Uğrayıp traduction Français
1,731 traduction parallèle
Kiliseye giderken uğrayıp alalım.
On passera la prendre en allant à l'église.
Yarın eve dönerken markete uğrayıp, bir şeyler alabilir misin?
Peux-tu arrêter à l'épicerie en rentrant demain?
Uğrayıp bir ihtiyacın var mı diye bakayım dedim.
Je venais voir si tout allait bien.
buralardan geçiyordum, ve bir uğrayıp en sevdiğim iki arkadaşım ne yapıyor bir bakayım dedim.
J'étais dans le quartier, et je voulais voir comment vont mes deux potes préférés.
Ne yani, maymun eline sopa aldı, sonra evrime uğrayıp soyut düşünmeye başladı. Buna inanma mı istiyorsun?
Je devrais croire qu'un singe a ramassé un bâton et hop, la pensée abstraite est apparue?
Yarın uğrayıp seninle görüşecek.
Il va... Il va venir vous voir.
... fotoğrafları geldi. Uğrayıp al oldu mu? Clyde beni duyuyor musun?
Viens chercher des tracts pour attaquer la distribution.
Fazla sevişmekten gözünüz kör oldu mu diye bir uğrayıp emin olmak istedim.
Je viens m'assurer que l'abus de sexe ne vous a pas rendues aveugles.
Uğrayıp bizi kontrol etmen çok tatlı bir davranış. Harika zaman geçiyoruz. Harika.
Oh, c'est vraiment gentil de votre part de venir voir si on va bien, on passe un merveilleux moment.
Sadece uğrayıp babamın bazı eski dava dosyalarını almak istedim.
Je suis passé prendre des affaires à papa. Des dossiers.
Buradan geçiyordum, uğrayıp seni şaşırtayım dedim.
J'étais dans le coin, et je voulais te faire une surprise.
Uğrayıp, bizi "kısaca" ziyaret ettiğin için sağ ol ama gördüğün gibi yapılacak çok işimiz var.
Merci d'être passé rapidement, mais comme tu le vois, il y a beaucoup de travail à faire.
Bu gece en sevdiğin TV şovu Tivo var ve lazanyan hazır olacak ve alış veriş merkezine uğrayıp üstünde boya ve tatlı lekesi olmayan birkaç gömlek alabiliriz diye düşündüm.
Ce soir, tu peux regarder tous tes programmes préférés et je te prépare des lasagnes. On pourrait passer au centre commercial pour t'acheter des chemises propres.
- sana uğrayıp tuvaletini kullanacağım.
- en allant au travail le matin.
Vali, bizden uğrayıp bu zor zamanınızda. ... herhangi bir yardıma ihtiyacınız varsa. ... diye bakmamızı rica etti.
Le gouverneur nous a demandé de passer pour voir si on pouvait vous aider à traverser cette épreuve.
Turkleton, ameliyat odasına uğrayıp, Dr. Radovichovniciviszik'in ameliyat hünerlerine göz atabilirsin.
Turkleton, sentez-vous à l'aise de passer voir la chirurgie de Brian et les talents de Dr Radovichovniciviszik.
Her sabah uğrayıp bir tane almayı seviyorum.
J'en cherche un tous les matins.
Dr. Reid, size uğrayıp veda etmek istedim.
Dr Reid, je suis passé vous dire au revoir.
Yoksa Timsah Sokağı'na uğrayıp iz kalmış mı diye bakacak mıydın?
Etre sûr que vous n'avez rien oublié. Je ne sais même pas de quoi vous parlez.
Uğrayıp birkaç eşyasını alacağını ve bir merhaba diyeceğini söyledi.
Elle a dit qu'elle voulait passer récupérer des trucs... dire bonjour...
- Sadece uğrayıp- - - Burada alıştırma yapmaya çalışıyorum.
- Passe chez lui et donne-lui...
Uğrayıp ziyaret ederdim ama şehir dışına çıkmak üzereyim.
J'y serais bien allé leur présenter mes hommages, mais je suis en route pour quitter la ville.
Ah, tam ayakkabı tamircisinden dönüyordum. Aktara uğramadan önce dedim, sana uğrayıp sonra da tuhafiyeciye gideyim.
Je reviens de chez le cordonnier, et avant d'aller chez l'apothicaire, je passe ici puis je file à la mercerie.
Civardaydım ve düşündüm ki bir uğrayıp merhaba derim ve 15 yaşındaki bir kızın dostluğunu kazanabilmek için fikir sorarım.
Non, j'étais juste à côté. J'ai juste voulu passer dire bonjour. Et te demander conseil pour conquérir une fille de Newport de 15 ans.
Belki uğrayıp, bir merhaba derim.
Je pourrais passer te dire bonjour.
Kurbanımız burada saldırıya uğrayıp bulduğumuz yere kadar sürüklenmiş.
La victime a été attaquée ici et a probablement été traînée où nous l'avons trouvée.
Neyse, bir uğrayıp tanışmak istedim : Danielle Stewart.
Comme le veut la tradition, je suis venue me présenter.
Şimdi tek yapmamız gereken, matbaaya uğrayıp,.. ... programın düzenlemesine bakmak.
Tout ce qu'il nous reste à faire c'est de passer à l'imprimerie et d'approuver le modèle pour le programme.
Uğrayıp bu şapkayı Bay Lassiter'e vermek istedim... -... böylece bir daha çıktığımızda levrek yakalayabilir. - Sağ ol.
J'apporte un chapeau à M. Lassiter pour qu'il ait le look la prochaine fois.
Hayır yani... Uğrayıp sohbet ederim diyordum ama kısmi bir ilişkiyi rüşvetle satın aldım.
Je pensais passer, avoir une conversation, et j'ai fini par casquer pour revenir à une semi-relation.
Neden bana uğrayıp, yardım etmiyorsun?
Pourquoi tu me donnerais pas un coup de main?
Bunu tamir ettirmek için yeterince paran olana dek bekleyebilirsin, ya da ahmağın tekinin uğrayıp, tamir etmesini, hatta satın almasını umut edebilirsin ama burada bırakamazsın.
Tu peux attendre d'avoir assez d'argent pour le réparer, et espérer que trou du cul passe et peut-être l'achète, mais tu peux pas le laisser ici.
Bunu nasıl izlemiş olabilir? Bir çocuk motorundan yere fırlatılıyor. Tecavüze uğrayıp taşla dövülerek öldürülüyor.
Comment laisser une enfant se faire éjecter de son scooter, se faire violer et assassiner à coups de pierre sur le crâne?
Umuyorum ve dua ediyorum ve sonra hayal kırıklığına uğrayıp tekrar yıkılıyorum.
J'espère, je prie, mais ça finit par une grosse déception qui me laisse à terre.
Sadece uğrayıp size... bir Barolo getirmek istedim.
Je passais juste vous offrir ce Barolo.
İstersen uğrayıp, seni de alabilirim.
Je peux faire un crochet pour t'emmener, si tu veux.
Odasına uğrayıp bir randevu alın.
Passez à son bureau et prenez rendez-vous.
Bir ara uğrayıp, diğer çocuklarla tanışmalısın.
Viens. Tu rencontreras ma bande.
Darnell oraya bir uğrayıp, birkaç soru sormalarını önermişti.
Darnell suggéra de s'y arrêter pour les questionner.
- Hayır, uğrayıp selam vermek istedik.
Non, on passait juste dire "salut".
Sadece uğrayıp kafeyi ve seni görmek istemiştim.
Je voulais juste passer et voir le café.
Tecavüze uğrayıp öldürülmüş.
Elle a été violée puis assassinée.
Haftada üç gün uğrayıp, temizlik yapmamı söyledi.
Elle m'a demandé de venir ici trois fois par semaine pour faire le ménage.
Buraya gelmeni istemiyorum. Dawn'a uğrayıp uyandırmanı istiyorum.
Je te demande pas de venir, mais d'aller chez Dawn la réveiller.
Büyükanneme uğrayıp olanları anlatmam lazım.
Je dois rentrer et prévenir mamie.
Güzel, eğer uğrayıp görüşmek istersen ben kiliseye biraz erken gideceğim.
Je serai à l'église en avance si vous voulez passer pour dire bonjour,
- Anlıyorum. Ama size uğrayıp bir uyarıda bulunmam gerektiğini hissettim.
Mais je pensais que je vous devais un service.
Diğer sette başka bir müşterimi ziyaret ediyordum, ve buraya uğrayıp sizi çalışırken izlemek istedim.
Je rendais visite à un client et j'ai voulu vous voir travailler.
Bir uğrayıp...
Je pourrais passer.
Odana uğrayıp bu görüşme için bir önerin olur mu diye soracaktım.
- quelques conseils à me donner. - Juste quatre mots : Léchez-lui le cul.
Belki de ona uğrayıp, biraz korkutsam iyi olur. Wayne'i tanısaydın bunu demezdin.
Si tu connaissais Wayne, tu n'y penserais pas.