Uther traduction Français
360 traduction parallèle
Benim, Uther Pendragon'un oğlu Arthur, Camelot şatosundan geliyorum.
Moi, Arthur, fils de Uther Pendragon, du royaume de Camelot.
Uther!
Uther!
Lord Uther, kudret kılıcına teslim olursam... sen ne vereceksin?
Seigneur Uther, si je cède devant l'épée du pouvoir... que me céderas-tu?
Kral Uther, bunu kutlayalım.
Roi Uther, festoyons ensemble.
Kral olabilirsin Uther... ama hiçbir kraliçe onun eşi benzeri olamaz.
Tu es peut-être roi, Uther... mais tu n'auras jamais une reine qui puisse l'égaler!
Kral Uther.
Le roi Uther!
Uther'i bulun.
Trouvez Uther!
Uther, çık ve dövüş.
Sors et bats-toi!
Uther'in ordugahında leydim... karanlık çöktükten az sonra.
Dans le camp d'Uther, ma dame... à la tombée de la nuit.
Lord Uther, leydim.
Le seigneur Uther,
Uther, doğru mu bu?
Uther, est-ce vrai?
Bunlar sana göre değil Uther... aile hayatı ve ev, bir eş ve çocuk.
Cela n'est pas pour toi. Foyer et famille, femme et enfant.
Sen o kral değilsin Uther.
Tu n'es pas l'élu, Uther.
Sen Uther'le İgrayne'in oğlusun. Sen Kral Arthur'sun.
Tu es fils d'Uther et d'lgraine... tu es le roi Arthur.
Ben de senin sadık şövalyenim. Damarlarındaki cesarete bağlılık yemini ediyorum. Bu öyle bir güç ki... kaynağı ancak Uther Pendragon olabilir.
Je suis ton humble chevalier... et je jure allégeance au courage de tes veines... si généreux... qu'il ne peut prendre source qu'en Uther Pendragon.
Bir kez Ejderin nefesini kullandım... Uther, annenle yatıp bir krala babalık edebilsin diye.
J'ai libéré le souffle du Dragon pour que ta mère engendre un roi.
Ben Başbuğ Uther'in oğlu ve Britanya Kralı Arthur'um.
Je suis Arthur, fils de Uter Pendragon et roi des Anglais.
Başbuğ Uther'in oğlu. İngiltere krallığının veliahdı ve Excalibur'u taşımasına izin verilen tek kişi.
Fils de Uter Pendragon, héritier du trône d'Angleterre... et le seul homme autorisé à brandir Excalibur.
Sizi tanıştırmama izin verin, Uther Pendragon eşim Cornwall Düşesi.
Permets-moi de te présenter Uther Pendragon, à mon épouse Dame Igraine, duchesse de Cornouailles.
Ambrosius, Uther Pendragon'u varisi ilan etti.
Ambrosius a désigné Uther Pendragon comme successeur
Hiçbir namuslu kadın onun yanında güvende olmaz.
Uther Pendragon ne respecte nulle femme.
Uther Pendragon Saksonların aklından geçenleri bilemez.
Uther Pendragon ne connaît pas les intentions des Saxons.
Ben Cornwall Düküyüm yüzbaşı. Uther Pendragon ise değil.
Je suis Duc de Cornouailles capitaine, pas Uther Pendragon.
Eğer Uther Pendragon, önce Saksonlarla ve sonra benimle savaşabileceğini sanıyorsa denesin!
Si Uther Pendragon croit pouvoir combattre les Saxons, puis moi à la suite, qu'il essaie!
Igraine Uther'i tekrar canlı görmek istiyorsan dinlemelisin.
Igraine, tu dois m'écouter si tu veux revoir Uther vivant.
Ben Uther'i sevmiyorum!
Je n'aime pas Uther!
Gorlois, Uther uyurken baskın yapmayı planlıyor.
Gorlois a prévu de surprendre Uther dans son sommeil.
Annem Uther'in hayatını nasıl kurtarabileceğini görmüştü ama hepimizin ödemesi gereken bedeli önceden tahmin edememişti.
Ma mère a alors vu comment sauver la vie d'Uther, mais pas le prix épouvantable que nous aurions tous à payer.
Uther derin uykudayken kılıcımı onun göğsüne saplamak istiyorum.
Je veux qu'Uther rêve profondément quand je plongerai mon épée dans sa poitrine.
Uther?
Uther?
Uther onu öldürmek istemiyordu.
Uther ne souhaitait pas le tuer.
Acaba Uther Pendragon tarafından öldürülen kocasını gördüğünde annemin aklından neler geçmişti?
Qu'est-ce que ma mère a ressenti quand elle a vu son mari mort de la main d'Uther Pendragon?
Ben de ilk defa, Uther Pendragon'la yüz yüze geldim ve Avalon'un gücünü anlamaya başladım.
Pour la première fois, je vis Uther Pendragon face à face, et je commençai à comprendre le pouvoir d'Avalon.
Kral Uther, Saksonları tek başına püskürtecekti ve Avalon, Tanrıça'ya inanan birisi tarafından kurtarılacaktı.
Seul le roi Uther repousserait les hordes saxonnes et Avalon serait sauvée par un croyant en la Déesse.
Uther bizi Camelot'taki kalesine götürdü ve annemi Yüce Kraliçesi yaptı.
Uther nous conduisit à son château de Camelot et fit de ma mère sa Haute Reine.
Ve yeni babam Kral Uther Saksonları sonsuza dek uzakta tutacak gibiydi.
Et il semblait que mon nouveau père, le roi Uther, maintiendrait les Saxons au loin pour toujours.
Arthur'un babasını aramak için yola çıktığı gün Uther Pendragon da en büyük sınavını veriyordu.
Arthur étant parti à la recherche de son père, Uther Pendragon faisait face à sa plus grande épreuve.
Artık Uther yok.
Et maintenant Uther est parti.
Babam senin yüzünden Uther'in ellerinde öldü.
Mon père est mort de la main d'Uther à cause de toi.
Dagobert, Proximus, Uther, Caligula ah...
Dagobert, Proximus, Uther, Caligula ah...
Ve Camelot kanunlarına göre ben, Uther Pendragon, bu tür yasak eylemlerin ölüm cezasıyla sonuçlanacağına hüküm verdim.
Conformément aux lois de Camelot, Moi, Uther Pendragon, ai proscrit de telles pratiques sous peine de mort.
Uther bu tür şeyleri 20 sene önce yasakladı.
Uther a banni cette pratique il y a 20 ans.
Uther, o zamandan kalan her şeyi yok etmeyi kendine misyon edindi.
Uther s'est fait un devoir de tout détruire de cette époque.
İyi niyetimizin ve aramızdaki yeni dostluğun simgesi olarak bu kadehleri siz, Uther'e ve oğlunuz, Arthur'a sunuyor ve aramızdaki dostluğun sonsuza dek sürmesini diliyoruz.
En symbole de bonne volonté, et de cette amitié naissante, voici des coupes de cérémonie, pour vous, Uther, et pour votre fils, Arthur, dans l'espoir que notre amitié dure.
Arthur'u öldürürse Uther'in zayıflayacağını ve Camelot'un düşeceğine inanıyor.
Il pense que s'il tue Arthur, Uther perdra la raison - et Camelot tombera.
Sağlınıza, Uther Arthur Prenses Morgana Camelot halkına.
À votre santé, Uther, à Arthur, à Dame Morgana, au peuple de Camelot.
Uther, lütfen. O daha çocuk.
Ce n'est qu'un garçon.
Uther ile çoktan konuştum.
Uther me l'a déjà faite.
Uther'e söylemeliyiz.
Il faut le dire à Uther.
- Çok önemli.
Votre Altesse, Uther, c'est important.
Uther, onu kimsenin görmesine izin vermiyor.
Uther refuse que quiconque l'approche.