuruldu ve hazırlandı.
Parés pour l'opération transports.
Başkent ulaşım sistemi çöküyor ; az önce de finans sektörüne saldırdılar. Hem de tamamına.
Le système des transports a sauté, et la finance est contaminée.
Bir gün içinde, ulaşım sisteminin çökmesi ve şarbon paniği yetmezmiş gibi borsadaki satışlar da tavan yaptı.
Après la panne générale des transports et les alertes à l'anthrax, une frénésie de vente s'est emparée de la Bourse.
Bu ulusun... sahip olduğu... tüm hayati teknoloji bütün haberleşme... ulaşım... internet... bağlantısı elektrik...
La... technologie... vitale... dont... ce pays... a besoin... tout : communications... transports...
Pekâlâ ; telekom, ulaşım ve...
Je veux que les télécoms, les transports...
İIk adım : Ulaşım sistemini çökert.
Étape n ° 1 :
Tanrım, kimin okul otobüsü var? Ulaşım Bakanlığının mı?
Qui s'occupe du ramassage scolaire?
Şehre ulaşım kolay.
Accès facile au centre-ville.
Popülasyonda bu üstel büyümeyi yaşıyor olabilmemizin nedeni yiyecek üretmemiz kıyafet, diğer her şey ve ulaşım. Bütün bunların hepsini Dünya'da 3 ila 400 milyon yıl önce depolanan antik güneş ışığı ile yapıyoruz...
Ce qui nous a permis cette croissance démographique exponentielle, c'est notre capacité à créer la nourriture, l'habillement, les transports, grâce à cette ancienne lumière solaire, dans la Terre, d'il y a 400 millions d'années.
Çözümleri ve yiyeceklerimizi sürdürülebilir yollarla üretebilmemizi ulaşım ve üretim yöntemlerinin değiştirilmesini, gezegene saygı duyan sürdürülebilir bir ekonomi sisteminin faaliyete geçirilmesini yasalara dönüştürebilecek yetkilerden yoksunuz.
Il y a une raison pour laquelle nos bibliothèques regorgent de solutions relatives à l'énergie solaire, à la production durable de nourriture, aux transports, au changement des méthodes de production et à la mise en place d'une économie durable qui respecte la planète. Nous manquons d'autorité...
Diğer ulaşım noktası ana havalandırmadan.
Le seul autre point d'accès, c'est le conduit d'air-conditionnée.
Bütün sivillerin ulaşımını askıya alındı.
Les transports en commun sont momentanément interrompus.
Fırtına binlerce insanı mahsur bıraktı evler sular altında kaldı ve ulaşım tamamen kesildi.
"Plus de mille personnes ont déjà dû abandonner... " leurs foyers par suite des inondations... " et des quartiers isolés.
Evet, ulaşımı da çok uygun.
Ouais, le parking est bien.
Ne yazık ki, Odyssey ulaşım için uygun değil, ama birkaç 302'miz bekliyor.
Malheureusement, l'Odyssée n'est pas disponible pour vous transporter, mais nous avons deux 302 en attente.
Ulaşımı kolay ve nehir kıyısında.
C'est bien desservi. Il y a un fleuve.
Pierre'den, Rapid City'ye direkt demiryolu döşenecek ve Kara Tepe Madenine ulaşım sağlanacak.
Direct de Pierre à Rapid City, le réseau ferré servira les mines de Black Hills.
Bu teklifin vücut bulmasının sebebi Güney Dakota'dan Cheyenne Nehrinin güneyine kadar demiryolu hattı döşenip, Kara Tepeler Madenine ulaşım sağlanacak olmasıdır.
Cette offre n'est possible que grâce au chemin de fer qui sera établi au sud de la Rivière Cheyenne jusqu'aux mines des Black Hills.
Her sabah kapımızın altından, görmemiz gereken tüm kutsal yerleri ve tapınakları içeren bir plan atacak. Otelleri, ulaşımı, her şeyi ayarlayacak.
Il déposera un emploi du temps tous les matins, avec les endroits religieux et les temples à visiter, facilitera toutes nos démarches.
Diğer yollarda başınıza birşey gelecek olursa size ulaşımımız zaman alabilir. Buralı insanlara rastlayabilirsiniz.
Si vous vous égarez, on ne vous trouvera pas facilement.
Yine de, bir adamın ulaşım hakkını elinden alamazsın.
On peut pas t'enlever ton moyen de transport.
"Bir şeyi yapma ya da gıpta etme. " Teksas'a bulaşma ya da ulaşım hakkına. "
"Déconnez pas avec le Texas ou les droits au transport."
İlk noktanın nedeni, jetlere kolay ulaşım olamaz mı?
Sur le 1er point, n'est-ce pas grâce aux jets?
Çocuklarımın diş masrafları için 1200, ulaşım giderlerim için 800 ve buralarda rahatça iş görebilmek için Jack'e ödediğim haraç var.
J'ai besoin de 1200 billets pour payer les frais dentaires de mon gosse, 800 pour faire réparer ma transmission et je vais faire que dalle avec vous deux en train
NSA yakın zamanda, tüm telefon trafiği için yedekleme amaçlı olarak uydu ulaşım sistemlerini kullanmaya başladı.
La NSA a commencé à utiliser le satellite pour assister tout le trafic téléphonique.
Yapılacak en uygun yardım, M4 hafif makineli tüfekleri ve C-130 ulaşım uçakları olacaktır.
L'aide la plus appropriée serait des mitraillettes M4 et des avions de transport C130.
- Mezara ulaşım izni olan biri olmalı.
Avec la connaissance pour accéder à un tombeau scellé.
Görünüşe göre bu bakteri bir çeşit hormon salgılayarak beynin,.. ... hafızaya olan ulaşımını engelliyor.
On dirait que la bactérie fait produire par ces cellules une hormone qui réduit la capacité du cerveau à accéder à la mémoire épisodique.
Yaptığım bir çalışmayı insanlar bir dizi ulaşılmaz kadın olarak adlandırmıştı. Gerçekte ise, bunlar bir dizi ulaşılmaz görüntüydü.
Il y a une de mes œuvres qui a été décrite comme une série de femmes inatteignables, en fait, c'est une série d'images inatteignables.
Ve amacımıza ulaşıyoruz.
Et nous le filmons.
Ona nasıl ulaşırım?
Comment faire?
Vaughn'u bulurum ve Linda'ya ulaşırım.
Je vais trouver Vaughn et Linda.
Sanırım, ona ait bir şey buldum ve ona ulaşıp, ulaşamayacağımı merak ediyordum.
J'ai trouvé une chose à elle et je me demandais comment la joindre.
Binanın salınımına ulaşınca bina diyapozon gibi davranacaktır.
Et lorsqu'elle atteint la fréquence de résonnance le bâtiment devient un diapason.
Ulaşılması zor yerlere sürmen için sana yardım edebilirim.
Je pourrais te mettre la crème là où t'arrives pas.
Askerler Pine Ridge doğru gidiyor ve şayet oraya ulaşırlarsa başım büyük belaya girer.
Les soldats se dirigent vers Pine Ridge et je ne veux pas les voir ici.
Ve daima sonunda amacıma ulaşırım.
Et je finis toujours par obtenir ce que je veux.
Şöyle yapalım yerdeki minderleri resepsiyona kadar takip ederseniz bir kart göreceksiniz, Lisa Prince, ona ulaşın.
Vous savez, vous n'avez qu'à faire le tour des matelas, là et vous trouverez un bureau, avec des cartes de visite : Appelez-là.
Ona ulaşırım.
Je vais la joindre.
Hayır, ben ona ulaşırım.
Non, qu'on en finisse.
Bence, Kadimler'in okyanusun bu bölgesini seçmiş olmalarının sebebi, altımızdaki yer kabuğunun çok ince olmasıydı, böylece hızlıca yeri delip magmaya ulaşıyorlardı ve jeotermal güç çıktısını azami miktara yükseltiyorlardı.
Eh bien, il semblerait que les Anciens aient choisi cette partie du fond de l'océan parce que, juste sous nos pieds, la croûte de la planète est remarquablement mince. Ça leur permettait de forer directement dans le magma et de maximiser la puissance géothermale extraite.
Bu sefer de kaçındığımızı yaparsak istediğimize ulaşırız.
En voulant ce qu'on veut pas, on aura peut-être ce que l'on veut.
Neden bahsettiğini biliyorum. Ona ulaşırım.
Il braquait toutes les bijouteries de Beverly Hills, il ne touchait pas à l'or mais prenait les... cartes de crédit des clients?
Eğer bizimle gelir ve ihtiyacımız olan şeye ulaşırsak teslim olacağıma söz verdim.
S'il nous accompagnait et s'il nous donnait ce qu'on voulait, j'ai dit que je me rendrais aux autorités.
Bunlara duruşma bittikten sonra ulaşırım sanıyordum.
J'ai cru que je les aurais après le procès.
Okumak için bir şeyler ayarlarım. Şerif içeri verilen yiyecekleri kontrol eder. Pek azı sahibine ulaşır.
Je peux t'apporter de la lecture, mais le shérif inspecte personnellement toute la nourriture, et elle parvient rarement jusqu'au prisonnier prévu.
Hayalgücümüze ulaşırsanız, kontrol altına almak için gerekli her adımı atacaksınız!
Une fois dans notre imagination, essayez d'en prendre le contrôle par tous les moyens.
Nirvana'ya mı ulaşıyoruz?
Quoi, le nirvana?
Önce bu bilgiye bir dizi çekici hanım üzerinden ulaşıyor sanmıştım.
J'ai d'abord pensé qu'il l'obtenait de quelques femmes très charmantes,
Ben yarın sana ulaşırım.
Je passe vous chercher demain.
yıllık olarak hedeflenen yardım miktarının tamamına ulaşıImış oldu, ayrıca... göstermiş olduğunuz bu cömertlik sayesinde... büyük kampanyamızı yeniden yapılandırmamızı...
... 100 % de participation du comité dans la campagne de cette année, sans compter qu'une telle générosité nous a permis de monter la campagne suivante, capitale pour la construction...