English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ U ] / Umitsiz

Umitsiz traduction Français

203 traduction parallèle
Ümitsiz amaçlarının girdabında,
Poussé par le désespoir,
Ümitsiz bir alışkanlık.
Une habitude vaine.
Ümitsiz karışık bir iş.
Oui, et un rude travail!
Ümitsiz.
C'est sans espoir.
Ümitsiz deyip durmasana?
Cessez de dire que c'est sans espoir.
Ümitsiz değil.
Ce n'est pas dramatique.
- Ümitsiz bir durum olduğunu herkes görebilirdi.
- Il était évident que c'était sans espoir.
Ümitsiz olma.
N'aie pas cet air sévère.
Ümitsiz bayanlara böyle masaj yapmayı kim öğretti.
Franz quelque chose. Franz Albertzart.
Ümitsiz kaçış girişimlerine kalkışmayın. Aklı başında bir işbirliği geliştirirsek, hepimiz bu savaşın dışında, olabildiğince
Abandonnez ces vaines tentatives et, si vous coopérez, nous passerons la guerre
- Ümitsiz olanları.
- Les cas difficiles.
Korkmuyorsun değil mi? Ümitsiz olma yaşlı adam.
Faut pas vous laisser abattre, mon vieux.
Ateşkes yapıldığı zaman ve ölüler gömüldüğünde ve politikacılar yönetimi ele alınca, her şey tek bir şeyde toplanır. Ümitsiz bir davada.
Quand les tirs cessent, qu'on enterre les morts... et que les politiciens s'en mêlent, il ne reste plus qu'une cause perdue.
Ümitsiz bir aşk yüzünden.
Par désespoir d'amour.
Annem haklıydı! Zavallının tekisin! Ümitsiz vaka!
Vraiment, ma mère avait bien raison, il est lamentable, ce type-là!
"Ümitsiz."
"Désespéré."
Ümitsiz kadınları.
Des femmes déchues.
Ümitsiz vakasınız.
Vous êtes impossible.
Ümitsiz ve züğürt Virgil ufak suçlarla parasını kazanmaya çalışır.
Il essaye de subsister grâce à de menus larcins.
Ümitsiz vakadır. Kediye de sorsanız aynı.
Autant demander au chat.
Ümitsiz olmak yerine, daha da aptallaştım.
Au lieu de me désespérer, je me sentais devenir bête.
İnsanların aşkını duymalarını istemiştir. Ümitsiz aşkını.
Elle a voulu proclamer son amour, son amour fou...
Ümitsiz bir durumdayız gibi.
Elle a même l'air désespérée.
Ümitsiz bir durumda olmalılar.
Ils doivent être dans le pétrin!
Ümitsiz bir insansın sen.
T'es un pauvre petit minable.
Ona mı? Ümitsiz vaka, değil mi?
Il est nul, hein?
Ümitsiz vak'a!
Il est désespérant!
Ümitsiz durumdayım. Araba satmam şart. Altı haftada 10.000 kazanmam lazım.
Je suis à bout, faut vendre des voitures et gagner dix mille en six semaines.
Ümitsiz.
Non, c'est foutu maintenant.
- Ümitsiz zamanlar, ümitsiz çözümler gerektirir.
- Des circonstances extrêmes exigent des mesures extrêmes.
Ümitsiz yaşlı biri gibi davranmak, çok işe yarıyor Carla.
Le coup du vieil homme pitoyable, ça marche toujours.
Ümitsiz vaka.
C'est sans espoir.
Maheshura. - Ümitsiz vaka.
- Oh, il est tellement pathétique.
Ümitsiz şeyler mi?
La situation est-elle désespérée?
Tanrıya şükür ki buradasın! Ümitsiz bir şekilde sana muhtacız!
Nous avons désespérément besoin de vous!
Ümitsiz gibi görünmek istemiyorum.
Je veux pas avoir l'air désespérée.
Ümitsiz bir durumdaydım.
J'étais désespérée, vous comprenez?
Ümitsiz olan ne? Sen mi, ben mi, içerdekiler mi?
Qu'est-ce qui est désespéré?
Ümitsiz bir davaya sokacağınız erkek ve kadınları düşünün.
Pensez aux hommes et femmes que vous entraînez dans une cause perdue.
- Ümitsiz tiplerden nefret ederim.
- Je hais les gens aux abois.
Ümitsiz olmamak lazım.
Faut jamais désespérer.
Ümitsiz gibi gelecek ama sahip olduğum tek şey o.
Je sais que ça fait mélo... mais je n'ai plus que lui au monde.
Ümitsiz.
Sans espoir.
Ümitsiz, kaçık.
Il va craquer.
Ümitsiz haldeyim.
Je suis désespéré.
Ümitsiz bir adam için çok acıklı bir son.
Une triste faim avant de mourir.
Ümitsiz görünüyor.
Ça semble sans espoir.
Ümitsiz vaka.
Vous êtes désespérant!
Ümitsiz vaka, bittin Hiçbir tesellin kalmadı
Voilà, c'est fini sans plus aucun espoir
Ümitsiz vakayım, değil mi?
Suis-je condamné?
Ümitsiz.
C'est désespérant!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]