Uşağı traduction Français
935 traduction parallèle
İhtiyar uşağı evden dışarı çeken mektup
" La lettre, par laquelle le vieux serviteur a été attiré hors de la maison, était écrite de la main de Vasseur.
Ailesinden değilsen, uşağı falan mısın?
Vous avez des droits sur elle?
Ve Mata Hari bir casustur. - Wilhelmstrasse'nin paralı uşağı.
Mata Hari est une espionne à la solde de l'Allemagne.
Şimdi, o aptal sıskaya, parşömen neredeyse ortaya çıkarmasını söyle ve onu adamın Nübyeli uşağına ver.
Alors dites à ce faible idiot d'aller le chercher, où qu'il soit... et de le remettre à son serviteur nubien.
Uşağım onunla ilgilenir.
Mon serviteur va s'occuper de lui.
Uşağın gösterdiği ilk odayı tutuverdim.
J'ai pris le première chambre que le boy m'a montrée.
Beni her zaman naçiz bir uşağınız olarak görebilirsiniz.
Je serai toujours votre humble serviteur.
Üzgünüm, uşağım bugün izinli.
Désolée, mon majordome est en congé.
Benim hizmetçim, Büyükelçi'nin uşağı ile görüşmüş ve o da ona demiş ki, İspanyol...
Ma camériste a rencontré le valet de l'ambassadeur. Elle dit que cet Espagnol...
Madam Karenina'nın uşağı onu görmek istiyor.
Le majordome de Mme Karenine.
Uşağımı kastediyorsunuz, zavallı adam.
Mais c'était mon serviteur, le pauvre homme.
Uşağım sizi korkuttuğu için üzgünüm bayan Thatcher.
Je suis navré que mon serviteur vous ait effrayée.
Uşağım biraz medeniyetsizdir, bağışlamanızı istiyorum.
Mon serviteur est peu courtois. Veuillez m'en excuser.
O, Egbert'ın uşağı.
C'est le valet d'Egbert.
Ama uşağınızı yanınızda götürmek yakışık olmaz efendim.
Vous ne devriez pas y aller avec votre valet.
Bak, uşağımla bir sorun yaşıyorum şu sırada.
J'ai des ennuis avec mon valet.
Onu, uşağımı.
Mon valet de chambre.
Haber verdiğim için üzgünüm efendim, uşağınız tutuklandı.
Votre valet a été arrêté, Bates?
Birkaç gün önce, benim kıymetli uşağım, Bates...
Mon inestimable Bates...
Uşağını gördüğümde farkettim ki sana böyle iyi bakan o ben de şeytana uyup onu işe aldım.
Je t'ai toujours envié... tes tenues et ta classe. Et quand j'ai vu que Sidney... te servait avec un dévouement sans égal... je n'ai pas pu résister, je l'ai embauché.
Şu an uşağımız yok. En sonuncusu bu sabah işi bıraktı.
Notre majordome est parti ce matin.
Godfrey uşağımız olacak.
Godfrey est le nouveau majordome.
- Kimin uşağı olacak?
- Le majordome de qui?
Kahvaltımı yeni uşağın getirmesini istiyorum!
Molly, je peux avoir mon petit déjeuner?
Efendim, ben yeni uşağım.
Je suis le majordome.
Eğer akıllı bir kız olsaydı kendi seviyesinden iyi bir adam bulur... onunla evlenir, sonsuza dek mutlu yaşar... ve asla uşağın odasına girmezdi.
Si elle était sage, elle choisirait un jeune homme de son milieu, ils se marieraient et vivraient très heureux. Et elle n'irait plus jamais chez le majordome.
Artık bir uşağın izin gününde ne yaptığını biliyorum.
Je sais ce que fait un majordome durant son jour de congé.
Benim Park Bulvarı veletleri diye adlandırdığım... çok talihsiz bir gruba mensupsunuz. Rahat ve lüks içinde büyümüş... kendi başına buyruk şımarık bir çocuk... ve o yanlış yönlendirilmiş enerjisi o kadar çocukça ki... izin günündeki bir uşağın yorumunu bile hak etmiyor.
Vous êtes ce que j'appellerais une morveuse de Park Avenue, une enfant gâtée qui a grandi dans le luxe et la facilité, et qui poursuit des buts tellement puérils qu'ils ne méritent même pas les commentaires d'un majordome.
Bu daha ziyade uşağın resmiyetini artırmaz mı?
Un majordome l'est d'autant plus, dans ce cas.
Kadınları gerçekten anlayan tek uşağımızdı.
C'est le seul de nos majordomes qui comprenait les femmes.
Gezgin uşağımız da geldi. Bunları ona açıkla.
Voilà notre ex-majordome errant.
İlginç bir durumu var. Lord Aldergate'nin 20 senelik uşağıydı, ama bu daha fazla sürmedi.
Le valet de Lord Aldergate.
Hayır, o adam onun uşağıydı.
Non, un de ses sbires.
Benim uşağım olarak... benimle eşit koşularda olmak istemez miydin?
Vous êtes mon domestique, ne voudriez-vous pas être mon égal?
O benim gerici, adi uşağımı biliyorsun.
Tu connais ce vaurien de Gaston, ce réactionnaire?
Sana yardım edeceğim. O adam sadece uşağım değil.
Dans ce cas, j'ai besoin d'aide.
- Onların at uşağı.
- Le palefrenier.
- Yeni uşağınız, mösyö.
- Le nouveau valet, monsieur.
Düşesin kapısıyla bağlantıIı kapılar konusunda uşağın ifadesi hayli garip.
Le témoignage du valet est très étrange, monsieur, concernant les portes de la chambre de la duchesse.
Eh, Bay Bingley uşağıyla bir not gönderdi. Çok daha iyiymiş.
Le serviteur de M. Bingley dit qu'elle va mieux.
Uşağımı getirseymişim keşke.
J'aurais dû amener mon valet.
Charlie ülkenin en iyi uşağıdır.
Charlie est le meilleur ouvrier de l'État.
- Hinch ve uşağı.
- Hinch et valet.
Teddy Roosevelt'in uşağıydım. Balkonda bana da bir yer ayarlamıştı.
J'étais au service de M.Teddy Roosevelt... qui m'a envoyé au poulailler... voir G.Washington Fils.
- Kim söyledi bunu? - Uşağınız.
À 10 h, l'inspecteur Gruber est arrivé et je l'ai amené au bureau.
Yeni uşağınızım.
Le nouveau majordome.
Ben yeni uşağım.
Je suis le nouveau domestique.
Biz buraya gelirken uşağınız fark etmiş.
Pour éviter qu'on l'entende!
Baş uşağın bu gece kaçması tuhaf.
Bizarre que le boy principal soit parti.
Uşağınız bavulunuzu açmıştır herhâlde?
Votre valet de chambre a dû vous installer.
Bir uşağım yok, korkarım.
Je n'en ai pas.