Uçları traduction Français
1,574 traduction parallèle
- Göğüs uçlarımı da yaptırdım.
J'ai fait refaire mes tétons aussi.
- Parmak uçlarında yürümelisin.
Pas de bruit, tout le monde dort.
Parmak uçlarını şuradaki ışığa değdir.
La pointe des doigts contre cette poutre.
Parmak uçları birbirine değecek.
Resserre les doigts. Rentre les coudes.
İlk insan iskeletlerinin bile göğüs kafeslerinde mızrak uçları bulunmuştu.
Les premiers squelettes humains avaient des flèches entre les côtes.
- Uçları pembe miydi?
- des petits lolos roses?
İp uçları ara, bir daktilo gibi, ya da pembe bir şeyler.
Recherche des indices... une machine à écrire, des trucs roses.
- Ama meme uçları.
- Mais les tétons...
Ama meme uçlarını ısırmama bayılıyor.
Il aime que je lui morde les tétons.
Bir keresinde sadece meme uçlarını emerek boşalmasını sağladım.
Je l'ai fait jouir en lui léchant les tétons.
Sence meme uçlarım normalden büyük mü?
Tu trouves que mes tétons sont trop gros?
- Meme uçlarından mı?
- De tes tétons.
Genelde meme uçlarından.
De tétons en général.
Önce ikiniz de tişörtlerinizi çıkarın ki sizin o tatlı küçük meme uçlarınızı görebileyim derdim.
Je vous dirais d'enlever votre chemisier pour mater vos petits tétons.
Muhtemelen akü uçlarında bir şey var.
C'est sûrement juste un problème de batterie.
George döneminin başlangıcında... Ceket cepleri çok aşağıda, neredeyse etek uçlarındaydı.
" de George Premier, les poches de manteau étaient posées très bas sur les basques.
Çünkü parmak uçları buruş buruş olurdu.
Parce que ses doigts étaient tout fripés.
Dalların uçlarından kadını kıçından kaldırdığı yer?
- C'est comme Evil Dead? - Aucune idée, je ne l'ai jamais vu.
Minik tuhaf ayak uçlarından yukarıya kadar, kendisini sabunlar, aslında,
Elle se savonne d'abord les pieds. C'est bizarre.
- Parmak uçların hissiz bir şekilde onu deniyorsun.
- Essaie avec des doigts insensibles.
Dünya, parmak uçlarını suya dokundurur.
La terre plonge la pointe des pieds dans un puits d'eau
İki gün önce bir kızı siktim ve meme uçlarının rengini hatırlamıyorum.
Je me suis tapé une fille, avant-hier. J'ai oublié la couleur de ses nichons.
- Uçlarını aldırıyordum.
- Je me fais beau, tu vois.
Göğüs uçlarımdan nefret ediyordum Çirkin ve gereksizdi.
Je détestais mes tétons.
Uçları lekeli çubuklar...
Des tiges aux bouts colorés.
Bunu şişmiş bileklerime ve hassaslaşmış meme uçlarıma anlat.
Dis ça à mes chevilles enflées et mes tétines sensibles.
Parmak uçlarımdan ışın çıkartabiliyorum.
Je peux tirer des rayons de chaleur du bout de mes doigts. Regarde.
Parmak uçlarımdan nasıl ateş çıkartacağımı öğrenmek istiyorum.
Je veux faire des flammes avec mes doigts.
Kemik uçlarındaki erimeler yaşın altı ila on arasında olduğunu gösteriyor 95 00 : 05 : 02,907 - - 00 : 05 : 04,938 ancak iskelet yapısı daha düşük olduğunu öngörüyor. Güzel, katılıyorum.
La fusion de l'épiphyse situe l'âge entre approximativement 6 et 10 ans bien que la stature suggère plus jeune.
Uzuvların uç kısımlarındaki yaralar - - parmak kemiklerinin uçlarındaki izler - - katilin Cleo'nun parmak izlerini ortadan kaldırmak için bıçağı kullanmış olmasından kaynaklanıyor.
Je crois que les dommages observés sur ses phalanges distals - - l'extrêmité des os des doigts- - a été causé lorsque le meurtrier a effacé ses empreintes digitales avec un couteau.
Yüz derisi ve parmak uçları tamamen yok olmuş.
L'épiderme du visage et les bouts des doigts sont complètement détruits.
Tırnak uçlarında olası saç parçaları ve deri kalıntıları olabilir.
Sans doute des fragments de cheveux et un peu de peau sous ses ongles.
Burdaki şeylerin uçlarında ya da ağırlıklarda kan izi yok.
Il n'y avait pas de sang sur les barres ou sur le poids.
Ve her iki kızın da parmak uçları keskin bir kesilmişti.
Et les doigts des deux filles ont été coupés par des lames de ciseaux.
Bir çift de İran terliği, sanırım parmak uçlarına tütün dökülmüş.
Même une babouche persane avec du tabac sur l'orteil, je suppose.
Sayfa uçlarında kan lekeleri var.
Il y a une tache de sang sur le bord des pages.
Neden parmak uçlarımı görmek istiyorsunuz?
Pourquoi vous voulez voir mes doigts?
Kıl uçlarında kırığa rastladım.
J'ai trouvé des cheveux fourchus.
Uçlarına bıçak geçirilir ve şahdamarını kesmekte kullanılırdı.
Les lames étaient insérées dans les extrémités, et étaient utilisées pour sectionner la veine jugulaire.
Toptaki iplikleri iki parmağınla mı kavrıyorsun, yoksa parmak uçlarınla mı?
2 doigts sur la couture ou juste le bout?
- Kopuk uçları birleştirmek için.
- Régler des détails.
Kadının kopuk uçlarına düğüm lazım.
On s'intéresse à ses "fesses" et gestes.
Bazı ip uçlarınız olduğunu söyledi.
Il a dit que vous aviez des pistes.
"Kocam meme uçlarının çevresine metak kıskaçlar takmayı seviyor, yaşasın!"?
Génial, mon mari aime mettre des agrafes métalliques sur ses tétons?
Bu aküyü meme uçlarıma bağlayabilirim.
Mais je pourrais relier cette batterie de voiture à mes tétons.
Konuşmaktan kaçıyorsun çünkü ne diyeceğimi biliyorsun. - Meme uçları mı?
Vous tentiez d'éviter de parler car vous savez de quoi je veux parler.
- Güzeldiler. Uçları sivriydi.
- Elles étaient jolies, pointues.
Tarzan'ın meme uçları mavi.
Tétons Tarzan bleus.
Bize İngiliz meme uçları lazım.
Italiens, peut-être Il nous faut des tétons anglais
Saçını şampuanlayıp uçlarına krem süreyim...
Je vais te chouchouter.
Uçlarını karşılaştıracağım. Horatio'nun canı sıkılacak.
Je vais comparer les extrémités.