English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ V ] / Venu

Venu traduction Français

45,092 traduction parallèle
Washington'a, insanlara yardım etmeye geldim.
Jamais. Je suis venu à Washington pour aider les gens.
Böyle resmi bir seminere yırtık kotla gelmek beni deli yapıyor öyle mi?
Je suis venu à ce séminaire avec un jean troué... Est-ce que je suis fou?
İşte bu yüzden benim evime akşam yemeği yemek için hiç gelmedin.
C'est la raison pour laquelle tu n'es jamais venu dîner chez moi.
Bunları söylemen için mi burada olmam gerekiyordu yani?
C'est la raison pour laquelle tu me voulais ici quand tu es venu? Pour que tu puisses me dire ça?
Aynı zamanda doğru olan şey yıllar geçtikçe, seni bazı yönlerden oğlum olarak görmeye başladım.
Il est également vrai qu'au fil des ans, j'en suis venu à te considérer comme un fils.
Başkanım, El-Sakar'ı bu suçun faili ilan edip harekete geçmenin vakti geldi. Pekâlâ.
Le moment est venu de révéler au public qu'Al-Sakar sont les coupables et d'agir en conséquence.
Buraya geldim çünkü her birinize, burada yaptıklarınız için teşekkür etmek ve sizlere, tüm Amerika'nın yasta olduğunu bildirmek için buradayım.
Je suis venu ici pour vous remercier tous pour le travail que vous accomplissez et pour que vous sachiez que l'Amérique pleure.
Sanırım, yakalanışınızdan beri bir bilgisayara dokunmak dahi aklınızdan geçmemiştir?
J'imagine que depuis votre arrestation, l'idée de toucher à un ordinateur ne vous est pas venu à l'esprit?
- Sadece 1-2 kere geldim.
- Je ne suis venu ici que quelques fois. - Quelques fois?
- 1-2 kere? Eğer "1-2 kere" Nikki'nin kaçışından beri her gün demekse, o zaman... evet, 1-2 kere.
Si par quelques fois, tu veux dire tous les jours depuis que Nikki s'est échappée, alors oui, tu es venu quelques fois.
Jack Dalton beni kurtarmaya mı geldi?
Jack Dalton est venu pour moi?
Biri buradaymış.
Quelqu'un est venu.
- İltifat etmeye mi geldiniz?
Vous êtes venu me complimenter?
Özür dilemeye geldim.
Je suis venu m'excuser.
Gelmişsin.
Tu es venu?
Yıllar önce Superman, oğlum Lex'e dünyayı vaat etmişti.
Superman était venu à mon fils et lui avait promis le monde.
Archie'yle randevusu varmış ama o gelmemiş
Il avait rendez-vous avec Archie mais il n'est pas venu.
- Evet, bir asker Howard'ın kapısına geldi.
Oui. Un militaire est venu chez Howard.
Hava Kuvvetlerinden gelen adamdan beri ip üstünde çocukcağız.
Depuis que ce type de l'Air Force est venu, il est tellement nerveux.
Kötü bir şey olduğu belliydi. Önemli bir şey söylemeye gelmişti.
il était sûrement arrivé quelque chose il était venu nous dire, quelque chose de grave.
Gel ve bana veda et.
Alors vous êtes venu me dire au revoir.
Sadece sana basit bir soru sormaya gelmiş bir adamım.
Juste un homme qui est venu pour te poser une simple question.
Çünkü buraya birşeyleri telafi etmeye geldim.
Car je suis venu ici faire amende honorable.
Aile yemeği için pizza ve bira alıyormuş.
Il était venu acheter une pizza et de la bière pour le dîner.
Geldiğin için teşekkürler.
Merci d'être venu.
Biz de taşındık.
Donc on est venu ici.
Yanına gelip herşeyi bir yetişkin gibi anlattığımı söyle.
Dis lui que je suis venu et que je t'ai tout raconté, comme une adulte.
Bir çift gezintiye çıkmışlar.
Un couple est venu dans une belle voiture.
Bak, buraya araştırmak ve düzgün bir yemek için geldim.
Je suis venu ici pour avoir un repas décent.
İlk sana geldim.
Je suis venu te voir en premier.
Ve sen bunu bana şimdi mi söylüyorsun!
Et tu es juste venu pour me dire ça.
Kimsenin bu ziyareti bilmesine gerek yok.
Ne dites à personne que je suis venu.
Eğer bu doğruysa, tam zamanı.
Si c'est vrai, le moment est venu.
Frank, buraya sadece bugün gideceğimizi söylemek için geldim.
Frank, je suis venu te dire qu'on part aujourd'hui.
Size yardım etmeye geldik.
On est venu vous aider.
Bir de... beni almaya geldiğin için teşekkürler.
Je te remercie d'être venu me chercher.
Ben buraya seni almaya geldim ve aldım.
Je suis seulement venu pour toi.
Ben de onun için geldim.
Et je suis venu pour lui.
Yalnız geldim.
Je suis venu seul.
Haber vermeye geldiğin için sağol.
Merci d'être venu me chercher.
- Geldiğin için sağ ol.
- Merci d'être venu.
- Erken geldiğin için sağ ol.
Merci d'être venu plus tôt.
- Evet. Zamanı geldiğinde Hükümet Binası'nı havaya uçuran teröristlere karşı askeri müdahale yapıIdığı zaman daha fazlasını öğreneceğimi farz ediyorum.
Disons qu'il y va y avoir une frappe militaire contre les terroristes du Capitole et que j'en saurai plus le moment venu.
Başkent Washington'a iktidar uğruna yerleşmedim.
Je ne suis pas venu à Washington pour le pouvoir.
- Washington'a hizmet amaçIı geldiğini söyledi.
Qu'il est venu à Washington pour servir.
Onu ne sıklıkla gördün?
Combien de fois est-il venu te voir?
Sadece konuşmaya geliyorum.
Je suis venu pour parler.
Vakti geldiğinde hepsi olacak.
Cela arrivera le moment venu.
Lavabonuzu tamir etmeye geldim.
Je suis venu réparer votre évier.
Buraya seni
Je suis venu...
Almanız gerekeni aldınız.
Tu as obtenu ce que tu étais venu chercher.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]