Vücudum traduction Français
1,024 traduction parallèle
Vücudum sanki ölü balık gibi.
Mon corps est comme un poisson mort.
Bana bir iyilik yapıp vücudum çökmeden önce bir fincan kahve getirebilir misin?
Veuillez m'apporter un café, je ne tiens plus debout.
"Sence de, vücudum harikulade değil mi?"
"Tu le trouves beau, mon corps?"
Vücudum gitti.
Mon corps est parti.
Anne, yeteneğim yok, biliyorum. Tek sahip olduğum vücudum. O yüzden gövde egzersizleri yapıyorum.
Maman, je sais bien que je n'ai aucun talent et que tout ce que j'ai c'est mon corps, je me muscle les pectoraux.
Yüzüm, vücudum.
Mon visage, mon corps.
Sağımdan gelmediği sürece durabilirim. Sonra vücudum sanki kendiliğinden hareket ediyor ve sağımdan geliyormuş gibi oluyor.
Si elle ne va pas à droite, ce n'est ni l'imagination ni la réalité.
Vücudum her zamanki gibi güçlü. Savaş devam ediyor mu?
Mon corps est toujours gaillard, mais la guerre continue.
Sanki sonsuza kadar uzanabilen bir vücudum var gibi.
Je semble avoir un corps qui s'étend à l'infini.
Akıma o kadar yakınım ki tüm vücudum karıncalanıyor sanki.
J'ai l'impression d'avoir des fourmis sur tout le corps.
# Vücudum paramparça olsa bile...
Je poursuis un rêve, rêveuse que je suis
Vücudum ölüyor, ama beynim hala sağlam.
Mon corps se meurt, mais mon esprit reste aiguisé.
Acıyı çeken vücudum ben değilim.
Mon corps sent la douleur.
- Sözlerim seni ikna edemediyse..... belki vücudum ikna eder..
Je suis sincère. Embrasse-moi.
Hiç şüphe yok, vücudum iflas ediyor.
Il n'y a pas de doute, mon corps est à bout.
Vücudum seni arzuyla çılgına çevirmiyor mu?
Mon corps ne t'affole donc pas?
Vücudum seni arzuyla çılgına çevirmiyor mu?
Mon corps t'excite follement, j'espère.
Vücudum seni arzuyla çılgına çevirecek mi?
Mon corps t'excitera encore follement?
Vücudum tatmin edilmek isteğiyle yanıyordu.
Mon corps demandait à être satisfait.
Vücudum da bir dövme var.
J'ai un tatouage sur le corps.
Vücudum alkolü kaldırmıyor.
Je ne supporte pas l'alcool.
Çocukken kızamık geçirdim, vücudum iş görmüyor.
J'ai eu la rougeole petit, mon corps n'obéit plus.
Şunu söyleyeyim ; iyi bir vücudum var.
Permets-moi de te dire que j'ai un joli corps...
- Benim vücudum bunu kaldıramıyor.
Moi, j'y résisterais pas.
Uyandığımda tüm vücudum, onun sürdüğü kutsal yağ ile yağlanmıştı. Kurtulduğum için yaşadığım büyük hayal kırıklığını hatırlıyorum.
Quand je me suis réveillé, mon corps était tout gluant des saintes huiles dont elle m'avait frotté.
Vücudum da izin vermez.
Ni mes formes.
Vücudum mu?
Mon corps? Pourquoi?
Giysiler için uygun bir vücudum var. Yirmi sekiz beden cüceyim.
J'ai le parfait gabarit : taille schtroumph.
Vücudum o kadar yaşlı ki, ona çok çekici geliyor.
Il est fasciné par mon corps, qui est tellement vieux...
- Smokin giyecek bir vücudum yok ki.
- Ça me va pas!
Ve şimdi de, kafamı kestin "Ben ve kafam" mı derim yoksa "Ben ve vücudum" mu?
Et maintenant, si on me coupe la tête, est-ce que je dirais : "Moi et ma tête"? Ou "Moi et mon corps"?
Fazla oturmaktan vücudum bozuldu.
La station assise m'a avachi.
- Ve vücudum yoluyla.
Et dans mon corps.
Vücudum sigaranın özlemiyle yanıyor.
II était temps que je fume.
Harika poz veririm ve harika bir vücudum var. " dedi.
" et j'ai un corps fantastique.
Tüm vücudum ağrıyor.
J'ai mal partout.
Vücudum buruşmaya başladı.
Je commence à me ramollir.
Vücudum zayıf olabilir, ama ruhum güçlü ve sakin.
Mon corps est faible mais mon esprit fort et calme.
Seni tanımadan önce mükemmel vücudum vardı. Şimdi onlara baksana...
Quand je pense qu'avant de te rencontrer j'avais des épaules ravissantes...
Yüzüm ve vücudum yaşlandı.
Mon visage, mon corps ont vieilli.
Dokunaklı bir ifadeyle söylemek gerekirse, vücudumun gözünden baktığımda, tabii eğer başka bir biçimde ayırdında olabilseydim bunun, vücudum aslında benim irademdir.
Cette représentation que j'appelle mon corps, j'en suis aussi conscient comme volonté.
Ya da, vücudum, irademin vücut bulmasıdır. ya da, hayal gücümün kavramsallaştırmasından ayrı düşünürsek, vücudum yalnızca irademdir.
Mon corps est l'objectivation de ma volonté, en dehors du fait que mon corps est ma représentation il n'est plus que ma volonté.
Vücudum hakkında ne düşünüyorsun?
Que penses-tu de mon corps?
Burnum sıradan. Vücudum sıradan.
Mon nez est quelconque, comme mon corps.
Vücudum çok formda.
Je suis bien dans ma peau.
Bu lanet vücudum hep kırılıp dökülüyor!
Mon corps entier tombe complètement en ruine!
Aklım "evet" diyor, ama vücudum "hayır".
Ma tête est d'accord, mais mon corps refuse.
Benim vücudum çok özeldir.
Je suis mort, Cobra!
Çünkü vücudum izlerle dolu. Öyle yerlerde ki... Ben asla yapamam, rüyada bile olsam.
J'ai des marques sur le corps que je n'aurais pas pu me faire moi-même.
16 yaşındayken vücudum epey gelişmişti.
J'étais déjà formée à 15 ans.
Vücudum senindir... sonsuza kadar.
Fais comme tu veux.