Volte traduction Français
90 traduction parallèle
Birden bire görüşlerini tamamen değiştirmelerini beklemiyordum zaten.
Je ne peux pas espérer de leur part une soudaine volte-face, mais...
İki kez, Al Agheyla'da bizi püskürttünüz.
Et à El-Agheila : volte-face.
Kardeşlerim, bugün aramızda genç bir arkadaş var kendisi hayatta tamamen yeni bir sayfa açmış.
Mes frères, aujourd'hui, il y a parmi nous un jeune homme qui vient de faire une volte-face incroyable.
Benim de yapmam gereken bir işim vardı ama bir hain olup herşeyi senin için terk ettim.
Moi aussi, j'avais une mission mais j'ai fait volte-face, je suis devenue une traîtresse et j'ai tout abandonné pour toi.
Ama 1917'de sözünden döndü ve Almanya'ya savaş açtı.
Mais en 1917, Wilson a fait volte-face et déclaré la guerre à l'Allemagne.
Sol bacak hiç aptal değil. Sağ bacak da iki adımda bir öne doğru O'Brien yarım dönüşü yapıyor.
La jambe gauche n'a aucune débilité, et la droite ne fait qu'une demi-volte en O'Brien un pas sur deux.
Şimdi yuvarlanın, baş aşağı dönün ve takla atın.
C'est bon. Un tonneau et une volte-face.
Ve dönün!
Volte-face!
- Örtbas edemeyecek kadar büyük.
- Officiellement : volte-face inexpliquée.
Takla atıp duruyor.
Des volte-face.
180 derece döndürüp çocukları getirelim.
On fait volte-face et on les ramène tout de suite.
Neden döndün, Mary Warren?
Pourquoi cette volte-face?
Şimdi dön.
Maintenant, la "volte".
YÜZ YÜZE
VOLTE-FACE
Hadi çalın!
Jouez une volte!
Birşeyler çalın!
Jouez une volte!
Katil atıyla Masbath'ın hizasını geçmiş, sonra da geri dönmüş.
L'agresseur abat Masbath, fait volte-face,
Cinsel dönüşler geleceğin modası mıydı?
La volte-face sexuelle était-elle la tendance du futur?
Kovduktan birkaç hafta sonra Fox Marilyn'e dönmesini istediklerini bildirdi.
Quelque temps apres son renvoi, la Fox fit volte-face... et dit a Marilyn qu'ils voulaient la reprendre.
Nasıl taşıyacağız?
Feriez-vous volte-face?
Etrafta yuvarlanırsın.
Volte-face.
Tekrar birlikteyiz. Çocuklarının kontrolden çıktığını düşünen annelerle birlikteyiz.
aux enfants en pleine r # volte.
Geri dönün!
Volte-face!
Geri dönün askerler! Nişan al!
Volte-face, soldats!
Yüksek Mahkeme bir geriye dönüş yaptı ve geçtiğimiz Haziran ayında geri zekâlı sanıklara ölüm cezası verilmesini engelledi.
La Cour Suprême a fait volte-face et décidé d'interdire la condamnation à mort des accusés handicapés mentaux.
İyi yakalayış. La Fleur ateşliyor.
La Fleur fait volte-face et bombarde.
180 derece döndün şimdi.
Quel volte-face!
neredeyse arkana bakmadan ayrılacaktın.
Drôle de volte-face.
evet, Forman, arkana dönüp bakacağın sadece iki zaman vardır... basketbol ve uçuş pisti modelliği.
On peut faire volte-face si on est basketteur ou mannequin de défilé.
Lütfen savunmaya, fikir değişikliğinizin sebebini açıklar mısınız?
Pouvez-vous expliquer au tribunal votre volte-face?
Biraz ayran gönüllüyüm.
Je fais volte-face.
Onun yüzünü mü çıkaracaksınız, "Face / Off" daki gibi?
Comme dans Volte-Face? Bien.
Yalanlar, dolaplar, Irak, bütün o korku politikaları.
Les mensonges, les volte-face, l'Irak.
Belki orada biraz açıklayamadım, ama şimdi anlatmama izin verin.
Peut-être que je vous semble faire volte-face, mais laissez-moi m'expliquer.
İsyanınızı anlıyorum.
* - J'ai compris votre rà © volte.
Yarın yine 180 derece değişmeyeceğini nereden bileceğim?
Comment savoir que tu ne feras pas encore volte-face demain?
İnsanlar ayrılmak istediklerine karar verirler ve yeniden başlarlar..... bir bakmışsın her şey değişivermiş.
Les gens décident de partir et de recommencer, une volte face, un pétage de plomb et tout doit changer.
Shirley aniden fikir değiştirip kendisi hapiste olduğu süre boyunca senin velayetini büyükannen ve büyükbabana verdi.
Soudainement, Shirley a fait volte face et t'a confié à tes grands-parents pour la garde tant qu'elle serait en prison.
Tabi ki, eğer O etrafında dönerse...
S'il fait volte-face, oups!
Binaya eriştiğinde, telden inmesini istedik ama bunu yerine arkasını döndü ve ortaya doğru geri gitti.
Quand il fut près de l'édifice, on lui demanda de descendre du câble. Il a préféré faire volte-face et retourner au centre du câble.
Susan Doran üzerinde güzel geri dönüş.
Belle volte-face sur Susan Doran.
Sen yüz seksen derece döndükten sonra tek başıma düşünmek için bir hafta sonunu bile hak etmiyor muyum?
Je n'ai même pas droit à un week-end après ta volte-face?
Bu günler içerisinde Kongre ilginç bir geri dönüş yapıp istedikleri 700 milyar dolardan fazlasını bankalara verdi, insanlar lanetlendi.
Quelques jours plus tard, le Congrès fit volte-face et accorda aux banques les 700 milliards qu'elles voulaient. Au mépris du peuple.
Seçildikten daha saatler sonra, Obama 180 derece dönerek Beyaz Sarayı ve Federal Hükümetin her seviyesini bu lobiciler ve onların bağışları ile doldurdu.
Quelques heures après l'élection, Obama fait volte-face et rempli la Maison Blanche et le gouvernement à tous les niveau de lobbyistes et donateurs
- Peki, yanardöner.
- Tu fais volte-face. Très bien.
Fakat arkanızı döndüğünüzde, atlarınızı çalarken yakalarsınız!
Ils feront volte-face - Boum! – Envolés vos chevaux.
Başlangıçta ; ölüme terkedilmiş ters düz olmuş, son derece üzgün ve kontrol edilemez öfkeli hissediyordu.
Au début, il se sentait condamné, un volte-face entre la tristesse intense et la colère incontrôlable et la fureur.
Dön!
Volte!
"BAŞKALDIRI ZAMANI"
"VOLTE-FACE"
Bu yüzden arkanı dönüp bu işten ellerini temizlemeye çalışma.
N'essaie pas de faire volte-face et de t'en laver les mains.
Onbaşı Stenson!
Règle n ° 1 si on se perd, trouver une montagne et faire volte-face. - Oui, caporal.