Umarım bu traduction Français
4,176 traduction parallèle
Umarım bu sizin için kabul edilebilir bir şeydir?
J'espère que c'est convenable pour vous?
Umarım bu beceriksizliğimden eşinize bahsetmesiniz.
J'espère que vous ne mentionnerez pas mon immense incompétence à votre mari.
Umarım bu da bir başka mucize olur.
Espérons que ça en soit un autre.
Umarım bu da bana geçmez.
J'espère que ça ne déteindras pas sur moi.
Umarım bu, hayranlıklarını kazanır.
Espérons que ça gagne enfin leur admiration.
Amanda, umarım bu şehir tatlı bir rekabet için yeteri kadar büyüktür.
Amanda, j'espère que cette ville est assez grande pour résister à une bonne petite compétition.
Umarım bu yükü taşıyamayacak kadar kırılgan değilsindir.
J'espère que tu n'es pas trop délicate pour porter ce fardeau.
Umarım bu film işi Liam için yolunda gider.
J'espère que cette histoire de film va marcher pour Liam.
Umarım bu hafızanızı canlandırmaya yardımcı olur.
- Je l'ignore. - Cela devrait vous éclairer.
Umarım bu içimde bir şeyleri uyandırmamıştır.
Il vaut mieux qu'il n'éveille pas quelque chose en moi.
Umarım bu vicdanın bizi öldürmez.
J'espère que ta conscience ne nous fera pas tuer.
Umarım bu düşünce sana biraz oldun huzur verir.
J'espère que ça va vous réconforter.
Hey, günaydın. Benden korktuğunu biliyorum ama umarım bu değişir.
Je sais que tu as peur de moi, mais j'espère que ça changera.
Umarım bu hüsn-i talildir.
J'espère que c'est un euphémisme.
Umarım bu meblâ yeterli olur.
J'espère que ceci aidera.
Umarım bu tatilde dinlenebilirim.
J'espère que je vais pouvoir me reposer pendant ces vacances.
Umarım bu defile sana tüm kapıları açar.
J'espère que ce défilé de mode t'apporteras beaucoup de succès. Merci.
Umarım bu, değişikliğe hazır olduğun anlamına geliyordur.
J'espère que ça veut dire que vous êtes prêt pour un changement.
Bayan Brozi, umarım bu ayın organizasyon takviminin altından kalkabiliriz.
Mlle Brozi, je voulais vous parler des futures manifestations.
Brad, umarım bu işi alırsın. Çünkü dikkatimizi Max'ın intikam ateşinden alacak bir şeyler lazım.
J'espère que tu vas avoir ce boulot parce qu'on a besoin d'oublier un peu la fièvre vengeresse de Max.
Peter, iyi olmana sevindim ama umarım bu, skydiving kariyerinin sonu olmuştur.
Je suis soulagée que tu ailles bien, mais j'espère que c'est la fin de toute cette aventure.
Umarım bu yaptığına değer.
J'espère que ça valait le peine.
Briggs umarım bu olanları duymuşsundur.
Briggs, mec, j'espère que tu as entendu tout ça, mec. Ils vont tuer Johnny.
Umarım bunlar yapıldığında bu kişi ölü haldedir.
J'espère que cette personne était déjà morte quand ça s'est passé.
Ona kimsenin bu gizliliği anlamayacağını söyledim ve umarım bunun benim tercihim olmadığını anlarsınız.
Je lui ai dit que personne ne comprendrait son secret, et j'espère que tu comprends, ça ne serait pas mon choix.
Umarım bu kadardır.
Espérons que c'est ça.
Umarım bu kalkık kuyrukları ezmekten daha verimli olabilir çünkü Spektrometre hiçbir şey göstermedi.
J'espère que se sera plus productif. que pulvérisant les coléoptères de ses mèches, Parce que le spectogramme de masse ne révèle rien.
Umarım bu olayın kapsamını anlarsın.
J'aimerais que tu en comprennes la limite. Ecoute-moi.
Umarım bu sayede yüz yüze görüşmelerini sağlarız.
On va pouvoir intervenir.
Umarım bu sizi rahatlatır.
J'espère que ça vous apporte un peu de réconfort.
Bu gece kung fu yapmam gerekmez umarım.
J'espère que je ne vais pas avoir besoin de connaître le kung-fu ce soir.
Ama onu beklerken, bu esnada umarım bana müsamaha edersiniz.
Mais pendant que nous attendons, j'espère que vous m'autoriserez.
Ve umarım bir gün, bu hayatta tekrar karşılaşırız.
Et que nous pourrons nous revoir dans cette vie.
Umarım, bu işle senin de Ed'in radarına girdiğini anlamışsındır.
Tu sais que maintenant, Ed va t'attendre au tournant.
Umarım sahip olduğun bu fırsatı,
J'espère que tu auras l'occasion de le montrer.
İnsanı şaşırtan okyanuslarımızın mercan kayalarında dolaştık. Bu yolculukta tadına varacağınız, unutulmaz birçok harika şey gördüğünüzü umarım.
Un voyage à travers les récifs de nos magnifiques océans, et j'espère que vous savourerez les merveilles que vous avez vues.
Prenses sabahların bu en güze-büze-güzelinde halinden memnundur umarım!
Princesse, j'espère sincèrement que vous parvenûtes... parvîntes à vous reposer.
Bu kadar incelediğin için umarım sana iyi para veriyorlardır.
J'espère qu'ils vous paient bien pour le balais dans votre derrière.
Pekala, umarım halledersiniz çünkü bu gece ona ihtiyacımız var ve çok ihtiyacımız var.
Bien, j'espère car on en a besoin ce soir - et on en a vraiment besoin. - [RIRES]
Eğer bu işi bağlarsam umarım daha sonra sana teşekkür etmem için müsaade edersin.
Et si cela devait arriver, J'espère que vous m'autoriserez à vous remercier plus tard.
Heyyo Ve umarım Bay Teeny muz alır İzotopların oluştuğunu Bu sezon ile büyük bobin makara
Et je souhaite que monsieur Teeny reçoive une banane, que les Isotopes se relèvent cette saison avec un bon jeu de blagues
Böyle devam edersen bu iş mahkemede biter, umarım farkındasındır.
Mais si tu continues, ça finira au tribunal.
Bu durumda, umarım öyledir.
Je l'espère. Dans ce cas la.
Bu konuda iyi şanslar. Umarım tamamına erdirirsiniz.
Bonne chance avec ça, j'espère que sa va marcher pour toi.
Doğum Gününde, bu kaydı izlerken umarım hâlâ bu üzerimdeki kıyafetlere sığabiliyor olurum.
- J'espère que cette robe m'ira toujours bien.
Evet, umarım biri anlaşmayı dondur da, bu işi biter.
Ouais, enfin, j'espère juste que quelqu'un... fera plus que mettre un contrôle dessus et couper ce satané truc.
Umarım bu sadece kurşunlu boyayı çıkarmaktan kalan nörolojik bir hasardır.
Non, c'est...
Tatlım, ne kadar korumacı olduğunu biliyorum, bu yüzden umarım seni ikna etmek için de yeni bir arabaya ihtiyaç duymayız.
Ma puce, je sais à quel point tu peux être protectrice, donc j'espère que tu vas monter à bord sans avoir besoin d'un nouvel ensemble de roues.
- Umarım bu işe yarar.
J'espère que ça va marcher.
Umarım atlarsın, çünkü bu şenliğin gerçekleşmesinin tek yolu dediğim her şeyi yapmanız.
J'espère, car la seule manière pour que ce gala ait bien lieu est de faire tout ce que je dis.
Umarım bana bu boyumla tahammül edebilirsin.
Ne me prenez pas de haut.