Uykuya traduction Français
2,217 traduction parallèle
O ilk gece, güneş uykuya daldıktan sonra,
La première nuit, quand le soleil va dormir,
Çılgınca. ... derin bir uykuya dalıyorsunuz.
Vous sombrez dans un profond sommeil.
Sol omzuna dokunduklarım sandalyelerinde derin uykuya dalacaklar.
Lorsque je poserai ma main sur leur épaule gauche, ils s'endormiront profondément sur leur chaise.
Derin uykuya daldığınızı umuyordum.
J'esperais que vous dormiez.
Sen dün gece uykuya daldıktan sonra, buraya uzandım, tatlım.
Après vous être endormie la nuit dernière, chérie, Je restai là.
Sabah olduğunda kız kendisini eve bırakmanızı istiyorsa uykuya dalmadan önce ona en yakın otobüs durağını gösterin.
Au petit matin, quand elle devra rentrer à la maison, montrez-lui l'arrêt de bus le plus proche avant de vous retourner et de vous rendormir.
Hayır, sadece biraz uykuya ihtiyacın var.
Non tu as juste besoin de dormer un peu.
Sekiz saat uykuya ihtiyacınız var.
Il faut dormir 8 h.
Ama senin uykuya ihtiyacın olacak.
Tu dois te reposer.
Biri saçında maşa ile uykuya dalarsa, onun işine burnunuzu sokmak zorunda kalıyorsunuz.
Quand quelqu'un s'endort avec un fer à friser dans les cheveux, il est nécessaire de se fourrer le nez dans ses affaires.
Tam da uykuya dalacakken mi?
Au moment où je vais dormir?
Yakında yeniden uykuya dalacak.
Elle va se rendormir de toute façon.
O uykuya dalana kadar, onları okumaya devam ediyorum...
Quand elle s'est endormie j'ai continué tout seul.
Paul ağladı ve tekrar uykuya daldı,..
Il a pleuré, puis il s'est rendormi.
Aşağı yukarı yedi dakikası vardı normal bir insanın uykuya dalmasıyla aynı süre.
Ça a mis environ sept minutes. Le temps moyen qu'il faut à une personne pour s'endormir.
Aşağı, aşağı derin, daha derin bir uykuya dal.
Dans un sommeil profond, très profond.
Kendini daha rahat, daha iyi hissetmiş. Tekrar uykuya dalmış.
Deux heures plus tard, il entend le même bruit.
Araba sürerken gerçekten uykuya dalacağım ve...
Et durant ce voyage, je vais... m'endormir au volant et...
Dünya'mızın doğuş sahnesi yeniden canlanıyor, derinliklerinden kabaran erimiş kayalar bir süreliğine uykuya dalmadan önce katılaşıyor, çatlıyor, kabarıyor ve ince bir kabuk gibi yayıIıyor.
Ils offrent un aperçu de ce que notre Terre a été à sa naissance, De la roche en fusion surgissant des profondeurs, Que ce fige, ce fissure, ce boursoufle avant s'éteindre pour un temps.
Eşyalarınızı bağladıktan sonra uykuya daldınız.
Après avoir attaché vos affaires, vous avez fait une sieste.
Uykuya dalana dek.
Jusqu'à ce que tu dormes.
Uykuya.
de sommeil.
Beş kayıp kız var ve... sen onların yerini bilen tek kişiyi uykuya mı yatırdın?
J'ai 5 disparues et vous endormez mon témoin?
Direkssyon üzerinde uykuya dalmamı istemezdin değil mi?
Tu n'aurais pas voulu que je m'endorme au volant?
Çünkü seni uykuya yatırdıkları ve biberondan su içirdikleri bir okula gitmiyorum.
Parce que je ne suis pas dans une école où ils te font faire des siestes et boire dans un gobelet.
Arkasından... Arkasından 15 dakika konuştuk ve uykuya daldı.
On a parlé pendant environ 15 minutes et il s'est endormi.
Uykuya dalmadan önce bizi öptüğünü hatırlıyorum.
D'un baiser, il nous ferma les yeux. "
O piç kurusunun bu gece hiç değilse biraz uykuya ihtiyacı olacak.
Les salauds qui ont à dormir parfois
Bazen geceleri uykuya dalarken tuhaf bir şey oluyor.
Parfois, quand je m'endors le soir, je fais ce... drôle de truc.
O ufaklık artık uzun bir uykuya dalacak.
Le petit s'endort bien gentiment.
Hayır, geldiğimde bebek uyumuştu dört yaşındakine de hikâye okuduğumda uykuya daldı.
Non, le bébé était couché quand je suis arrivée, et l'enfant de quatre ans s'est endormi quand je lui ai lu une histoire.
Babaannenin ebedi uykuya bunda yatmasına ne dersin?
Que penses-tu de l'idée que mémé passe l'éternité dans ce cercueil?
Uykuya dalmaya başladığınızda yaptığınız olağanüstü işi ve ailenizin başardığınız işle nasıl gurur duyduğunu düşünün.
En vous endormant, pensez au formidable travail accompli et à la fierté de votre famille.
Geceler uzadığında uykuya dalmana yardımcı olur.
Ça t'aidera à sombrer quand les nuits seront longues.
Uykuya mı dalmışım?
J'ai dormi?
Uykuya mı dalmışım?
J'ai... dormi?
Uykuya mı daldım?
J'ai dormi?
Uykuya mı dalmışım?
Me suis-je endormie?
- Evet, biraz uykuya ihtiyacım var.
Oui, j'ai besoin de sommeil.
Zedd ve Kahlan'la ormandaydık, uykuya daldım sonra da- -
{ \ pos ( 192,210 ) } Je me suis endormi dans la forêt avec Zedd et Kahlan et...
Uykuya dalıyor.
Il s'endort.
1 dediğimde.. ... uykuya dalacaksın.
Quand j'aurai compté jusqu'à un, vous serez endormi.
Evet, evet. Tia da şimdi uykuya daldı.
Ouais, Tia vient de s'endormir.
Söyleyin Ajan Nugent hiç sonsuz uykuya nerede yatmak istediğinizi düşündünüz mü?
Dites-moi, agent Nugent, avez-vous déjà pensé à la façon dont vous aimeriez passer l'éternité?
Okula ne kadar çabuk giderseniz, eve o kadar çabuk dönüp uykuya devam ederim.
Plus tôt vous serez à l'école, plus tôt je viendrai me recoucher.
Gözlerini kapat ve uykuya dal.
Ferme les yeux et fais dodo.
- Uykuya dalma bebegim.
- T'endors pas, mon chéri.
- Uykuya dalma.
- T'endors pas.
Telefonu kapatıyor ve uykuya dalıyor.
Après avoir raccroché, il s'est précipité au lit.
Sonra da arabada uykuya daldın.
Puis tu t'es endormie d'un coup.
Resulullah Sallallahu Aleyhuvessellem, dağın tepesine çıkmış ve uykuya dalmış.
Muhammed, que la paix soit sur lui, a atteint le sommet de la montagne et s'endormit.