Usak traduction Français
730 traduction parallèle
Uşak James'e bir fazla misafir olduğunu söyledi.
Il avertit le valet qu'il aurait une invitée.
Yaşlı bir uşak.
C'est un vieux serviteur.
Eğer yeterli sayıda uşak varsa her bayan sandalyesine oturtulur.
Si cela est possible, il en va de même pour chaque dame. "
Müfettiş uşak sizde nasıl bir izlenim bıraktı?
Inspecteur, quelle impression vous a faite le majordome?
İlk tanık. Uşak Michael.
1er témoin, le valet, Michael.
Bir sonraki tanık. Uşak Raoul.
Témoin suivant. le majordome, Raoul.
Uşak olması neye yarar ki zaten?
À quoi servent les valets au juste?
Benim uşak, Bates.
Il s'agit de Bates.
Uşak burada olduğunuzu söyledi.
Le majordome m'a prévenu.
Uşak geldiğinde, size kapıyı göstermesini isteyeceğim.
Quand mon serviteur entrera, Mr Hallor, il vous montrera la porte. Beaucoup de gens ne savent pas où elle est.
Bu adamı uşak olarak işe almak istiyor.
Elle veut l'engager comme majordome.
Eminim çok iyi bir uşak olurdum.
Je suis sûr que je serai un bon majordome.
Hayır demek durumundayım. İşe aldığımız en iyi uşak olacaksın.
Pas du tout, vous serez notre meilleur majordome.
Yeni uşak sen misin?
Vous êtes le majordome?
Ama bu bir uşak için uygun bir davranış gibi görünmüyor.
Mais pour un majordome...
O gerçekten yeni uşak Bay Bullock.
C'est bien le majordome.
Ama burada uşak olarak kalmamı istiyorsunuz, değil mi?
Vous voulez que je reste majordome?
Ve bana olan bu inancınızı iyi bir uşak olarak... ve belki de zamanla, ölen köpeğinizin yarattığı boşluğu doldurarak... doğrulamak istiyorum.
Je veux mériter votre confiance en étant un bon majordome. Et peut-être remplir le vide causé par la mort de feu votre loulou.
Uşak meselesi kafasını kurcalayıp duruyor.
Elle est préoccupée par les problèmes de personnel.
- Üniversite eğitimli uşak.
Un majordome qui est allé à l'université!
Gerçekten uşak falan değil, değil mi?
- C'est bien le majordome?
Bu konu hakkında bir şey demek istemedim. Godfrey bir uşak olarak bize hizmet ediyordu... ve her şey oldukça iyi gidiyordu.
Je ne voulais pas en parler... mais Godfrey était notre majordome et tout ça...
- Uşak olmaktan mı gurur duyuyorsun?
Fier d'être un majordome?
- İyi bir uşak olmaktan gurur duyuyorum.
Fier d'être un bon majordome, monsieur.
Eklemem gerekir ki burada dayanabilmek için iyi de bir uşak olmak gerekiyor.
Et, si je peux me permettre, il faut être bon pour rester ici.
Bir uşak olduğunu anladıklarında suratlarındaki ifadeyi görmek istiyorum.
Ils en feront une tête, en apprenant que tu es majordome.
Bir uşak olarak kalmaya mı niyetlisin?
Tu vas rester majordome?
- Uşak olarak mı?
- En majordome?
- Smith olarak mı yoksa uşak olarak mı?
Faites donc. - En tant que Smith ou majordome?
Anladım, esprili bir uşak.
Un majordome plaisantin.
- Sahip olduğumuz en iyi uşak.
Notre meilleur majordome à ce jour.
- Nerede bu uşak?
- Où est-il?
Orası meşhur uşak Godfrey Smith'in doğduğu yerdi.
C'est là qu'est né le fameux majordome Godfrey Smith.
- Evet. Hayatım boyunca sadece bir uşak olarak kalmamı istemezsiniz, değil mi?
Je ne vais pas rester majordome toute ma vie?
Ama sen bir uşak değilsin.
- Vous n'êtes pas un majordome.
- Eski uşak. - Kovuldun mu?
- Ancien majordome.
Graham, seni uşak olmaya ikna eden kişi gerçek bir müziksever olmalı.
C'est un mélomane qui a dû vous persuader de devenir valet.
Bence de. Sözde Whitcomb iyi bir uşak.
Vous parlez d'un majordome!
Ayrıca, uşak olmak her zaman hayalimdi.
Et puis j'ai toujours rêvé d'être domestique...
Yeni bir uşak işe alındı, biliyor musunuz?
Il y a un nouveau domestique! Il est très gentil.
Uşak olarak işe almakla bana bir şans verdiniz. Bunu asla unutmayacağım.
M. le marquis a voulu me relever en faisant de moi un domestique...
Fakat bir hırsız veya uşak olmak için doğmuşsun, ya da bir dilenci.
Mais vous êtes né pour être un domestique, un mendiant.
Sen iyi bir uşak olabilirsin ama kesinlikle psikolog olamazsın.
Et alors? Vous êtes bon majordome, mais pas psychologue.
Ben de uşak sandım.
J ´ ai cru que c ´ était le majordome.
İki araba ve - bir, iki, üç, dört, beş, - altı üniformalı uşak!
La chaise est à M. Bingley. Deux attelages et... Un, 2, 3, 4, 5... six serviteurs en livrée.
ve iki üniformalı uşak!
Et deux valets en livrées.
Ya başkaları da bu değişimin farkına varırsa - uşak mesela?
Et si quelqu'un s'apercevait du changement?
Uşak.
Laquais!
Binlerce uşak. Her şey benim için ; çünkü ben bir kahramanım.
Mille serviteurs m'entourent, je suis un héros.
Kuyudaki uşak kız.
La servante dans le puits.
- Bir uşak! Merhaba, Peg. - Merhaba, Shorty.
Le maître d'hôtel.