Voleur traduction Français
5,551 traduction parallèle
Ben bir suçluyum ve hırsızım.
Je suis un criminel et un voleur.
Bir hırsızda güvenebileceğin ilk şey her zaman hırsız olacağı.
S'il y a une chose certaine à propos d'un voleur, c'est qu'il restera toujours un voleur.
Saç kremi hırsızı var!
Voleur d'après-shampoing!
En yaygın suçları 3 tekerlekli bisiklet hırsızlığı.
Leur crime numéro un est un voleur de tricycle.
Seni hırsız olman için yetiştirmedim ama seni yalancı olman için de yetiştirmedim. Ve bugün burada gerçeği söyledin.
Je ne t'ai pas élevé pour être un voleur, ni pour être un menteur, et tu dois me dire la vérité aujourd'hui.
Hırsız!
Tu es un voleur!
Bakın, hırsızın söküp çıkardığı yerdeki üç sıra kırılmış vidayı görebilirsiniz.
Ici, on peut voir les trois jeux de verrous cassés là où le voleur l'a juste... arraché du sol.
Hırsızınızın ayağı yere değmiş bu da son birkaç gündür bulunduğu yerlerle ilgili bir sürü ipucu bırakmış demek oluyor.
Les chaussures de votre voleur ont touchés le sol, ce qui signifie qu'il a laissé des dizaines d'indices à l'endroit ou il a été il y a quelques jours.
Katilin buraya getirdiği toprakta bir miktar sükroz bulduk.
Il y avait des traces dans le sucre et une spécificité dans la saleté que le voleur a ramené sur sa botte.
Kamyonlarının modeli santrifüjü çalmak için kullanılanla uyumlu.
Leurs camions correspond au modèle du camion que le voleur a utilisé pour voler la centrifugeuse.
SCPD'ye hırsızın kanındaki yatıştırıcının ketamin olduğunu söyle.
Dis au SCPD que le sédatif dans le sang du voleur est de la kétamine.
Hırsızın kanında ketamine rastlamışlar.
Ils ont trouvé des traces de kétamine dans le sang du voleur.
Ok başının bükülme şekline bakılırsa hırsızımızın kas yoğunluğu ayak küp başına en az 2000 kg.
La façon dont cette flèche est pliée... Ça veut dire que la densité du muscle de notre voleur c'est au moins 54 kg par mètre cube.
Eddie araba hırsızı ve eşsiz bir sürücü.
Eddie est un voleur de voiture et un chauffard extraordinaire.
Samantha'nın annesine göre Eddie araba hırsızlığından daha fazla işe bulaşmış.
Selon la mère de Samantha, Eddie pourrait être plus qu'un voleur de voiture.
Eddie bir araba hırsızı ve işinde ehli.
Eddie est un voleur de voiture et il est doué.
O ise sıradan bir hırsızdan fazlası değil.
Il n'est qu'un voleur sans importance.
Boğa hırsız ya da prens olmanıza bakmayacak. Boynuzunu aynı şekilde geçirecek.
Le taureau se moque de savoir si vous êtes un voleur ou un prince, il vous encornera de la même façon.
Dur! Hırsız!
Stop, voleur!
Bir saygının hizmetçisiyle yatmaya çalışan bir fırıncı iki sarhoş, ve Alsace'den bir hırsız.
Un boulanger qui a tenté de coucher avec la servante d'un noble, deux ivrognes et un voleur d'Alsace.
- Bana hırsızı getirin.
- Amenez-moi le voleur.
Bir hırsız.
Un voleur.
Ayrıca sana o mahkumun, ormanda ağaçlara asılıp bir hayvan gibi katledilmeyi hakketmediğini garanti edebilirim.
Et je vous garantis que ce voleur ne mérite pas d'être pendu dans les bois et massacré comme un animal.
O sürüngenin sana olan güvenini sarsmanla bir sorunum yok ama en azından kaçması için biraz zaman sağlarsın diye düşünmüştüm.
Ce ne me gêne pas que vous trahissiez la confiance de ce voleur, mais j'aurais au moins pensé que vous lui laisseriez une longueur d'avance.
Sanat hırsızlarını filan takip ettiğini düşünüyordu.
Il pensait sans doute suivre un voleur d'art ou autre chose.
Görüntülerdeki adam solaktı.
Le voleur est gaucher.
O adam bir katil ve hırsız.
Cet homme est un meurtrier et un voleur.
Bir sokak dolandırıcı Havana.
Un voleur de rue venant de la Havane.
Bir hırsız neden kralın kızından çalmaya çalışsın?
Pourquoi un voleur s'en prendrait-il à la fille du roi?
Hiçbir serseri benim tatilimi mahvedemez.
Aucun voleur de voiture ne gâchera mes vacances.
- Anlaşılan hırsızın amacı bağımlılara yardım etmek.
Apparemment, le voleur pense aider d'autres drogués.
Dur! Hırsız!
"Au voleur!"
Buyur, seni hırsız.
- Tiens pour toi voleur.
Kuzey kıyısında ki arkadaş, bizi, sizin ölü hırsıza bağlayacak bir isim verdi.
La côte nord, c'est le lien avec le nom de ton voleur mort. Victor Dobbs.
Dobbs'un bir hırsız olduğunu biliyoruz.
Nous savons que Dobbs était un voleur.
Genç bir hırsız, Majesteleri.
Un jeune voleur, Votre Majesté.
Kafanızın içine girmesine izin verirseniz her hırsız kadar tehlikelidir.
Aussi dangereux qu'un voleur si vous le laissez s'insinuer dans votre tête.
Ama sen bir hanımefendi değilsin. Sıradan bir hırsızsın sadece.
Tu n'es pas une dame, mais rien qu'un voleur ordinaire.
Buradan çıktığımız zaman, sanırım seni bir gölge hırsızı olarak eğitmeye başlayabilirim.
Quand on sortira d'ici, je pense qu'il sera temps que je commence à t'entraîner à être un Voleur d'Ombres.
Bu garip herifle çalışmak çok tehlikeli.
C'est trop dangereux de bosser avec ce voleur.
O adam yalancı bir hırsız!
Cet homme est un menteur et un voleur!
O bir sahtekâr, hırsız ve bir katil.
C'est un escroc, un voleur... un tueur.
Hiç bana "Mutlu Noeller, yumurtalı börek?" deme, hırsız herif.
Ne me blouse pas avec ton joyeux Noël et ton nem, sale voleur.
Hırsızın birinin seks kasetlerimi çalması ihtimaline karşı.
Au cas où un voleur voudrait dérober mes films de sexe!
SOYGUNCU-1, lütfen.
Voleur numéro un, s'il vous plaît.
SOYGUNCU-5, lütfen.
Voleur numéro cinq, s'il vous plaît.
Hırsızların daha fazla çalmasına izin verme. " diyor.
"Que le voleur ne vole plus."
Şehrin kayıtlarına göz gezdiriyoruz. Bu adam kesinlikle hırsız.
Nous jetons un regard approfondi sur les dossiers de la ville, et l'homme est clairement un voleur.
Adam hırsızın teki.
Cet homme est un voleur.
Bunu da babana rapor etti, eğer kendisi ölmeseydi bu hırsızı asacaktı.
Et il a rapporté cela à ton père, qui aurait pendu ce voleur, S'il n'était pas en train de mourir.
Polis ona nasıl ulaşmış ki?
Ça peut nous mener au voleur.