Vahşice traduction Français
792 traduction parallèle
Yoldaşlar, bizler bu çocukları düşünmek zorundayız. Onlar vahşice koşar ve kaçtıkları yeri yalnızca şeytan bilir.
Camarades, il faut réfléchir à ce que l'on peut faire avec des enfants qui errent dans les rues depuis des lustres, et fuient toutes les maisons pour enfants!
İşlenen cinayetin görünürdeki yöntemi vahşice olsa da, cinayetin kendisinin akıllıca planlandığından eminim.
La méthode se veut brutale en apparence, mais le crime a été planifié avec intelligence.
Yapılan otopside ölüm nedeni vahşice sarsılmasından dolayı olduğu ortaya çıktı.
Dans chaque cas, l'autopsie a révélé que la mort... avait été causée par une commotion cérébrale.
Ben bu kadar vahşice belirtmezdim.
Je ne le dirais pas comme ca!
İngiliz yayını... Buradaki sürgün Çek hükümeti cellat Heydrich'in cesurca infaz edilişiyle... Nazilerin yapabildikleri kadar vahşice ülke genelinde barbarlıklarını sergileyerek.
Le gouvernement tchèque en exil prévoit que l'audacieuse exécution du bourreau Heydrich entraînera un monstrueux bain de sang national, comme seule la barbarie nazie en est capable.
Daha bu sabah küçük kuzenine... hiçbir sebep olmaksızın vahşice vurmuş.
Ce matin, elle a battu son cousin sans même avoir été provoquée.
Benimle vahşice sevişiyor anne.
Il me courtise avec acharnement, maman.
Ben savcı sıfatıyla devletin Bayan Ivers'ı vahşice öldürmek suçuyla... o adamı idam etmesini talep ettiğimde mahkeme salonunda... senin yanında otururken de haklı değildi.
Jusqu'au Jour où il était à tes côtés au tribunal, tandis que moi, procureur, exigeais qu'on ôte la vie à un homme pour l'horrible meurtre de Mme lvers.
Bu vahşice cinayetten on gün geçti ve hala bulunmuş bir şüpheli yok.
Dix jours depuis ce meurtre odieux et toujours aucun suspect.
Cinayet. Vahşice işlenmiş cinayet.
Un meurtre atroce!
Bu sabah erken saatlerde, genç bir kadın William Sikes tarafından vahşice öldürüldü.
Tôt ce matin, une jeune femme a été battue à mort par William Sikes.
Sadece onu vahşice harekete geçirecek ortamı bekler.
Les circonstances peuvent la déchaîner.
Ölümün aniden ve vahşice geldiği bu 1.300 kilometrekarelik alana giriyor çünkü bunun sıradan bir dağ olduğunu düşünüyor ve oradaki hazineye tamah ediyor.
Il se dirige vers ces 1300 km ² où la mort guette à chaque pas, car il pense que c'est une montagne comme une autre et parce qu'il convoite le trésor qu'elle renferme.
Çavuş Odd benim emrim ile nöbetteydi. Ona vahşice saldırıldığını söylemekten üzüntü duyuyorum.
Le sergent Odd était de garde et a été brutalisé.
Vahşice!
un orage démentiel!
Tek bildiğim sebepsiz ve vahşice bir katliam olduğu.
J'en ai entendu parler. Il a été commis de propos délibéré, sans provocation.
Vahşice, orası kesin, fakat o böyle biri.
Sauvage, bien sûr.
- Belki sana biraz vahşice gelebilir ama... bilmelisin ki bizim ilk görevimiz ölülerimizle ilgili olacak.
Si vous n'étiez pas un sauvage, vous sauriez que nous pensons surtout à nos morts.
Maktulün vahşice öldürüldüğü görülsün diye... o fotoğrafları mahkemeye sunduk.
Les photographies ont été déposées pour montrer que le défunt est mort de mort violente.
Bir adamın vahşice öldürülmesine neden olmuş... bir diğerinin de bir ihtimal hapse atılmasına neden olacak... bir donun komik bir tarafı yok.
Discuter au sujet d'un slip n'a vraiment rien de comique, lorsqu'il s'agit de la mort violente d'un être humain. Et peut-être aussi de l'incarcération d'un autre.
Kendi boyutunda, esaret altındaki en vahşice dövüşen canlı.
C'est le petit animal le plus féroce qui soit en cage.
Bu nedenle benim vardığım tek mantıklı çıkarım, Chris Hubble, Lucy Dabney'e vahşice saldırmış ve öldürmüştür, Ve Kıdemli Çavuş Rutledge bu suçlardan dolayı masumdur.
Donc je maintiens que la seule conclusion possible est que Chris Hubble a violé et assassiné Lucy Dabney, et que le sergent-chef Rutledge est innocent de ces crimes.
İçinde bulunduğu aldatıcı şartlar altında hayal ettiği yanlış imajlar nedeniyle vahşice bir intikam alıp sonra da kendini öldürmüş.
Dans cet état de désordre, il a exercé une vengeance diabolique pour des motifs imaginaires, et, finalement, il a mis fin à ses jours.
Sebepsiz yere ve vahşice öldürecektir.
Il tuera sauvagement et y prendra plaisir.
Mahkemeye geldiklerinde çok vahşice davranacaklar, efendim.
Ils se défendront sauvagement, au tribunal.
O zaman Yunanistan daha vahşice savaşır.
La Grèce se battra plus ardemment.
Mayella Ewell'in, hemen hemen hep sol elini kullanan... birisi tarafından... vahşice dövüldüğünü... gösteren tali deliller bulunmaktadır.
Il y a des preuves indirectes qui indiquent que... Mayella Ewell a été battue... sauvagement... par quelqu'un qui s'est servi presque exclusivement de sa main gauche.
Genç kızlar ve her bir cinayet diğerinden daha vahşice.
Des jeunes femmes, chaque meurtre plus horrible que le dernier.
Neden vahşice öldürülüp buraya atmışlar ki?
Pourquoi le tuer et l'amener ici?
Vahşice frene basmışsın.
Tu as freiné comme un sauvage. C'est une voiture délicate.
Tabi ki hayır, ama öldürürken gördün vahşice ve iğrenç bir şekilde.
Non, mais tu les as vus tuer de manière violente et hideuse.
Kılıcımı çektim, fakat iskelet sol elini bir silah gibi kullanarak... savurdu ve bana vahşice saldırdı. "
"Je tirai l'épée : " le squelette s'arracha un bras, " s'en servit comme d'une arme et m'attaqua.
Başkanlık Heyetine tavsiyede bulunacağınız zaman bu hainin işlediği suçların, ne kadar vahşice olduğunu hatırlamaktan çekinmeyin.
Quand vous en serez à donner votre verdict au Præsidium, examinez dans toute sa puissance la bestialité de son crime.
"çirkince ve vahşice, kötürüm işverenin, Kontes " Wallenstein'ın ölümüne neden oldun.
vous avez cruellement amené la mort de votre patronne malade, la Comtesse Wallenstein.
Keskin bir göz, vahşice kendini adama ve çok keskin pençeler.
L'œil perçant, une volonté féroce, et des griffes très acérées.
Ne var? Şey, iyi doktorumuz senin... vahşice davrandığını söyledi.
Eh bien, notre bon docteur a dit que vous étiez déchaîné.
Sonra da "Lucretia'nın Kaçırılıp Vahşice Tecavüzü" nü oynayacağız.
Et après, on jouera à : "L'enlèvement et le viol cruel de Lucrèce"
Vahşice.
Sauvage.
Hepiniz dağlanarak, vahşice öleceksiniz.
Vous mourrez tous dans d'affreuses souffrances.
Bu kasabaya geldiğimden beri birçok üzücü şey gördüm. Vahşice katledilen 3 erkeği toprağa verdik.
Depuis mon arrivée, j'ai eu le triste devoir d'enterrer trois morts de mort violente.
- Bu çok vahşice!
- Mais c'est monstrueux!
Adam vahşice dayak yemişti..
L'homme a été sauvagement battu.
Bir hafta içinde vahşice öldürülmüş olursun.
Tu serais tout de suite sauvagement tuée.
Bir kadını soymak için, vahşice öldürdü.
Il a brutalement assassiné une femme, pour la dévaliser.
Senin gibi serserilerin vahşice saldırdığı devlet neden karsılık vermesin?
Pourquoi l'État, que vous mettez à rude épreuve, brutes... ne vous rendrait-il pas la pareille?
Vahşice tecavüze uğradı.
Elle a été sauvagement violée.
Bu ülke, onları vahşice sularını sıkarmış gibi çalıştırarak onların emeklerinin sırtından sanayileşti Hiç beklemeden hem de.
C'est la sueur que vous leur avez arrachée qui a industrialisé ce pays dès le début.
Ülkenin geri kalanı gibi şu an üzerinde bulunduğumuz bu toprak da yine şiddet yoluyla Kızılderililerden alındı Vahşice
Cette terre, et tout le reste du pays, ont été arrachés aux Indiens par la violence.
Bakirelerle yapılacak en iyi şey vahşice düzüşmek.
Avec les vierges, il faut carrément foncer.
Tanrıdan korkmadan vahşice, sadistçe masum bir kadına saldırmak! Bu dinsizlik!
Prendre une femme innocente... et l'assaillir d'une manière brutale, sadique, impie... est un blasphème!
JOHN MASON VAHŞİCE DÖVÜLDÜ
JOHN MASON BRUTALEMENT TABASSÉ