Utandırıcı traduction Français
459 traduction parallèle
- Evet, daha detaylı. Görünüşe göre Laura ile olan ilişkiniz utandırıcı bir iz bırakmış.
Il paraîtrait que vos relations avec Laura auraient laissé des traces fâcheuses.
Bundan hoşlanmasam da utandırıcı diye düşündüğünüz her şeyi bana anlatmanızı öneririm.
Cela ne me plaît guère, mais je dois vous conseiller de me communiquer tout ce que vous jugez un tant soit peu... embarrassant.
Çok utandırıcı olurdu. - Evet, öyle.
- Ça pourrait être très gênant!
Sana bir şey söylemek istiyorum. Biraz kişisel, ve de utandırıcı.
Je voulais vous dire une chose... pas facile à dire.
Ve bana olağandışı, hatta utandırıcı sorular sordu.
Il m'a posé des questions extraordinaires... et gênantes.
Bu o kadar utandırıcı ki...
J'ai honte et je me sens lâche...
İmparatorun sözcüsü olarak size vergiler vesaire hakkında bir sürü utandırıcı soru sorulur.
En tant que porte-parole de l'empereur... on vous posera des questions embarrassantes sur les impôts, etc.
Utandırıcı bir hikaye..... fakat bir oyunda mücadele kavgaya dönüşmüş.
J'ai honte de le raconter, mais... ils ont fait un pari, Il y a eu une dispute, Allez savoir qui a provoqué l'autre,
# Sorun benim göbek adım çok utandırıcı olsa da
"J'ai toujours des ennuis " Même si c'est une honte
Bu çok utandırıcı.
Tout ceci est très gênant.
Bu çok utandırıcı.
Ça me gêne!
Kocam beni utandırıcı bir duruma soktu... bir kez daha.
Mon mari me met dans une situation gênante. Encore une fois.
Utandırıcı olur.
ça peut être très embarrassant pour moi.
Sıcak... ve utandırıcı. Biz yalnız değiliz.
J'ai chaud... tiens-toi!
Bu berbat bir şekilde utandırıcı... böyle yaşamak ve içmek, tamamen anlamsız.
Honte de vivre pour rien... Et de boire...
Bu çok utandırıcı.
C'est la honte!
Bu gerçekten utandırıcı.
Quelle situation gênante!
Ofiste elinde gördüğüm parayla ilgili... soru sormamın utandırıcı birşey olduğunu düşünüyor.
Il pense que c'est gênant de vous interroger sur cet argent que vous comptiez dans le bureau.
Utandırıcı olabilir.
On va jaser, et vis-à-vis de l'équipe...
Gerçekten iyi bir nedeni var ama bu benim için biraz utandırıcı.
Attends, il y a vraiment une raison. Mais c'est un peu embarrassant pour moi.
Utandırıcı adeta.
C'est gênant.
Çok utandırıcı, tamam mı?
C'est extremement embarrassant, d'accord?
Utandırıcı olan ne?
Qu'est-ce qui est embarrassant?
10 yaşındayken çok utandırıcıydı.
C'était gênant quand tu avais 10 ans.
Ama eğer istemezse hiç kimsenin utandırıcı sorular sormasını istemiyorum.
Sinon, personne ne doit lui poser de questions embarrassantes.
Bu bana yaptığın en utandırıcı şey!
C'est la chose la plus humiliante que tu m'aies faite!
Evleneceğin kişiyi seçememen çok utandırıcı.
C'est humiliant de ne pas choisir qui l'on épouse.
Bu utandırıcı birşey değil.
C'est pas gênant du tout.
- Hayır, çok... çok utandırıcı.
- Non, c'est trop gênant.
Bu benim ve arkadaşlar için biraz utandırıcı...
C'est un peu embarrassant pour tout le monde, pour moi...
- Az önce oradaydım. bu çok utandırıcı.
J'en sors. C'est gênant.
Her şeyi çok utandırıcı bulmuştum.
- Je trouve cela très gênant.
Bu benim için çok utandırıcı bir duruş.
Je suis dans une position gênante.
Ayrıca söylerin çok utandırıcı.
Je suis aussi gêné que toi.
- Utandırıcı, ha?
Vous êtes gêné?
Sadece insanların bunu bilmesinden hoşlanmıyorum çünkü bu kadar kısa bir süre evli kalmış olmak utandırıcı.
J'aime pas que les gens sachent parce que ça me gêne... d'être resté marié si peu de temps.
Gerçek, kendimden utandığımdır.
La vérité, c'est que j'ai honte.
Myrtle, dayının bizi bu evde son utandırışı olacak.
C'est la dernière fois que ton oncle nous fait honte.
Ama biraz utandırıcıydı.
Mais c'était plutôt gênant.
Dürüstlük seni utandırıyor mu?
C'est la sincérité qui vous gêne?
Sebep varken utanmak da boşunadır çünkü zamanını, seni utandıran şeyi düzeltmek için harcamalısın.
C'est également inutile quand il y a une raison. Mieux vaut utiliser ce temps à corriger ce qui te rend honteux.
Hayır seni utandırıyorum. Şuna baksana!
C'est toi que je gêne.
Her zaman yazdıklarımdan çok daha ilginç ama itiraf etmeliyim ki metninizi defalarca okumak zorunda kalmak beni utandırıyor.
Oh, c'est beaucoup moins ennuyeux... que les textes techniques que je tape habituellement. Seulement je dois vous dire, à lire et relire tout ça- - ça me gêne.
fakat utandırıcı.
Tu as dû passer des moments difficiles.
Karar verecek olan onlar ve de ben, eğer beni utandırırsan.
C'est eux qui en jugeront. Et moi aussi... si vous me faites honte.
Bambaraları en çok bu durum korkutur, utandırır ve küçük düşürür.
Pour un Bambara, c'est la pire crainte, la honte et l'humiliation.
Size demek istediğim utandığım tek şey bunu daha ona yaptırmamış olmamdır.
Je vais vous dire, la seule chose dont j'ai honte c'est de pas y avoir pensé avant!
Lucy, beni utandırıyorsun. Doktorun olarak buradayım.
Lucy, c'est en médecin que je viens.
Bu seni sıkıyor veya utandırıyorsa senin sorunun.
Si c'est une source de tension chez vous, je n'en ai rien à foutre.
Hayır, sen beni arkadaşımın önünde utandırıyorsun.
Non, c'est toi qui m'embarrasses devant mon ami.
Birincisi, beni utandırıyorsun. İkincisi, rakiplerimizi kızdırıyorsun.
Tu peux me faire honte, si tu veux... mais c'est autre chose de foutre ces mecs en rogne.