Uyarmıştım traduction Français
1,264 traduction parallèle
Seni uyarmıştım.
Je t'avais prévenu.
- Onu uyarmıştım. Hâlâ Mary'nin etrafında dolanıyorsun.
Flirter avec Mary comme un collégien retardé!
Seni Urkel dememen konusunda uyarmıştım.
Je t'ai déjà dit : fais gaffe avec Arnold.
Onu uyarmıştım, Kevin.
Je l'ai prévenu.
Seni o teleskopla ilgili uyarmıştım.
Je t'ai prévenu au sujet de ce télescope.
Bu konuda sizi uyarmıştım.
Je vous avais prévenu.
- Sizi bu yer konusunda uyarmıştım.
- Je t'ai prévenu au sujet de ce lieu.
Seni uyarmıştım, büyücü.
Je t'aurai prévenu, sorcier.
Seni Fenner ve onun saçma sapan domuz eti dalaveresi konusunda uyarmıştım.
Je t'ai prévenu contre Fenner. Ce con et son marché du porc!
Evlenmeden önce seni uyarmıştım, birbirimizi kısıtlamayacaktık.
Je te l'ai dit avant qu'on se marie, que je n'étais pas ton esclave.
- Seni çok önce uyarmıştım Rafael.
- Je t'ai prévenu, Rafael.
Seni uyarmıştım.
Je t'ai averti.
- Aldığında seni uyarmıştım.
Je t'avais prévenue.
Sizi önceden uyarmıştım.
J'essaie de te Ie dire depuis des semaines :
Seni, zarfın içine bakacağı konusunda uyarmıştım.
Sûr qu'il ouvrirait l'enveloppe.
O bastonu merdiven olarak kullanmaması için uyarmıştım onu.
Elle aurait pas dû monter sur ce tabouret.
Seni uyarmıştım.
Je t'avais prévenu!
- Haydi. - Seni uyarmıştım.
- T'étais mort, pauvre con!
Mcginnis, onu senin belâdan başka bir işe yaramadığına karşı uyarmıştım.
Je l'avais prevenue que tu attirais les ennuis.
- İyi. Sizi uyarmıştım.
- Je vous aurai prévenus.
- Seni önceden uyarmıştım.
- Je t'ai déjà prévenu.
Sizi, Tanrı'nın mini eteklerinize ve Beatles botlarınıza kızdığı konusunda uyarmıştım.
Je savais que Dieu ne tolèrerait pas vos minijupes et vos talonnettes.
Sizi yaşlıların rekor sayıda oy kullandığı konusunda uyarmıştım.
Je vous avais prévenus. Le 3e âge vote toujours en masse.
Livia, seni uyarmıştım.
Livia, tais-toi.
Sizi uyarmıştım! Böyle olacağını söylemiştim!
Je vous avais dit que ça arriverait.
Onu uyarmıştım.
Réveillez-le.
Taş mezarı kullanarak Aposhis'in yeniden dirileceği konusunda sizi uyarmıştım.
je vous avais dit qu'Apophis pouvait être ressuscité avec un sarcophage.
Seni uyarmıştım.
Je vous ai prévenus.
Seni bu konuda uyarmıştım dostum!
Je t'avais prévenu, mon pote!
Seni bu konuda uyarmıştım.
Et je vous avais prévenue.
Tanrım, Sadie'yi bu köpek hakkında uyarmıştım.
Seigneur, je lui ai pourtant dit, à Sadie.
Seni sıcaklık hakkında uyarmıştım. Ama sen dinlemedin!
Je t'avais prévenu, mais tu n'écoutes pas!
Uyarmıştım.
Je t'avais prévenu.
Seni uyarmıştım. Bunu yapma Ari.
Je t'avais prévenu.
- Hayır! "Sizi bu uçuşlar konusunda uyarmıştım."
"Je vous ai déjà prévenu que le vol incessant"
Seni uyarmıştım, Torkild.
Je te l'avais dit, Torkild.
Seni kandırdı. Seni uyarmıştım.
Elle t'a fait marcher, je t'avais dit.
Seni uyarmıştım!
Je t'avais prévenu!
Bu konuda seni uyarmıştım.
Je t'avais prévenue.
Beni onun geleceğine karşı uyarmıştı.
Il m'a prévenue.
Ölmeden önce, babam, Everest'teki tehlikeler hakkında beni uyarmıştı.
Avant sa mort, il m'avertit des nombreux dangers de l'Everest.
Hayır, beni uyarmıştın.
Non, tu m'avais prévenu.
Uzaylı fotoğraflarını turistlere göstermemen konusunda uyarmıştım.
- Oui. Je t'ai dit de ne pas montrer ces photos aux touristes.
- Biliyor musun, Kersh senin hakkında beni uyarmıştı.
- Kersh m'a parlé de vous.
Seni medya konusunda uyarmıştım.
Méfiez-vous des médias.
Doktor, sizi daha önce uyarmıştım.
Herr Doctor, je vous préviens.
Dostlarım, sizleri uyarmıştım...
Mes amis, je vous préviens... que cette enfant obstinée
Walt, seni uyarmıstım davranışına dikkat et-
Walt, je t'ai prévenu au sujet de ton attitude-
Babam uyarmıştı beni
Mon père m'avait pourtant bien averti.
Amiral Stark senin hakkında beni uyarmıştı.
L'Amirale Stark m'a mise en garde contre vous.
Nereden bildin? Dr. Romano onu getirebileceğiniz konusunda beni uyarmıştı.
Le Dr Romano m'a prévenue.