Umursuyorum traduction Français
464 traduction parallèle
Ama umursuyorum, hem de çok.
Ce n'est pas le cas, son sort m'intéresse.
Ben umursuyorum.
- Je me soucie...
Ben umursuyorum.
- Et je me soucie.
Ama umursuyorum, anne.
Mais j'ai menti!
Hem de çok umursuyorum.
Je ne m'en moque pas du tout.
Elbette umursuyorum.
Bien sûr que si.
Ben kendimi umursuyorum.
Moi, je veux sauver ma peau.
Umursuyorum. Hepsi birer kâbus.
Chaque cauchemar me torture.
Ben umursuyorum!
Et je m'en fiche! Pas moi.
Yok, umursuyorum da... Beni şey yapıyor...
Non, ça m'est pas égal...
- Sadece bir şeyi umursuyorum.
- Une seule chose m'intéresse.
Belki de seni çok fazla umursuyorum.
Peut-être est-ce parce que je tiens trop à vous.
Ben bize neler olduğunu umursuyorum.
Je m'inquiète de ce qui nous arrive.
Elbette umursuyorum.
Bien sûr que non.
Seni umursuyorum.
Tout sauf vous.
Ne yaptığını umursuyorum ben!
Je m'intéresse à ce que tu fais!
Ben seni umursuyorum, Adrian, görmüyor musun?
Et je tiens à vous, Adrian.
Şey, evet, umursuyorum.
- Pas du tout.
Ben çok umursuyorum!
Carrément, je m'en fous!
Ben umursuyorum, ama onları değil.
Ce n'est pas eux qui me préoccupent.
Seni umursuyorum.
Je t'aime beaucoup.
Seni umursuyorum.
Je tiens à vous.
Sana olanları umursuyorum.
Je ne m'en fous pas.
Hiç biri beni umursuyormuş gibi gözükmüyordu. Ben umursuyorum.
Aucun d'eux n'a jamais semblé se soucier que j'en ai un.
Bence biraz fazla umursuyorum.
Tu m'intéresses trop.
- Ben umursuyorum.
- Pourquoi faire?
Fakat, umursuyorum.
Si tu pars, tu ne seras peut-être jamais capable de rentrer.
Ben umursuyorum!
Pas moi!
- Hiç umursamıyor musun? - Tabi ki umursuyorum.
Il s'intéresse à autre chose qu'à manger!
- Elbette umursuyorum.
- Bien sûr que non.
Diğer cinayetleri değil, sadece seninkileri umursuyorum.
Seuls tes crimes m'intéressent. Pas les autres!
İşte seni böyle umursuyorum Kelly.
C'est ce que je ressens envers toi, Kelly.
Ama ben umursuyorum, Al.
Je ne m'en fiche pas.
Ben bunları umursuyorum.
Tout ça m'intéresse, moi.
- Umursuyorum.
- Je tiens à vous.
Umursuyorum. Çünkü kardeşinim. Tamam mı?
Je m'inquiète, je suis ton frère.
- Ben umursuyorum, Bay Plunkett.
Moi, ça me touche, M. Plunkett.
Umursuyorum.
Ça me touche.
Hayatı umursuyorum.
Je l'aime.
Kalbimde intikam duygusu yok, fakat neyi umursadığımı sana söyleyeyim. Hatırlamayı umursuyorum.
Je ne nourris pas de vengeance dans mon cœur mais c'est important de se souvenir.
- Ben umursuyorum Brown.
- Je me sens concerné.
Yalnız seni ve beni umursuyorum.
Tout ce qui compte, c'est toi et moi.
Tamam, onların düşündüklerini umursuyorum.
Ce qu'ils pensent de moi m'intéresse.
Umursuyorum, tamam mı? Umursuyorum.
C'est important pour moi.
Neden umursuyorsun? Neden mi umursuyorum?
Pourquoi tu te prends la tête?
Umursuyorum. Nasıl?
Je le fais.
Ben umursuyorum.
Pas moi.
Umursuyorum aslında.
Je veux vivre.
# Denemene rağmen, bazen # # olmadığında ve sana ihtiyacım olduğunda # # biliyorsun sana kızıyorum # # ve sırtımı dönüyorum # # ama hala seni umursuyorum, biliyorsun #
Même si tu fais des efforts quelquefois Parfois, j'ai besoin de toi Et tu n'es pas là
— Ben umursuyorum.
Pas moi.
Tabii ki, umursuyorum, Alan.
Mais non, Alan.