Vole traduction Français
23,296 traduction parallèle
Çalmıyorum Ödünç alıyorum.
Je ne vole pas. J'emprunte.
Bu yüzden teknik olarak, zaten onların olan bir şeyi çalamam.
Donc, techniquement, je ne vole pas si ça lui appartient déjà.
Ailem de parçalandı ve Debbie'nin kızı oluyor ve o benimle konuşamaz.
Et ma famille vole en éclats, et Debbie va avoir une fille et elle ne peut pas me parler...
- Sinek kovalıyoruz.
Juste, un truc qui vole.
Araba kiralayıp sınırı "mad max" tarzında mı geçeceğiz?
Alors qu'est-ce qu'on fait maintenant? On vole une voiture et on fonce à la frontière en mode "Mad Max"?
İçeri dalıp dosya dolabını alırsak ne olabilir ki?
Qu'est-ce que tu penses qui puisse arriver si on court là-bas et qu'on vole le secrétaire?
Şimdi de Marina'nın istediği şeyleri haftada 10 defa çalıyorum. Evet büyük bir şey değil.
Pour faire court, Marina demande que je vole des merdes dix fois par semaines.
Bir tanesini çaldım.
J'en ai volé une.
- Çalmışsınız.
Vous l'avez volé?
- Kim çalmış?
Qui l'a volé?
Hayır, turtanı aldı, turtanı yedi ben de onu yedim.
Non, c'est lui qui a volé la tarte, qui l'a mangée, puis je l'ai mangé, lui.
Anılarımızı çalan olmadı.
Personne n'a volé nos souvenirs.
Günün başlarında cüzdanı ve telefonu çalınmış.
Plus tôt dans la journée, un pickpocket a volé son portable et son portefeuille.
Öyle bir adam acele çaldığı böbreği satamamakla kalmaz, gazabımla da yüzleşir.
Non seulement un tel homme ne pourrait vendre un rein volé à la hâte, mais il affronterait ma colère.
- Kitabı sen mi çaldın?
- Vous avez volé le livre?
Yaptığım şeyi çaldın.
Tu as volé ce que j'ai conçu.
En iyi arkadaşının ölümünden sonra sırt çantasını çaldı.
Il a volé le sac de son meilleur ami après sa mort.
Benden çaldıklarını ödemeye yetecek kadar paran yok.
Vous n'avez pas assez d'argent pour payer ce que vous m'avez volé.
Bunu satıcı kızdan çaldın.
Tu as volé ça à la serveuse.
Kendilerinden çalınan arpayı geri almak için.
Pour récupérer l'orge qui leur a été volé.
Connaver'ın bir çeşit aygıtı çaldığını söylediler. Bu onun gemilerini koruyor.
Que les Connaver ont volé un genre de gadget qui protège leurs vaisseaux.
Ondan çaldıklarını düşündü.
Il se croyait volé.
Ve haliyle, kaybeden onlar oldu.
Forcément, il leur a volé dans les plumes.
- Zoom, Jay'in hızını çalmıştı.
Zoom a volé la vitesse de Jay.
Hızını ben çaldım. - Zoom'a verdim.
J'ai volé ta vitesse.
Hızını çaldım.
J'ai volé ta vitesse.
Zoom senin hızını hiç çalmadı.
Zoom ne t'a jamais volé ta vitesse.
Bu lanet zırhım paramı çaldı,
Ce salopard de chinetoque de merde a volé mon pognon.
O da kör bir hizmetçiden çalan annesinden almış.
Qui l'a elle-même eu de sa mère qui l'a volé à une domestique aveugle.
- Bundan sonra mı Tyler'ın telefonunu çaldın?
- Tu as alors volé son portable? - Quoi?
Bekle. Bin dolarlık şarap şişesini çaldığımı mı düşündün?
Tu as cru que j'avais volé une bouteille à mille dollars?
Kimin ne yazdığını görmeden Bobby Sherwood yıllığımı çaldı.
Cet idiot de Bobby Sherwood m'a volé mon annuaire avant que j'ai pu voir ce qui était écrit.
Son sınıfta duygularımı yıllığına yazıp o görmesin diye korkup yıllığı çaldım.
En terminale, j'ai confessé mes sentiments dans son annuaire, mais j'ai flippé donc je lui ai volé pour ne pas qu'elle le voit.
Yıllığını çalan Bobby Sherwood.
C'est cet horrible Bobby Sherwood qui t'a volé ton annuaire.
Herkes hoşlanırdı ama senden başkası bir şeyimi çalmadı.
Je veux dire, tout le monde m'aimait, mais personne n'a volé mes affaires.
Yıllığını çalan bendim!
Je suis celui qui t'a volé ton annuaire!
Dur, yıllığımı sen mi çaldın?
Attends, tu as volé mon annuaire?
Uyumak biraz zor hele o kadının beni ve seni öldürmeye çalışan, Kraliyete yardım eden ve kızımı kaçıran kadın olduğunu bilince.
C'est un peu difficile de dormir après avoir découvert que la femme qui a essayé de me tuer, de te tuer et qui a aidé la famille royale a volé ma fille est vivante et en bonne santé.
8. sınıftayken bir matematik sınavında kopya çektim 16 yaşındayken bir mağazadan mezuniyet elbisesi çaldım üniversite birinci sınıftayken kulüpten bir kızla yattım ve 2007 yılında vergilerimi zamanında ödemedim.
J'ai triché en maths en 4e. j'ai volé une robe. J'ai expérimenté avec une fille à la fac.
Başkanlığınızı sizden çaldığı için kızmıyor musunuz?
Vous n'êtes pas en colère qu'il vous ait volé votre présidence?
Cüzdanını nasıl çaldırdın?
Comment t'a-t-on volé ton portefeuille?
Caleb paranı çaldı bunu veren bir kadınla buluştu.
Caleb a volé ton argent et rencontré une femme qui lui a donné ceci.
Çalınan birşey olduğunu biliyoruz.
On sait que quelque chose a été volé.
Sen de bize kerestenin çalındığını söylüyorsun.
Tout ce que vous dites c'est que le bois a été volé.
Sizce polis onu bulmaya zahmet eder miydi?
Vous pensez que la police va tout abandonner pour trouver ça? - Quand a-t-il été volé?
- Bilmiyorum. - Ben orada değilken teslim edilmiş.
Il a été volé quand je n'étais pas là.
"Kalbimi kaybettim..."
"Elle a volé mon coeur!"
Bu hücre gençliğini yedi bitirdi.
Cette cellule a volé ta jeunesse.
Niye özür diliyorsun? Kupa'yı sen çalmadın sonuçta.
Vous n'avez pas volé la Coupe.
Verdiğin yanlış karardan dolayı.
Marina l'a volé.
Birlikte çok şey çaldık. İşte bu.
On a volé pas mal de merde, alors voilà.