Varsova traduction Français
356 traduction parallèle
Varşova'dan gönderdiği mektup bugün elime ulaştı.
Il m'a envoyé une lettre de Varsovie.
- Varşova savaşından önce yaralandım.
- J'ai été blessée devant Varsovie.
Varşova'yı dışarı püskürttüler.
Varsovie surtout.
Şehirlerinizi bombalayacağız Barcelona gibi Varşova Narvik, Rotterdam gibi.
On bombardera vos villes... comme Barcelone... On viendra. Varsovie.
Varşova'da, Polonya'nın başkentindeyiz.
Varsovie, capitale de la Pologne.
Varşova'da hayat, şu an için her zamanki gibi normal.
Pour le moment, tout est normal.
Adolf Hitler, iki ülke hala barış içindeyken Varşova'da ve tek başına mı?
Adolf Hitler à Varsovie en temps de paix? Et tout seul?
İşte Hitler, Ağustos 1939'da Varşova'ya bu şekilde geldi.
Et c'est ainsi qu'Adolf Hitler vint à Varsovie en août 1939.
Yarın saat 2'de Varşova'ya, tepeden bakıyor olacağım.
Demain à 2 h, je survolerai Varsovie.
Varşova büyük bir yıkıma uğradı.
Varsovie détruite pour le plaisir de détruire.
Varşova gizli örgütlerinin karşılık verişi...
Résistance à Varsovie.
- Profesör, Varşova'ya mı gidiyorsunuz?
Iriez-vous à Varsovie?
Yani Varşova'ya gidiyorsunuz.
Vous allez à Varsovie!
Varşova.
Varsovie!
Çok şükür ki ailem Polonya dışında. Ama Varşova'da biri var.
Les miens ont quitté la Pologne, mais... il y a une personne...
- Şey, Varşova'da yaşadınız...
Vous avez vécu à Varsovie...
Ama o Varşova'da yaşayan bir Polonyalıydı. O, Varşova'nın en ünlü aktristi.
Mais à Varsovie, elle est l'actrice la plus célèbre.
Ona rastlamadan Varşova'da gezemezdiniz.
À Varsovie, elle est à tous les coins de rue.
- Varşova'ya gideceğini.
- Qu'il allait à Varsovie.
- Varşova'daki akrabalarının adresleri.
De nos parents à Varsovie.
Profesör Siletsky Varşova'ya ne zaman varacak?
Quand sera-t-il à Varsovie?
Varşova'ya uçman ne kadar sürer?
Combien d'heures de vol pour Varsovie?
Adam, Varşova'daki gizli örgütlere iletilmek üzere talimatlar taşıyor.
Il a les instructions pour la Résistance.
Siletsky, o pilotlara Varşova gezisini anlattığı an kendi ipini de çekmiş oldu.
En parlant aux aviateurs, il s'est condamné lui-même.
İyi dinleyin teğmen. Varşova'ya varır varmaz... Sztaluga'nın kitapçısına gidip ona bizim talimatlarımızı iletin.
Écoutez, lieutenant, dès votre arrivée à Varsovie, allez à la librairie Sztaluga et donnez-lui nos instructions.
Burada, Varşova'da, iyi tanıdığımız bir çok insan... ve aynı şekilde çok iyi şekilde tanımadığımız ama tanışıklığımızı artırmak istediğimiz insanlar da var.
Il y a des gens que nous connaissons bien, et d'autres que nous aimerions connaître bien mieux.
Haliyle tabii. Profesör... Varşova, bu günlerde oldukça tehlikeli.
Vous savez, Varsovie est dangereuse de nos jours.
Varşova'ya eski bir arkadaşınız geliyor.
Un vieil ami à vous vient à Varsovie.
Bu, bana ucu Varşova'ya kadar uzanan komik bir hikayeyi hatırlatıyor.
Cela me fait penser à une histoire très drôle.
- Evet. Savaştan önce, Varşova'dayken onu sahnede görmüştüm.
En fait, je l'ai vu sur scène à Varsovie, avant la guerre.
Lider Varşova'ya daha yeni geldi. Adamlar bu akşam için güzel bir karşılama töreni planlıyor. Bir çeşit asker gösterisi.
Le Führer vient d'arriver à Varsovie, et il y a une grande réception, une représentation donnée par les soldats.
Londra'da olmasına da gerek yok. Sizin için burada, Varşova'da bir şeyler ayarlayabilirim.
Si ce n'est pas à Londres, ce pourrait être ici à Varsovie.
Varşova'dan neden ayrıldınız?
Pourquoi avoir quitté Varsovie?
Londra'da bombalanmanın, Varşova'da bombalanmaktan daha alımlı olacağını akıl edemedim.
Etre bombardée à Londres n'est pas plus plaisant que d'être bombardée à Varsovie.
Varşova!
Varsovie!
7 Ocak 1842'de Varşova'da politik bir skandal patlak verir.
Le 7 janvier 1842 un scandale politique éclate à Varsovie.
- Varşova.
- Varsovie.
- Varşova Polonya'da bir şehir.
- Varsovie est en Pologne.
Kıyafetin Varşova'da dikilmiş. Buradan da nereden geldiğin çıkıyor.
Votre costume venait de Varsovie donc vous aussi.
Varşova'da içinde Sophie adı geçen bir polis dosyası.
Vous avez connu à Varsovie une certaine Sophie?
Savaş öncesi Varşova bu işin merkeziydi azizim.
Le centre était à Varsovie. Avant la dernière guerre.
Güney Amerika'daki fahişelerin yarısı Varşova üzerinden gelmiş Orta ve Doğu Avrupalılar'dır. - Bekle, senin için birşeyim var.
- J'ai autre chose pour vous!
42'de bir geceyi, burada, dükkanımda geçirdi. Varşova'dan konuşmuştuk.
Quand elle est revenue, nous avons parlé de Varsovie.
- Varşova yeraltı suç dünyası ha? - Mmm.
Les bas-fonds de Varsovie?
Eski günlerde Varşova'da Sophie'ye çalışan dokuz adamı varmış.
Autrefois, à Varsovie... Elle dirigeait neuf hommes.
Varşova'da size çalışmış olanları.
J'ai des noms.
- Varşova'daki hâlini biliyorsun. Bunu bilen son kişisin. Seni ne kadar yaşatırsam -
- Vous êtes le dernier de ceux qui l'ont connu à Varsovie.
Varşova'nın varoşlarındaki bir kenar mahallede doğmuşum.
Je suis né ici, à Budy. Dans les faubourgs de Varsovie.
Varşova Ayaklanması trajik sonuna yaklaşıyor.
L'Insurrection de Varsovie touche à sa fin.
Varşova'da yaşamasını bilenler de varmış!
- C'était pas mal, ici!
Ağustos'un birinde Varşova'ya döndüm. Nedenini tanrı bilir.
Le vent m'a ramenée à Varsovie.