Uçuyoruz traduction Français
338 traduction parallèle
Sabah İtalya'ya uçuyoruz.
Nous y allons.
New York üzerinde uçuyoruz, efendim.
Nous survolons New York, monsieur.
Bilgin olsun diye söylüyorum, sevgili dostum, şu anda New York üzerinde uçuyoruz.
Pour votre information, mon cher, nous survolons New York.
New York üzerinde mi uçuyoruz?
New York?
- Berlin'in üzerinde uçuyoruz.
- Nous survolons Berlin.
Gördüğünüz gibi, bir adanın üzerinde uçuyoruz. Bir şehir. Özel bir şehir.
Comme vous voyez, nous survolons une île, une ville, une ville bien particulière.
Uçuyoruz, uç, uç, uç.
Vole, vole, vole!
Borados'a Mexico City üzerinden uçuyoruz. 10 : 30'da kalkacak.
La correspondance pour Borados est à Mexico à 10 h 30.
Tanrım! İmdat! Uçuyoruz, Komutan.
Mon Dieu, aidez-moi, maréchal!
Uçuyoruz!
Nous allons nous envoler!
Uçuyoruz Mari!
Nous allons nous envoler, Mari!
Pitsburg üzerinden uçuyoruz.
On passe au-dessus de Pittsburgh.
Bayan Hazeltine ve ben bu öğleden sonra New York'a uçuyoruz. Oradan da gece yarısı Londra'ya.
Madame Hazeltine et moi... prenons l'avion pour N. Y cet après-midi... et de là, nous irons à Londres.
Biz ikimiz oraya uçuyoruz.
On y va tous les deux.
Evet, öyle. Mutluluktan uçuyoruz.
Nous sommes ravis.
onu iyi biliyorum, Kruşçev yoldaşım, görsel bir evhamdı, ve, tam tersi, aramızdaki uçurum daha büyük ve onarılamazdır. Evrende uçuyoruz ve zavallı milyar insanlar hala dünyaya bağlı duruyor, umutsuz sinekler gibi.
Je le sais camarade Khrouchtchev c'était une illusion d'optique, et, au contraire plus vaste et irrémédiable était l'abîme entre nous qui volions dans le cosmos et les milliards de misérables accrochés à la terre comme des insectes désespérés,
Bize nişan alamazlar. Çok alçaktan uçuyoruz.
Ils ne peuvent pas nous viser.
10,000 metrede Ternöv üzerinden güneybatıya uçuyoruz.
À 35 000 pieds au dessus de Terre-Neuve.
Bir haftadır ormanın üzerinde uçuyoruz. Sadece ağaçlar var. Geri dönelim.
Colonel, il n'y a que des arbres dans ces bois.
Çabucak kaçıyor, uçuyoruz
Je flotte dans mes rêves
Yarın sabah 9 : 45'te Hague'e uçuyoruz.
Le vol pour La Hague est demain à 9h45 du matin.
Bugün uçuyoruz Herr Rumpelstrosse.
Aujourd'hui, nous volons.
Tam evininin üzerinde uçuyoruz.
Nous survolons sa maison.
Demek oraya uçuyoruz.
Nous y allons.
Londra'ya bu gece uçuyoruz.
On rentre à Londres ce soir.
Yarın Newark'tan erken saatte uçuyoruz.
Nous prenons l'avion tôt demain.
Dağlara doğru uçuyoruz.
On se dirige vers les montagnes.
Çok ani oldu biliyorum, ama Bu gece Hong Kong'a uçuyoruz
Je sais que c'est un peu précipité, mais nous partirons ce soir par le dernier vol.
Yarın Hollywood'a uçuyoruz. "
Demain, nous allons à Hollywood. "
Uçuyoruz!
Ces joues-là.
Kontrolsüz uçuyoruz.
On vole à l'aveuglette.
Nehre doğru uçuyoruz.
Nous naviguons à vue.
Yedek yakıtla uçuyoruz.
On est sur les réserves.
Operasyopnları erken bitirmek isterim. Akşam sınıfı için Vuong Tha'ya uçuyoruz.
On termine l'opé et on va à Vung Dao pour la mer lisse du soir.
Önümüzdeki Çarşamba Acapulco'ya uçuyoruz ve Meksika'da evleneceğiz.
Mercredi prochain on prend un vol pour Acapulco, et on se marie au Mexique.
Ayrıca navigasyon sistemimiz olmadan uçuyoruz ve rotamızı değiştiremiyoruz.
De plus, nous volons sans système de navigation et nous ne pouvons pas changer de cap.
- Tanrım, gerçekten uçuyoruz!
- Mon Dieu, on vole! - Je sais.
Neden böyle bir kalabalıkla uçuyoruz?
Pourquoi sont-ils en position si serrée?
Tanrı aşkına, Tüm yolu Jersey'den beri uçuyoruz .. bütün bunlara ne gerek var
D'abord, tu nous fais venir en avion du Jersey, puis on est héliportés jusqu'ici.
Ne zaman uçuyoruz, ha?
Quand est-ce qu'on vole?
Beyrut'a uçuyoruz.
Maintenant, cap sur Beyrouth.
Beyrut'a uçuyoruz.
Cap sur Beyrouth.
Kısacası, ölüme uçuyoruz, Howard.
Techniquement, on est morts.
Demek istediğim, hepimiz uçuyoruz fakat hiç biliyormuyuz bu genç bayanlar hostes olmak için nelerden geçiyor
On prend tous l'avion, mais est-on vraiment conscients... de ce que ces jeunes filles doivent endurer pour devenir hôtesses?
Biz uçuyoruz.
Nous nous envolons.
Onassis'le uçuyoruz galiba.
- Je me sens comme Onassis.
McBride'dan Kutup Kraliçesine, güneybatıya uçuyoruz.
McBride à Reine Polaire.
Otur Tyler, Uçuyoruz.
Attention, Tyler. On va s'envoler.
Rampadan uçuyoruz!
- Monte!
- Uçuyoruz!
Nous volons!
İşte, ucuyoruz!
Et c'est parti!