English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ U ] / Uydurma

Uydurma traduction Français

1,182 traduction parallèle
Anlaşılan siz "kuşkucular", bizim Meksika bakışlı Güney Sri Lanka kurbağası filmimizin uydurma olduğunu düşünmüşsünüz. Onun zararsız olduğunu söylüyormuşsunuz.
Des sceptiques pensent que le film montrant la grenouille hypnotique était bidon, qu'elle n'est un danger pour personne.
— Ama olayın komple uydurma olduğunu ispatlarsak o başka.
Que quoi? Que nous prouvions que c'est du bidon.
Gerçek tarih. Uydurma yok.
Une histoire véridique.
Sanırım Bay Graham, benim hakkımda uydurma hikayeler düşünüp erkekleri nasıl terk ettiğim hakkında hiçbir araştırma yapmadan kafasından bir hikaye yazıyor ve bu hikayenin doğrulunu araştırmaya bile gerek görmüyor.
M. Graham était trop occupé à me calomnier pour se soucier d'un détail tel que la véracité des faits.
Masallar uydurma hikayelerdir.
C'est des histoires inventées.
Bu uydurma!
N'importe quoi!
Ama Bill sakinleşmesini bekler, Steve'i bizim tehdit olmadığımıza ikna ederdi. Bu Windows işinin sadece uydurma bir şey olduğunu söylerdi ve birkaç saat sonra her şey düzelirdi.
, mais Bill attendait que ça se passe, puis persuadait Steve qu'autour de Windows, c'était du bruit pour rien et quelques heures plus tard, tout allait bien.
- Hikaye de uydurma.
J'invente une histoire?
Uydurma falan değildi, buna eminim.
Une arnaque aux courses.
Bu, tümüyle uydurma.
Ça fera illusion.
Bu bir çocuğun uydurma umudu gibi.
Mais en fait, tu te rattaches à un faux espoir.
Bilmiyorum. Uydurma olduğu için.
Parce que c'était du pipeau et on le savait.
Herkes uydurma olduğunu biliyor. Zaman kaybı.
Une pure perte de temps.
Acaba Portland'dan iş teklifi de uydurma mıydı?
Et mon offre d'emploi, inventée aussi?
Umarım bu da küresel ısınma veya pasif içicilik gibi uydurma bir şey değildir.
Je ne veux pas d'erreur de calcul comme pour la couche d'ozone.
Evlat Richard Kimble, Şeytanın nesiyse, bunlar hep uydurma.
Richard Kimble, le diable et compagnie, c'est de la fiction.
O yarışma da uydurma!
Cartman, attends!
Uydurma o.
- C'est une fable.
Yanlarında da sevilen TV programı Gerçek Trafik Polislerinin Başlarına Gelen Uydurma Hikayeler programından bir kameraman vardı.
Petites Histoires de la Patrouille d'Autoroute.
Yazı uydurma.
Affabulation.
Bak dostum, bunlar uydurma değil.
Je suis pas en train d'inventer.
- Uydurma.
- Arrête avec ces histoires.
Bana yöneltilen asılsız uydurma suçlar ise, reşit olmayanlara sarkıntılık,... ahlaksızlık ve romanlarımı yurtdışında izinsiz basmak.
On m'a accusé à toiide détournement de mineui de corruption et de me faire publier à l'étranger
Uydurma olduklarını zannederdim
Je pensais que c'était des inventions.
Senin anlatımının Harper'ınki kadar uydurma olma ihtimali çok yüksek.
Il y a toutes les chances que ta version Soit aussi romancée que celle d'Harper.
Rüyalar, uydurma iş.
les rêves...
Hayır. Uydurma o.
Non, c'est des conneries.
Hayır. Bu uydurma bir karakter.
Non, mon personnage est fictif.
Ve o karakterin ne kadar "uydurma" olduğunu gör.
et tu verras que ton personnage n'est pas fictif.
- Uydurma.
- Ah bon? C'est vrai?
Bu kızın durduk yere böyle bir isim uydurma ihtimali nedir sizce?
Quelles sont les chances qu'elle ait inventé ce nom?
Bütün bunlar uydurma, reklam için.
C'est du vent, des relations publiques.
Neydi yani? Uydurma mı?
Pourquoi as-tu dit ça?
Hay Allah, S.Ü. geride ve maçın sonuna saniyeler kaldı. Benim uydurma deyimlerim, Tillie teyzemin kilerindeki şarap şişeleri gibi bitti.
Plus que quelques secondes à jouer et SU est mené... cette fin palpitante aurait raison du cœur de la sœur de mon père... ma tante Léonie.
Bütün öykülerim uydurma.
Mes histoires sont des bobards. - Des bobards.
- Uydurma!
- Ce n'est pas vrai..!
Hepsi uydurma başkanım.
C'est une invention, M. le Président.
Bu hasta çocuğun uydurma masalına daha fazla zaman ya da para harcamayacağım.
Je ne gaspille plus ni temps ni argent... aux foutaises que raconte ce gamin désaxé.
- Bunlar uydurma şeyler, değil mi?
- Ils inventent, non?
Her şeyin uydurma olduğuna inanamam.
C'est pas un simple tour de passe-passe.
- Uydurma, 23.00'de dönecektin.
- Vous deviez être là à 11 heures.
- Tamamen uydurma.
- Du 100 % trafiqué.
Bana bahaneler uydurma.
Ne cherche pas d'excuses.
Mazeret uydurma!
Ne t'excuse pas.
Saçma sapan bahaneler de uydurma.
Et ne me donne pas d'excuses ridicules.
Şeytani bir görüntü çizen,... NORAD bilgisayarlarına girdiğine ve California'daki tüm telefonları dinlediğine dair uydurma haberleri taşıdı Security Pacific Bankası'nın yalanının anlaşılmasına rağmen.
La photo à l'allure diabolique... les histoires fictives de son entrée dans les ordinateurs de NORAD... et le contrôle de tous les téléphones de la Californie... et même l'histoire de la Security Pacific ont été racontés comme des faits.
Şirket verileri sadece teşvik amaçlı, uydurma veriler.
Ces prévisions servent de motivation.
- Makattan Uydurma.
- Simulée.
Uydurma.
Louisa vous lit.
Uydurma olduğunu mu düşünüyorsun?
C'est tiré par les cheveux?
Bu da uydurma bir söz.
C'est un faux mot.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]