Uçaklar traduction Français
2,627 traduction parallèle
İnsansız uçakları kontrol edip akıllı bombalarımıza yol gösterecek olan bir uzaktan kontrol sistemi.
C'est le système de contrôle par lequel tous les drones de l'armée sont commandés de même que nos bombes intelligentes.
Sanat departmanı bütün görsellerde mutlaka onların uçaklarından birini kullanmalı.
Les graphistes, que vos images ne montrent que des avions d'American.
Peki uçaklar?
Ah, les avions.
Gizlice soktukları sıvıları uçak içerisinde karıştırıp yolcu uçaklarını patlatmayı deneyen soytarıları hatırlıyor musun?
Vous vous rappelez ces bouffons essayant d'exploser des avions en embarquant des liquides et en les mélangeant à bord?
Uçaklarımızı Hong-Kong'ta değiştirdik.
On a pris une correspondance ensemble.
Ve edindiğim izlenim, bunu her zaman hatırlarım çatıda ilerliyorsunuz, her yer karanlık ve uçaklar için olan o kırmızı ışık var, bilirsiniz dönüyorlar, ve o bir...
L'impression que j'avais... Je dois aller sur le toit en pleine noirceur. Les phares rouges pour les avions qui tournent...
" Bugün, başka ülkelerden gelen kötü adamlar uçakları kaçırıp Amerika'nın önemli binalarına çarptırdılar.
Aujourd'hui, des méchants venus d'autres pays ont détourné des avions pour les diriger sur d'importants bâtiments américains.
Uçakların ve binaların içinde insanlar vardı.
Il y avait des gens à l'intérieur des avions et des bâtiments.
Biliyorum çünkü tüm uçaklar doludur.
Aux yeux de Vénus, tout amoureux est un aveugle!
Aslında uçakları sevmem.
Je n'aime pas les avions. Et l'altitude.
Geceleyinde uçakları indiriyorlar mı?
Ils font même des vols de nuit là-bas?
Kayıp gemiler, yok olan uçaklar, hadi ama.
Navires et avions y disparaissent. - Allez!
Camdan dışarı bakıyorum TWA ve Air France uçaklarının bombalandığını görüyorum.
Par la fenêtre, je vois que tous les avions, de la TWA, d'Air France, ont été bombardés et ne sont plus que des squelettes.
Hükümet uçakları kendi kendilerine yapılmıyor... Henüz.
Les avions de l'État ne se font pas tout seuls, pas encore.
İsrail Ordusu sözcüsünün bildirisine göre İsrail Hava Kuvvetleri uçakları lrak'takinükleer santrale saldırdı.
"Le porte-parole de l'armée a annoncé " que les appareils de l'aviation ont attaqué l'usine nucléaire en Irak.
Altmışlı yılların sonlarına doğru JFK'de kargo uçaklarından mal boşaltmakla görevli bir adam varmış.
Dans les années 60, il y avait une espèce de petit malfrat qui travaillait sur le tarmac de l'aéroport Kennedy, il déchargeait les avions-cargos.
Uçakları yeni indi.
Leur vol vient d'atterrir.
Hepimiz uçakların içindeyizdir.
Nous sommes tous en avion.
Bir saate kadar uçakları inecek, ama sorun değil.
Leur avion atterrit dans environ 1h20, mais... bien sûr.
Uçaklar küçüğe benziyor.
- Ces avions ont l'air petits.
Özel uçaklar ve özel havaalanı.
Avions privés, aéroport privé.
Uçakları var, bir yerlere gidiyorlar ve ailelerine söylemiyorlar çünkü çok da abartılacak bir şey değil bu.
Ils ont des avions et ils vont à des endroits et ils ne le disent pas à leur parents, car c'est pas grand chose.
Maket uçaklarımızı tasarlıyor.
- Il conçoit les drones cibles.
Uçaklar, 1000 metrelik menzile dek ilerleyecek. Sonra geri dönüp, temsili saldırıya başlayacaklar.
Les drones s'éloigneront de 1 000 mètres, puis feront demi-tour et commenceront la simulation d'attaque.
15 yıldır maket uçakları yapıyor ve Global da onları düşürmeye devam ediyor.
15 ans qu'il construit des drones, que Global n'arrête pas de descendre.
Diğer maket uçakları harekete geçirmek için, GD'ye tek giriş yolu buydu.
{ \ pos ( 250,260 ) } C'était le seul moyen de venir ici pour activer les autres drones.
Elinizde, öç almaya çalışan yapay zekâlı maket uçaklar ordusu var.
{ \ pos ( 250,260 ) } Vous avez une armée de drones intelligents qui cherchent à se venger.
Eureka üzerinde, maket uçakların geçemeyeceği görünmez bir çit gibi.
Une barrière au-dessus d'Eureka que les drones ne peuvent franchir.
Avcı uçaklarını hazırlayın.
Préparez les chasseurs.
Carter, avcı uçakları havalandı.
{ \ pos ( 192,220 ) } Carter, Les chasseurs sont en vol.
Bunu yapsam bile, uçakları Thorn kontrol ediyor.
- Thorn contrôle quand même les avions.
- Maket uçakları düşürün.
- Abattez les drones.
Kaçakçılık, dağıtım. Eskiden Atlantic Vista Havayolları elemanı olarak JFK'de çalışıyormuş. Uçaklar ve havayolları konusunda hayli tecrübeli.
Il travaillait à JFK pour l'Atlantic Vista Airways, donc il savait comment se déplacer dans les avions et les aéroports.
Onlar da, bunları kötü adamların olduğu yerlere bırakıyorlar ve uçaklarımız da, işaretli olan yerleri bulup bombalıyorlar. Artık her neresi olursa.
Ils vont les mettre là où se trouvent les méchants, les bombardiers bombarderont alors tout ce qui est marqué.
Uçak tam zamanında kendini indirebilir. Benim bindiğim tüm uçakların aksine.
L'avion a atterri tout seul et à l'heure, contrairement à tous les vols que j'ai pris.
Bundan çok daha zor uçaklar uçurdum.
J'ai volé avec des coucous plus compliqués que celui-là.
Bu akşam iki favorimi yayınlıyorlar Uçaklar, Trenler, Otomobiller ve Kirli, Çürük ve Adi.
- Ils passent deux de mes préférés... Un Ticket Pour Deux et Le Plus Escroc Des Deux.
Uçaklar işte.
Les avions.
Doğru, uçaklar.
Les avions. C'est vrai.
Uçakları sever misiniz?
Vous aimez les avions?
Onların uçakları artık uçmuyor.
Leur avion ne peut plus voler.
Ve bayanlar, unutmayın. Kocalarınız sürekli iş seyahatine çıkar. Burada iken ise zamanlarını uçaklar üzerinde çalışarak geçirirler.
Et, mesdames rappelez-vous, vos maris voyagent beaucoup pour l'entreprise, et quand ils sont ici, ils sont occupés sur leurs avions.
Savaş uçaklarını yollayın.
Alertez nos chasseurs.
Sizden uçaklarımızı bununla boyayıp indikleri yerde de eski haline dönüştürmenizi istiyoruz.
On veut peindre nos avions avec, et récupérer le produit une fois arrivé à destination.
Özel uçakları iç mekandan motora kadar özelleştiriyoruz...
On personnifie les avions privés depuis intérieurs jusqu'aux moteurs...
Uçaklarını Long Beach, California'da yaptırıyorlarmış.
La société fait construire ses avions à Long Beach, en Californie.
Peki, küçük uçaklar hakkında ne biliyoruz?
Qu'est-ce que l'on sait des petits avions?
Özel pilotlar genelde uçuş planları doldurmaz, ve küçük uçaklar uçuşları boyunca radarda görünmezler.
Les pilotes privés ne rédigent pas toujours de plans de vol, et les petits avions ne sont pas suivis au radar avant la fin de leur vol.
Bu ıssız bölgeler üzerindeyken düşen uçaklar bazen asla bulunmaz.
Les avions qui se perdent dans ces contrées sauvages ne sont parfois jamais retrouvés.
Mühendisler Cruise Füzelerini hazırlıyor ve müttefiklerin uçakları,.. bütün şehirden duyulabiliyor.
Les propulseurs des missiles de croisière et des bombardiers alliés s'entendent à travers la ville.
Hollandalılar da uçakları İngilizlere yaptırdı.
Et les Hollandais se sont entendus avec les Anglais.