Vals traduction Français
345 traduction parallèle
Lady Dakin'e vals yapmasını öğretiyor.
Il apprend la valse à Lady Dakin.
# Ay vals yapmaya başlasa...
Si la lune se met à danser
Bir vals lütfen.
Une valse!
Martini ise, vals ritmiyle çalkalanır.
Le martini gin doit toujours suivre le rythme de la valse.
- Vals çalsana Charles. - İstemiyorum.
Une valse, Charles!
Harika bir vals, değil mi?
Jolie valse, n'est-ce pas?
İyi bir vals olursa severim.
comme ci, comme ça! une bonne valse, oui!
Bu bir vals.
C'est une valse.
Eski yıl biterken benimle bir vals yapmayı istemezsiniz, değil mi Bay Case?
Aimeriez-vous danser une valse pendant que se meurt l'an passé, M. Case?
Geçtin vals yapar gibi
Lorsque tu valses
Oh, bu bir vals.
C'est une valse.
- Herkes vals bilir.
- Tout le monde sait valser.
Bir vals, Bay Darcy.
- Une valse, M. Darcy?
Veda valsını seveceğinizi umuyoruz.
la valse des adieux!
Annem ile babamın ilk defa dans ettikleri vals bu.
Ce fut la première valse qu'ils dansèrent ensemble.
Senin gibi dört adamım daha olsaydı Roy, bu soygun bir vals edasıyla gerçekleşirdi.
Si j'avais 4 gars dans ton genre... ça serait dans la poche!
Egzotik bir dans değil. Kankan da değil. Strauss'dan bir vals gibi.
Mais Strauss, Mozart...
- O bir vals.
- C'est une valse.
Bu vals ve Victor Herbert.
C'est une valse. Et c'est Victor Herbert.
- Victor Herbert vals değil.
Victor Herbert n'était pas une valse. C'était...
Aklından bir vals geçiyor.
Tu as un air de valse en tête.
Dinle beni. Bir kez çal. Vals temposu ile.
Jouez-la au tempo d'une valse.
- "Güzel vals" demek.
- Ça s'appelle "Valse Brillante".
Vals yapmayı, güzel konuşmayı ve güzel elbiseler giymeyi öğreneceksin.
Tu apprendras la valse et l'art de la conversation. Tu auras de jolies robes.
Vals dışında bir şey çalamazlar mı?
On ne joue pas autre chose que la valse?
Başkan dans etmeyi seviyor, ama sadece vals biliyor.
Le maire adore danser, mais il ne sait danser que la valse.
Affedersin, orkestraya Brezilya müziği çalmalarını söyleyeceğim. Bütün akşam Vals çaldılar. Pekala hayatım.
Je vais demander à l'orchestre de la musique brésilienne, ça changera des valses.
Ani bir harekette bu kez vals yaparsın dostum.
Sinon, c'est moi qui te ferai valser!
Vals!
Valse!
Yaptığımız vals ne güzeldi!
Quelle valse c'était.
Sanırım hala bir vals var.
Je crois qu'il lui reste une valse.
- Hadi gel vals nasıl yapılır gösterelim.
- Montrons-leur ce qu'était Vienne!
İçimden bir ses bunun büyük bir vals olacağını söylüyor.
Ça va être une de ces valses!
Şu hiçbir şeyi dert etmeyen lrlandalı. Seninle çok güzel vals yapardı.
Ce grand lrlandais si joyeux... qui valsait si bien avec toi.
Vals yapmayı bilirsin Henrietta.
Vous connaissez la valse?
Adına vals diyorlar.
Ça s'appelle "la valse".
Vals.
La valse.
Çabuk, vals!
Vite, la valse!
Şu güzel vals müziğini duyuyor musun?
écoutez cette valse!
Nerdeyse şu şeyi çıkarıp onunla vals edecekler.
Ça serait la foire, si je les laissais faire.
- Barney, vals, vals, vals.
Valse, Barney, valse!
İkinci vals - Donati.
2e valse, Donati.
( Nefes Nefese ) Vals, bu dans kendimi gerçek bir aristokrat gibi hissettiriyor.
La valse est la vraie danse aristocratique.
Vals benim tutkum.
La valse, c'est ma passion.
"Porka", "vals" ve "sardarella".
La polka, la valse et la saltarella.
Neşeli. Yaz rüzgarında vals yapan iki kelebek gibi.
Gai, comme deux papillons valsant sur la brise d'été.
Vals yapar mısınız?
Vous valsez?
Başkasıyla vals mi yapacaksın?
Tu valses avec un autre?
Ben vals bilirim.
Je sais valser.
Netta, bu bir vals değil.
Netta, ce n'est pas une valse.
Ben vals yapmayı hiç beceremedim.
Je n'ai jamais réussi à valser.