Vulnerable traduction Français
1,802 traduction parallèle
Belki hedefi vardır. Belki bir intikamdır.
Peut-être il est vulnérable, ou une vengeance.
Çok aşağılandı ve incindi.
Il a été humilié. Il est vulnérable.
Olmadığın bir kişi gibi olmaya çalıştığın sürece dayanıksız biri olacaksın.
Si vous essayez d'être quelqu'un que vous n'êtes pas, vous serez toujours vulnérable.
Hassas bir anımda güvenimi kötüye kullandığı için mi? Hayır. Bu, beni neden rahatsız etsin ki?
Pour m'avoir trahie quand j'étais vulnérable?
Kendine bir iyilik yap. Bu seni benim cinsimdekilerin gözünde değerli yapıyor.
Tu t'empoisonnes, ça te rend vulnérable à ceux de mon espèce.
Sen sadece bir adamsın... Sonu olan... Korunmasız...
Vous n'êtes qu'un homme... limité, vulnérable... et à la fin, je pense, poltron.
Hassas durumdaki bir hastama ilgi gösterdim.
Je protégeais un patient vulnérable.
Bizim için endişeleniyor. Bu da onu savunmasız kılıyor.
Ça le rend vulnérable.
Benim yanımda rahat davranabilirsin.
Tu peux être vulnérable avec moi.
Burada, bir insanın itibarı, psikolojik sorunları ve mutluluğu söz konusu. Ayrıca bazı belgeler gizli olduğundan ulusal güvenliği etkileyebilir.
Cette affaire concerne une femme vulnérable, à lasanté psychologique fragile Et comprend des éléments qui sont classés confidentiels Ainsi que certaines questions liées à la sécurité nationale.
belki yeterince inandırıcı değildim ama o da zarar görebilir.
Je ne suis pas assez persuasif, mais il est vulnérable.
Sanırım bu da beni yaralanılabilir hâle getiriyor.
Je crois que ça me rend... vulnérable.
Hayır, yararlanılabilir hâlde değilsin.
Non, tu n'es pas vulnérable.
Babasını isteyen ürkek, hassas çocuğun ta kendisi o.
Il personnifie ce petit garçon... craintif, vulnérable, qui veut son père.
Çünkü her rolünde rahatsız edici derecede kırılgandı, bu da aktörlere her zaman "Biraz daha çaba göstermeliyim" dedirtir.
Car il semblait si péniblement vulnérable dans ce qu'il faisait... que les gens se disaient toujours, " Je dois travailler un peu plus.
Gerçekten kırılgan biriydi.
Il est vraiment vulnérable.
Uyku en korunmasız oldukları zamandır.
Le sommeil est leur moment le plus vulnérable.
Geçen seferki gibi hassas olacağımı düşünmüyordum.
Je ne pensais pas devenir si vulnérable.
Yine de, incinebilir hissetmekten korktuğunuz için pireyi deve yapmayın.
Ne mettez pas tout en l'air parce que vous avez peur de vous montrer vulnérable.
Leo, çok kolay incinir.
Leo est vulnérable.
Şu an çok incinebilir bir durumda ve ben, sonunda onu hayal kırıklığına uğratacağını bile bile sana bağlanmasını istemiyorum.
Elle est vulnérable. Je ne veux pas qu'elle s'attache à toi pour que tu finisses par la décevoir. - Ça n'est pas mon intention.
Seni en savunmasız şekilde yakalamak için en iyi arkadaşının kılığına girdi.
Elle savait qu'en se faisant passer pour Chloé, vous seriez plus vulnérable.
Bunu sana kabul ettirdiğim için savunmasız hissediyorum tabii ki.
Bien sûr, maintenant je me sens vulnérable de vous avouer ça.
Asla savunmasız olmadım.
Je ne me sens jamais vulnérable.
Zamanın başlangıcından beri, bütün genç kızların olduğu gibi hassas bir kızımız var, ve biz daima onun için orada olamayız.
On a une jeune fille vulnérable, comme toutes les jeunes filles depuis la nuit des temps, et on ne pourra pas toujours être là pour elle.
Bu hepimizin öyle olduğunu varsaydığım gibi, korunmasız hissettiriyor.
On se sent vulnérable, et je pense qu'on l'est tous.
Yani şehre yeni gelmiş, savunmasız kötü çocuk değil misin?
T'es plus le bad boy vulnérable qui arrive en ville?
Ayrıca Echo dışarıda bir kişiliği olmadan dolanırsa, hem aciz kalır hem de hemen göze batar.
Et Echo dans le monde, sans greffe, serait vulnérable et attirerait l'attention.
İletişimi kolaylaştıran, teknoloji,... onun zayıf olmasına da yol açar.
La technologie aide la communication et la rend aussi plus vulnérable.
Bir adam için çökmek, en çıplak ve en savunmasız yönünü sergilemek...
Pour un homme, être brisé jusqu'à sa part la plus nue et vulnérable.
Ama benim konumumun ne kadar savunmasız olduğunu görmeyi beceremiyorsun.
Jusqu'à présent tu n'as pas réfléchi à quel point ma propre postion est vulnérable. C'est complètement différent!
- Lundy iki kez mi vurulmuş? Deb savunmasız ve potensiyel bir görgü tanığıydı.
Deb était vulnérable et un témoin potentiel.
BDG hata yaptı ve o şu an açık hedef.
BDG à lâché la balle, et il est vulnérable.
İkimiz de biliyoruz ki.. .. Dr. Brennan'ın aşırı mantıklı.. .. görünüşünün altında..
On sait tous les deux que l'hyperrationalité du Dr Brennan... est en fait une couverture pour une nature très sensible et vulnérable.
Savunmasız bir ânınmış.
Vous étiez vulnérable.
Bu aralar biraz kırılgan.
Je pense qu'elle se sent un peu vulnérable.
Cameron evliliğinizi devam ettirmek istiyor. Sen de öyle.
Tu es vulnérable en ce moment, et Cameron veut que votre mariage fonctionne.
Savunmasız olduğunu biliyor ve numara çekmiş sana.
Elle sait que tu es vulnérable, et elle t'a roulé.
O çok hassas birisi farkında mısın?
Elle est vulnérable.
Ya da işte kötü bir gün geçirdiğim için.
Et que je suis vulnérable à cause de ma sale journée.
Savunmasizdin.
Tu étais vulnérable.
Birlikte olamamizin tek sebebi birbirimizi tanidigimiz iki saatte savunmasiz bir hâlde olmamsa o zaman sen de bana iki saat savunmasizlik borçlusun.
Alors si la seule raison pour laquelle on ne peux être ensembles est que j'ai été vulnérable pendant les deux premières heures de notre rencontre, alors ce sont deux heures de vulnérabilité que tu me dois.
Müdafaasızsındır.
On est vulnérable.
Savunmasız.
Vulnérable.
Rossum'un merkezi işlem biriminin çökertilebilir ve dayanıksız olduğunu buldum.
J'ai dit que l'ordinateur central de Rossum était faillible et vulnérable. - Vulnérable en quoi?
Nasıl etkisiz hâle getiririz?
Il est vulnérable.
Başkent şu anda taktiksel anlamda çok savunmasız durumda.
Tactiquement, Washington est vulnérable en ce moment.
Duygusal yönden incinmekle ilgili bir sayfalık kompozisyon yazacaksın. Harika.
Mais, Winger, vous devez écrire un devoir d'1 page sur profiter d'un homme émotionnellement vulnérable.
Olayı didiklemek mi istiyorsun yoksa gidip aşırı hassas ve muhtemelen intikam seksi arayan o güzel kadınla konuşmak mı?
Tu veux chipoter ou aller parler à une belle femme extrêmement vulnérable qui pourrait bien vouloir coucher pour se venger?
Harry'nin ortadan kaybolmasını takiben çok zor bir duruma düşmüştüm ve Slick de beni affetti.
Et ensuite, après qu'Harry a disparu, j'étais vulnérable et Slick m'a pardonné.
"Ne zaman bir erkek bir konu ile ilgili konuşmak istemediğini söylerse aslında gerçekten konuşmak istiyordur." derdi. Zayıf görünmek istemezlermiş.
Elle disait que quand un mec dit ne pas vouloir parler de quelque chose, ça veut dire qu'il veut en parler mais qu'il a peur d'être vulnérable.