English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ V ] / Vola

Vola traduction Français

68 traduction parallèle
Yiyeceklerini ve giysilerini çalan o deli adamı hiç unutmayacaklar.
Ils n'oublieront pas le fou qui leur vola nourriture et habits.
~ Kadın küçük kardeşi görünce onun kalbini çaldı ~
Elle vit le frère et vola son cœur
Benim yakınıma dek geldi.
Il vola jusqu'à...
Tamam, oraya. Nefes al.
Vola, Respirez.
Zengin bir silahtar soymuş
Il vola le seigneur du lieu
En sevdiği plağı takıyor : "Gece Uçuşu" ve masasına oturuyor.
Il passe son disque favori, Vola nella notte et s'assied à sa table.
Onun cesedini çaldı.
Il vola le cadavre.
Ve Chitty yükseklerden dağları aşarak İngiltere'ye dönmüş, herkes güvende...
Et Chitty vola haut au-dessus des montagnes... ramenant en Angleterre, tout le monde sain et sauf.
1959'da, Julian bir domuz çaldı.
En 59, Julian vola un porc.
Teleskopunun satın alındığı dükkânın bir ortağı 8 yaşında bir çakı çalmıştı bu adamın oğlunun kardeşinin hizmetçisinin dişçisinin amcasından.
Et dont le télescope a été acheté dans une boutique appartenant à un homme qui, à 6 ans, vola un couteau au fils du frère du concierge de l'oncle du dentiste.
Bu film bu arayışın, bu sound'un bunu yapan adamın, şarkıyı söyleyen kadının ve bunu çalan canavarın hikayesidir.
Ce film est l'histoire de cette quête... de cette musique, de l'homme qui les créa... de la fille qui les chanta, du monstre qui les vola.
Böylece adam efendisini evine gitti. Çalınacak altı kaşık.
Alors, il vola aux patrons... six cuillers en "argeont"!
Halkımı öldürdü ve hazinemizi sahiplendi!
II tua notre peuple et vola notre or!
Bir taş fırlatılmış.
Une pierre vola.
Ken Mattingly, Apollo 16'nın pilotu olarak Ay'ın etrafında dolaştı.
Ken Mattingly tourna autour de la Lune aux commandes d'Apollo 16 et vola dans la Navette.
Onu kocaman bir kulede hücreye kapatmış. Prensin sesini çalmış.
Il l'enferma dans une cave et lui vola sa voix.
Karga çalıların üstünde uçar... Karga çalıların üstünde uçar...
Le corbeau vola au-dessus du buisson.
Bir gün çok yüksekten uçarken bir yıldıza ulaşmış.
Un jour il vola si haut... qu'il atteignit une étoile.
Cadılarla uçmak.
Vola-vé-runt.
... Swallow adaya doğru ilerledi. "
" l'hirondelle vola jusqu'à l'île
BENDER ROBOT EVİ'NDEKİ ÇALMAYA DEĞER HER ŞEYİ ÇALDI VE KAÇTI
BENDER VOLA LES OBJETS DE VALEUR DU CLUB DE ROBOTS ET DISPARUT
Doğruca bir çiftçinin evine gidip buzdolabından koca bir parça peynir çalmış.
Il courut chez un paysan et vola un morceau de fromage dans le frigo.
Damdan düştü bir köpek Titretti kuyruğu
Un chien vint dans la cuisine Et vola une croûte de pain
Eşleşme süreci kırılgan ruhunu yok etti
Son physique, fragile, vola en éclat lors de l'accouplement.
Bu davranış tabiî ki bize Bart'ın klasikleşmiş bir bölümünde Sprinfield heykelinin kafasını çalmasını hatırlatıyor.
Ce qui nous rappelle, la fois où Bart Simpson vola la tête de la statue de Springfield, lors d'un célèbre épisode.
Bir tilki çaldı ve pelerinin altına gizledi.
Il vola un renard et le cacha sous son manteau.
İIgimi Nobu'ya çevirmeye zorlandığımda benden çalınan zamanı.
Un moment qu'on me vola quand je dus m'intéresser à Nobu.
Ve kütüphanemizden bazı kitaplar çaldı.
Et il vola des livres de notre bibliothèque.
İsobel belgeyi çaldı ve sakladı.
Isobel vola le document et le cacha.
O, "Achilles Projesi" ismi verilen bir deneyde, bir Cessna 172 uçağında, bir dizi cep telefonunu yanına aldı ve uçak yükseldikçe telefonların görüşme kalitesini tespit etmek için yaklaşık 2,5 km. yükseldi. Yaklaşık 1.250 metrede elde ettiği görüşme kalitesi "0,4" tü.
Dans une expérimentation appelée "Projet Achilles", il emmena une série de téléphones portables à bord d'un Cessna 172 et vola jusqu'à 2400 mètres pour déterminer le taux de chance qu'un appel aboutisse alors que l'avion grimpait.
Bacakları insan bacağıydı ve bir mızrak fazla gelmişti.
Ses jambes étaient humaines et une lance de trop vola vers lui.
Bu yüzden de kamyonlarını yürüttü.
Alors elle vola leur camion.
Hapishanede bana katılabilmek umuduyla bir araba çalmıştı.
C'est pourquoi, pour me rejoindre, il vola une voiture.
Carine McCandless ağabeyinin külleriyle Alaska'dan doğu kıyısına uçtu.
Carine McCandless vola avec les cendres de son frère depuis l'Alaska jusqu'à la côte est.
O zamanlar Glenn araya girdi ve kalbimi çaldı.
Et puis Glenn est arrivé et me vola mon coeur.
Fakat zavallı Dana'nın durumu da, yaklaşan hazin sonundan habersiz balmumu kanatlarıyla havada süzülen
Mais comme Icare qui vola trop haut avec ses ailes de cire, ignorant la chute qui l'attendait,
Böylece Dwight Dixon saati Chuck'tan çaldı. Ve Lily de Dwight'tan. Ama tek bir saatle yetinmedi, Dwight'ın saatini de çaldı.
Ainsi, Dwight Dixon vola la montre à Chuck et Lily la vola à Dwight, mais ne s'arrêtant pas à une montre, elle vola aussi la montre de Dwight.
Resmi olmayan ilk gol kesik baş, iki ağacın arasından geçince kaydedilmişti.
Le premier but fut marqué, officieusement quand la tête vola entre deux arbres.
Sonra şöyle yaz, "Ördek, Alaska" da oturan arkadaşı "kutup ayısıyla buluşmak için oraya uçtu."
Puis écrivez : " Le canard vola jusqu'en Alaska pour voir son ami, l'ours polaire qui vivait là-bas.
Tüm bunlar bundan mı?
Vola qui explique tout.
# Çalıp çırpıp Yalan söylermiş hayatta kalmak için #
Il vola et tricha et mentit juste pour survivre.
Ölü bir Cumhuriyetçi kızın nüfus cüzdanını çaldı.
Elle vola l'identité d'une Républicaine morte.
Diğer bir ipucu Cassini tam Güney kutbu üzerinde uçarken yüzey altında bir şeylerin olmasıyla geldi.
Un autre indice que quelque chose ce passé sous la surface fut découvert quand Cassini vola directement au-dessus du pôle Sud.
Bunlar büyüleyici melezler, ya da onlara melez kuşlar da diyebiliriz, onlar serbest bırakılıp gözlenecekler, Ada'nın eşsiz şartlarına nasıl uyum sağlayacaklarını görmek için. ... Daha büyük memeliler üzerinde başarılı sonuçlar aldık.
Ces hybrides fantastiques, ces "vola-brides" comme on les appelle, seront lâchés et suivis pour observer leur adaptation aux propriétés uniques de cette île des études approfondies sur des mammiferes plus grands.
Ancak o gece, başka bir büyücü asayı çalmış ve onun boğazını keserek yanıldığını kanıtlamış.
Mais cette nuit-là, un sorcier lui vola la Baguette et pour faire bonne mesure, l'égorgea.
Haritayı çaldı ve geceye karıştı... bilinmeyen geleceğine doğru.
Elle vola la carte et chevaucha dans la nuit vers un destin inconnu.
Adım Danny Vola.
Je suis Danny Vola.
" Büyükanneme. Bir zamanlar, uçan bir çocuk varmış.
"Il était une fois un garçon qui vola."
Kira, Hastings. 2 bin sterlinimi ver, lütfen.
Il est réapparu à Brooklands en tant que Billy Kellett et vola un portefeuille dans le but de se faire prendre.
Bir gece, bir Kazak savaş aletleri takımını çalıp, meyhaneye rehin bırakmıştı.
En plus, c'était un voleur notoire : une nuit il vola un harnachement et le vendit à un aubergiste.
Ve mucizevi bir şekilde Carol Ferris'i düşen bir reklam panosunun altında ezilmekten kurtardı.
Il empêcha miraculeusement l'hélicoptère de tuer des innocents et vola au secours de Carol Ferris, menacée par une enseigne géante.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]