Voulez traduction Français
103,179 traduction parallèle
Neyden bahsediyorsunuz?
Que voulez-vous dire?
Okulları gezerken bir sürü kariyer testi toplamıştım.
Il me reste des tests d'aptitude, si vous voulez.
- Bana yardım etmek istiyorsan oğlumu bul.
- Vous voulez m'aider? Trouvez mon fils.
- Ona iftira mı atalım yani?
- Vous voulez qu'on le calomnie?
Gelmemi istemediğinden emin misin?
Vous ne voulez vraiment pas que je vienne?
- Birine söylemek istiyorsun. Biliyorum.
- Je sais que vous voulez en parler.
- Tamam. Cüzdanımı mı istiyorsun?
Vous voulez mon portefeuille?
Bilgiyi dosyanıza eklemek istiyor musunuz?
Voulez-vous inclure cette information dans le rapport?
Siz Küçük Chris'ten bahsediyorsunuz.
Vous voulez parler de Chris Junior.
Bana sert bir şey ısmarlasana.
Vous voulez... me payer un sucker punch?
Bay Aldrich Bayan Davis'i soyunma odasına götürün de karakteri üzerine çalışsın.
M. Aldrich, voulez-vous bien escorter Mme Davis jusqu'à sa loge pour qu'elle puisse travailler son personnage?
Bayan Davis, Bayan Crawford'ın yaşlı olduğunuzla ilgili söylemi hakkında bir yorumda bulunacak mısınız?
Mme Davis, voulez-vous commenter le fait que selon Mme Crawford vous avez l'air assez vieille pour être sa mère? - Quel est ton nom, chérie?
Ş ayet katilin firar etmesini istemiyorsan peşinden gitmeme müsaade etmelisin.
Si vous ne voulez pas que le tueur s'échappe, vous devez me laisser le poursuivre.
Onun dünyada satmayacağı ne olduğunu düşünüyorsun?
Que voulez-vous donc dire par : il refuse de vendre?
John Wilkes Booth'u kastetmiyorsun değil mi?
Vous voulez parler de John Wilkes Booth?
Ajan Thomas, ne oldu?
Que voulez vous dire Agent Thomas?
Bir kamyon daha soymamı istiyorsun.
Vous voulez que je vole un autre camion?
Tedarik hattını aksatmak istediğin için kamyonlarının vurulmasını istiyorsun.
Vous voulez attaquer ses camions pour perturber son approvisionnement.
Bu durumda itirazda bulunacağını varsayabilir miyim?
Je suppose que vous voulez plaider?
Bay McGill, bir dakika ara verip potansiyel müdafiniz ile konuşmak ister misiniz?
M. McGill, voulez-vous vous entretenir avec votre... avocate potentielle?
Bolsa'ya ağlamak istiyorsan, git Bolsa'ya ağla.
Vous voulez pleurer auprès de lui? Faites donc.
Hepiniz bir dakika durup bana katılabilir misiniz?
Vous voulez bien venir un instant?
Sana neden Hector'u öldürmen konusunda engel olduğumu merak etmiyor musun?
Voulez-vous savoir pourquoi je vous ai empêché de tuer Hector?
- Nereden başlayalım?
- Par où voulez-vous commencer?
Bunu mu çalmamı istiyorsun?
Vous voulez que j'en vole?
Başka bir inşaat işinde daha bana ihtiyacın var. Yok, hayır.
Vous voulez mon aide sur un autre chantier.
Polis sanmışsın sen.
De police, vous voulez dire?
Şunların fotokopisini çekebilir misin? Sağ ol.
Vous voulez bien me photocopier ça?
- İzninizle.
Vous voulez bien m'excuser?
Buna isterseniz şov diyebilirsiniz.
Vous pouvez appeler ça un coup de pub si vous voulez.
Bilirsin, eğer benim gibi birisiysen, insanlar sana duymak istediğin şeyi söylerler. bana aksini yapacak birisi lazım.
Vous savez, quand on est quelqu'un comme moi, les gens vous disent ce que vous voulez entendre et j'ai besoin de quelqu'un qui ne le fait pas.
Eğer suçlular hakkında bilgi istiyorsan, diğer suçlulara uygulamayı kullandırmalısın.
Si vous voulez une info sur un criminel, il faut que d'autres criminels utilisent l'app.
Ajansla bağlantı kurmamı ister misin?
Vous voulez que je contacte l'agence?
Bilmek istediğin her şeyi sana anlatacağım. Onu bırak gitsin.
Je vous dirai tout ce que vous voulez savoir si vous le laissez partir.
Eğer yerleşke bu tünellerin üzerindeyse... ve bunu büyük bir "eğer" olarak kabul edelim... içeri nasıl girmemizi öneriyorsunuz, girsek bile yolumuzu nasıl bulacağız?
Si ce centre est sur un tunnel... et si on admet que c'est... C'est beaucoup de "si"... Comment voulez vous qu'on entre et même qu'on sache où l'on est?
Yani anahtarı kopyalamak istiyorsun?
Alors, vous voulez dupliquer la clef?
Onu açmamı ister misin?
Vous voulez que je la retire?
Ama Bay Whitehall'da kullanmamı istemiyorsun, dolayısıyla işler karışık.
Et puisque vous ne voulez pas que je l'utilise sur monsieur Whitehall, les résultats sont mitigés.
Pekala ilk önce kimi dinlemek istiyorsun?
Alors, qui voulez-vous entendre en premier?
Bize neler olduğunu anlatmak ister misin?
Vous voulez bien nous dire ce qui se passe? - Patience.
Benimle gelirseniz efendim, tanışmanızı istediğiniz bazı insanlar var.
Si vous voulez bien me suivre, monsieur, il y a des personnes que j'aimerais vous présenter.
Evet, ne istersen.
Tout ce que vous voulez.
Bana neler olduğunu anlatmak ister misin, Scottie?
Vous voulez me dire ce qui se passe ici, Scottie?
Onun yaptığını düşünüp düşünmediğimi bilmek istiyorsun.
Vous voulez savoir si je pense qu'elle l'a fait.
Menü ister misiniz, Hanımefendi, siparişleri vermek için? Hayır.
Voulez-vous des menus, au cas où vous voudriez manger chez vous?
- Bir şeyler ikram edeyim mi?
- Que voulez-vous? - Un boulot.
- Siz kimsiniz?
Que voulez-vous?
Seni tek başıma geri getirebilirim... ama bana alanların kim olduğunu söyleyeceksin.
Vous voulez vivre? Qui a acheté ces passeports?
- Yine de kimlik görmeliyim.
- Si vous voulez un témoignage...
Yazacağın makalede vurgulamak istediğin belirli bir açı var mı?
Il y a quelque chose en particulier dont vous voulez parler?
O zamandan beri neden evinin yakınlarında yatıyorum söyleyeyim mi?
Vous voulez savoir pourquoi j'ai dormi près de chez elle depuis?