English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ U ] / Universitedeyken

Universitedeyken traduction Français

280 traduction parallèle
Üniversitedeyken o kadar çok kitabı nasıl okuyabildiniz?
Comment avez-vous fait pour mémoriser... tous ces livres à l'université?
Üniversitedeyken yazmıştım bunu.
J'ai écrit cette pièce il y a 20 ans.
- Üniversitedeyken kıçımı yırttım.
Je me suis cassé le cul à l'université.
Üniversitedeyken, Otto Rank'ın bu konuda bir yazısını okumuştum.
A l'université, j'ai lu un article à ce sujet, d'Otto Rank, je crois.
Üniversitedeyken, biraz oyunculuk yapmıştım. Gerçekten mi?
J'ai moi-même fait un peu de théâtre.
- Üniversitedeyken yaptığın plânlara ne oldu? - Lütfen. Başlama tamam mı?
- S'il te plaît... ne commence pas.
Üniversitedeyken bir Reballo tanımıştım.
Je connaissais un Reballo à l'université.
- Üniversitedeyken.
- Quand j'étais à la fac.
18 ya da 19 yaşımda içmeye başladım. Üniversitedeyken oyunculuğa başladım.
Je me suis mis à picoler comme à 18 ans, et à me conduire comme un collégien.
Üniversitedeyken bana hep bunu söylerdin, hatırladın mı?
C'est ce que tu me disais à la fac, Juste avant qu'on...
Üniversitedeyken evlenenler hakkında ne düşünüyorsun?
Tu penses quoi... des gens qui se marient pendant leurs ιtudes?
Üniversitedeyken testi pencereden Lettick'e uzattigin zamani hatirliyor musun?
Au lycée, tu as envoyé un test par la fenêtre, tu te rappelles?
Üniversitedeyken istiyordum.
Quand j'allais à l'université, ça m'est arrivé.
Üniversitedeyken oda arkadaşıma tecavüz edilmişti.
Quand je faisais mes études, ma copine s'est fait violer,
Üniversitedeyken bana "Küçük bulldog." derlerdi
Au lycée, on m'appelait le petit bouledogue.
- Üniversitedeyken, Alex'in yanında oturuyordum sanat tarihi dersiydi.
Au lycée, au cours d'histoire, j'étais assise à côté d'un Alex.
Üniversitedeyken o şiiri anlamamıştım Len.
Je n'avais pas compris ce poème à la fac.
Üniversitedeyken motosikletli, deri ceketli çocuklar.
En fac, les motos et les blousons de cuir.
Üniversitedeyken.
A l'université.
Üniversitedeyken bir langırt masamız vardı. Sahi mi?
On était une bande, à la fac.
- Üniversitedeyken.
- À la fac.
Üniversitedeyken dernekteki en aptal çocuk, dişçilikten ayrılıp mimarlık okuyan biriydi.
Le type le plus bête de ma promo est devenu architecte parce qu'il avait échoué en dentaire.
Üniversitedeyken, hep ondan büyük erkeklerle çıkan bir kıza yazılıyordum.
À la fac, je suis tombé amoureux d'une fille... qui sortait toujours avec les gars plus âgés.
Üniversitedeyken, çiftlerin bebekler gibi ağlayıp "Ne kadar berbat" deyip durduklarını hatırlıyorum.
À la fac, quand je voyais des couples avec leur bébé hurlant, je pensais que c'était horrible.
- Ciddi misiniz? Üniversitedeyken sizi araştırmıştım.
- Je vous ai étudié à l'université!
Üniversitedeyken.
Au collège.
Üniversitedeyken, Noel tatilinde bana eşcinsel olduğunu söylemiştin. Ve herşey değişti.
quand tu m'as annoncé que tu étais gay, à noël, en fac, tout a changé.
Üniversitedeyken insan her şeyi denemek ister ya.
C'était le lycée! On a fait l'expérience.
Üniversitedeyken, dönem ödevi yazmamız gerekti.
A la fac, on a eu une dissertation...
Üniversitedeyken Bayan Chae'yle ilişkisi olmuş.
Ils sont restés en contact.
Üniversitedeyken gitmiştim.
Pourquoi? C'était quand j'étais à la fac.
Üniversitedeyken bağımsız bir filme oynadım.
Une fois, à la fac.
Üniversitedeyken Chandler sarhoş oldu ve yurttaki temizlikçi kadınla yattı.
A la fac, Chandler s'est saoûlé. Il s'est fait la dame qui nettoyait le dortoir.
Üniversitedeyken ilk yıl sonu babamın beni almaya gelmesi sanki dün gibi.
Ça semble être hier que mon père m'a cherché en fin de 1 ère année.
Üniversitedeyken grubu olan sevimli bir çocukla tanışmıştım.
A la fac, j'ai connu un chanteur vraiment chouette.
Üniversitedeyken o toplantılara katıldığını söylüyorlar.
Ils disent que vous assistiez aux réunions, à la fac. Faux?
Üniversitedeyken squat çalışmıştım ve harika bir popom vardı.
En fac, j'étais très sportif. J'avais un beau... cul.
Üniversitedeyken, yakışıklı çocuklar benden tarafa hiç bakmazdı.
A la fac, les beaux mecs me regardaient même pas.
Üniversitedeyken ben de yapardım. Faturalarımı öderdim.
J'étais coursier pendant la fac.
Üniversitedeyken bu yüzden alay konusuydum. Çünkü birlikte olduğumuz zamanlarda sadece gökyüzünden bahsederdin.
Tu te moques de moi depuis l'Université mais tu continuais à parler du ciel, même lorsque nous étions seuls
Üniversitedeyken yaptırmıştım. Sarhoştum.
A la fac, j'étais bourrée.
- Üniversitedeyken, dairemin hemen karşısında korkunç bir restoran vardı.
Je me souviens, quand j'étais en fac, il y avait un horrible petit restaurant juste en face de l'immeuble où j'habitais.
- Üniversitedeyken bir partide ekilmiştim. Kappa Sig'in Hawaii partisiydi.
- On m'a larguée à une fête de la fac, une fête hawaïenne organisée par une fraternité...
Üniversitedeyken bir kitap yazmıştım.
Eh bien, j'ai écrit un livre quand j'étais étudiant.
Üniversitedeyken birgün, Detroit'te, bar kavgasına karışmış.
Quand j'étais à l'université, il s'est retrouvé dans une bagarre de bar à Détroit.
Üniversitedeyken Captain Crunch'la beslenirdim.
Je me suis nourri que de Cap'tain Crunch au lycée Coupe-le
Üniversitedeyken, gençliğin ve kibirinle ilerlemene izin verirler.
A la faculté, ils pardonnent les défauts de jeunesse.
Üniversitedeyken, biz bunu perşembe geceleri yapardık.
A la fac, c'était le jeudi soir.
Üniversitedeyken de Üniversiteden sonra da. Ne olduğumu bilmiyordum.
Après la fac, je ne savais plus qui j'étais...
Üniversitedeyken bir kere kız arkadaşımı aldatmıştım.
Quand j'étais à la fac, j'ai trompé ma petite amie une fois.
Üniversitedeyken.
En fac. À toi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]