Vr traduction Français
1,629 traduction parallèle
Ama kenarları kıvrım kıvrım.
Mais les bords sont courbés.
sağa kıvrılan altışar yiv ve setli 9 milimetrelik tabanca kullanılmış.
L'arme utilisée pour le faire taire était du 9 mm. Six arêtes et rayures, torsion à droite.
Kanıyordu ve bebek gibi kıvrıldı.
Mon Dieu! " Et s'est recroquevillé comme un bébé.
Tişörtümün altındaki kas kıvrımlarını görüyorlar.
Quand elles voient mes muscles se dessiner à travers mon t-shirt...
Annem kıvrımlı demir sopayla vurdu oraya. Sepetin içinden mısır gevreğini dökmüştüm.
Ma mère me frappait avec un fer à repasser quand je renversais des céréales sur le tapis.
Kıvrık ayakkabılar ve her yer duman içinde.
Avec des chaussures qui bouclent et de la fumée tout autour.
Öyle kıvrılıp durursan pek işe yaramayabilir.
Je ne crois pas que ça va aider, si tu continues à remuer comme Ed Grimley.
Kafası cama çarptığında bu tabakayı parçalayıp geçmiş. Ama bu şekilde dışarı doğru soyulup kıvrılmaması gerekirdi.
Quand sa tête a heurté le pare-brise, elle a transpercé cette couche... mais le verre ne se serait pas tordu comme ça.
Ne bileyim işte biraz böyle, gevşek ve sık büyük kıvrıklarla.
Du genre... je sais pas, lâchés avec du volume.
Eğer şu bankta kıvrılabilirsen geceyi burda geçirebilirsin.
Si tu peux te mettre sur ce banc là-bas, tu peux rester pour la nuit.
Düz saplı ve kıvrık saplı olanlar da var, ve, diş ipi olarak da, mumlu, az mumlu, mumsuz, ve eğer kendini maceraperest hissediyorsan, sana tarçınlısını önerebilirim.
J'en ai à manche droit ou courbé. Et j'ai du fil dentaire ciré, mentholé et non ciré. Et si tu te sens aventureuse, je te suggère la cannelle.
Kıvrılın kızlar, kıvrılın.
Faites le serpent, les filles!
- Kıvrılmak akıllıca mı?
Tu crois que c'est raisonnable?
Sorunlu kıvrımbağırsaktaki damarları ayıralım.
Séparation des vaisseaux de l'iléon malade.
Geriye sadece şu kıvrılmış halka kalmış.
Cet anneau tordu est tout ce qu'il en reste.
İlk göğüs tüpü, dışarı çıkarmalı. Kıvrıldı ya da kan pıhtısı oluştuysa çıkarmaz.
- Le 1 er drain thoracique l'aurait drainé.
Mara Nehri, Doğu Afrika ovalarında bir yılan gibi kıvrılır.
Voici la rivière Mara, qui serpente à travers les plaines d'Afrique de l'Est.
Bir yağmur fırtınasından sonra Saguaro'ların uzun ve sığ kök sistemi suyu emer. Ve üzerindeki kıvrımlar sayesinde gövdesi hızla genişler.
Après une forte pluie, les racines longues et peu profondes du saguaro aspirent l'eau, et les plis dans son tronc lui permettent de prendre rapidement de l'expansion.
Nehrin akıntılı kıvrımlarından uzakta yassı kertenkele nüfusu da azalır.
Loin de ces rapides, on trouve beaucoup moins de lézards plats.
Arazide vakitten kazanmak ve kendi kasaplığını kendi yapmak isteyen avcılar için birebir. Ağzının nasıl kıvrıldığını görüyor musun?
Un vrai gain de temps pour le chasseur qui aime dépecer lui-même sur le terrain.
Bu servis arabasını Mazgalın altına koyacağız, Kapağı aç, sutün içine doğru kıvrıl. Üç sağ ve bir sol.
On monte jusqu'à la grille, on va 3 fois à droite, puis à gauche.
Kıvrımlı kaşları var.
Avec des sourcils recourbés.
Kıvrımlı kaşları mı?
Des sourcils recourbés?
Kıvrımlı kaşları da var.
C'est vrai, qu'ils ont les sourcils recourbés.
Bu kırmızı kıvrım da ne?
C'est quoi ce tourbillon rouge?
Anladım, kıvrık patates kızartması.
J'ai trouvé, c'est les frites rondelles.
Eskiden hiç kıvrık patates kızartması yapmıyordun, değil mi, Luke?
Tu ne faisais pas de frites rondelles avant, n'est-ce pas, Luke?
Hep kıvrık patates kızartması yapıyordum.
J'ai toujours fait des frites rondelles.
Dahil olmakla kalmıyorum büyük kıvrımlı kısımım.
Non seulement, je suis dedans, mais je suis la partie la plus incurvée.
Kıvrımları yerli yerinde.
Elle a tout ce qu'il faut, là où il faut.
Kıvrık bir burun ve genişletilmiş bir çene istiyor.
Nez aquilin et menton mis en valeur.
Aslında bu saatte dışlanmış bir panter gibi, sizin ofisinizde sezsizce dolaşıyor değil de kaz tüyü yorganımın altında kıvrılmış uyuyor olmam gerekirdi.
Bien qu'à cette heure, je devrais être sous la couette, pas à raser les murs de votre bureau tel un paria fantôme.
Burada kıvrılıp yatmak geliyor içimden.
Je pourrais m'allonger ici et m'endormir.
Erkek tuvalati sonraki bir duyuruya kadar kapalı, 'Çünkü aranızdan birisi pantolonlarınızı... pisuar üzerinde kalça kıvrımlarının üstüne kadar indirip çikolatalı sandviçi çıkarmanın iyi bir fikir olduğunu düşündü... taam,...
Les toilettes des garçons sont fermés jusqu'à nouvel ordre, parce qu'un de vous a pensé que ce serait une bonne idée... d'enlever son pantalon... v voyez, et de mettre ses fesses au-dessus de l'urinoir... et de sortir un hot-dog au chocolat... v voyez?
Yanlamasına karın duvarını kaplar. İliopübik trakttan geri kıvrılır ve psoas kasının birkaç santimini kapsar.
Latéralement, la maille couvre la paroi abdominale, se répercute sur le tractus iliopubique, et couvre plusieurs centimètres du psoas.
Gerçekten kıvrımları hallediyor.
J'ai juste...
Siz...
Vr..
Her sabah boğazımda birşeyle uyanırdım, ama... bu sabah ufak Wilber benimle Michelle'in arasında kıvrılıp yattığında, orda öylece yattım ve onun nefes almasınız dinledim, ve boğazımdaki o şey her neydiyse...
Mais ce matin, quand le petit Wilber est venu et qu'il s'est placé entre Michelle et moi, j'étais couché là à les écouter respirer.
Lori'yi bulduğumda yerde kıvrılmış titriyordu.
Quand j'ai trouvé Lori, elle était recroquevillée sur le sol, tremblante.
Kendi ranzama gidip, bir şişe ile battaniyenin altına kıvrılmayı tercih ederdim ama haklıydın, bu iyi bir fikir.
Je serai mieux chez moi, sous la couette avec une bouteille, mais tu avais raison, c'était une bonne idée,
Büyüyen uçlar kement misali kıvrılarak, zayıf gövdeleri için tutunacak yerler arar.
Leurs extrémités croissantes s'enroulent comme des lassos à la recherche d'ancrage.
Asma bıyıkları helezonlar yaparak kıvrılır.
Leurs vrilles se font en spirales.
Böylece destekleri hareket ederse kıvrımlar açılır, ama kopmaz.
Ainsi, si leur support se déplace, elles s'étireront sans se casser.
Cenin şeklinde kıvrılıp ağlamak istiyorum.
Me mettre en position foetale et pleurer.
Tanrım, bizimkilerin beyninde hiç kıvrım yok. Çok saf düşünüyorlar.
Mon équipage est vraiment unique...
Garip hareketinin açıklamasını dinlemeden, öylece yanıma kıvrılmana izin vereceğimi gerçekten düşünüyor muydun?
Tu pensais vraiment que j'allais te laisser te glisser dans le lit sans qu'on se soit expliqué pour ton comportement bizarre?
Evet, yoldan devam edeceksiniz, meşelikten sağa kıvrılın.
Restez sur le chemin, puis tournez à droite à la chênaie.
Bir kancanın ucunda dışarı fırlamış kıçıyla kıvrılan bir kurtçuk izlemekten şikayetim yok.
Ça me dérange pas du tout de voir un asticot se tortiller sur un hameçon les tripes à l'air.
Karşımda öyle kıvrılıyordu ki istediğim her şeyi yapacağını hissettim.
{ \ cHFFFFFF } Now we grieve Cause now is gone { \ cHFFFFFF } Things were good When we were young
Seni sayfası kıvrılmış kitap gibi okuyorum.
J'achèterai des cigarettes.
Kıvrılmış falan olmalı.
C'est une courbure ou quelque chose comme ça.