Warlock traduction Français
137 traduction parallèle
Warlock bizi mahvetti.
Je ne suis pas fait pour vivre à Warlock.
Warlock'ta hiç kimse sana karşı çıkacak cesareti gösteremez.
Personne ici n'ose se mesurer à toi!
Dün gece bu kasaba bir ay içinde dördüncü kez durma noktasına geldi. Katil kovboylar her yanı sarıyor.
Voilà quatre fois en un mois que ces cow-boys paralysent Warlock.
Bu anarşizm, cinayet ve şiddetin Warlock'u yok etmesine izin veremeyiz. Hayatımız bahasına bile olsa.
Il faut empêcher la destruction de Warlock... au péril de notre vie.
Senin deyişinle, kabul görmesi halinde. Bizim adımıza, Warlock yurttaşları adına hareket edecektir.
Il serait habilité à agir au nom du Conseil du Hameau.
Onlardan hiçbiriyle, Matmazel Jessie. Blaisdell, Warlock'ta kurşun geçirmez tek umudumuz.
Pour survivre à Warlock, il faudra qu'il soit imperméable au plomb.
Bence bu, Warlock için gerçek bir başlangıç.
Warlock se lance!
- Warlock'ta yargıç olduğunu bilmiyordum.
Warlock possède un juge?
Warlock'ta son zamanlarda bundan çok rahatsız olan pek çok kişi olduğunu duydum.
Et il paraît qu'on souffre des yeux, ces temps-ci à Warlock.
Galiba ben kasabada kalıyorum.
Je reste à Warlock.
Söylemeye çalıştığım, Bay Gannon, uygarlık sinsice Warlock'u izliyor.
Ce que je veux dire, c'est que la civilisation guette Warlock.
Beyler, belki, Warlock'ta büyük bir gelişme görüyorsunuz. - Belki güvenliğiniz gelişme gösterdi.
Ça va tout de même mieux, à Warlock.
Warlock'a hoş geldiniz, Matmazel...
Bienvenue à Warlock...
Warlock'ta Lily'i görmektense başkalarını görmeyi isterdim.
Je n'aime pas savoir Lily ici.
Biz, Warlock'ta böyle şeyler yapmayız.
Nous respectons la légalité, ici.
Yoksa Warlock'ta yaşayan herkes korkuyor mu? Ya da çok aç gözlü mü?
Vous êtes tous trop lâches ou trop cupides?
Dahası, o kimsenin kabul etmediği göreve gönüllü oldu. Bu nedenle onu Warlock'a yeni şerif yardımcısı olarak atıyorum. Onu görevden ben almadıkça, bu görevde olacak.
Il a été seul à se proposer, il est donc désormais shérif adjoint... jusqu'à nouvel ordre.
Evet, görünüşe göre Warlock'a kanun geliyor.
Warlock retrouve une allure de légalité!
Warlock'ta, bu gece ev yemeği yiyeyen pek fazla insan yoktur.
Il y a peu d'hommes à Warlock qui mangent une cuisine bourgeoise.
- Kasabaya gelirlerse.
S'ils viennent à Warlock.
Warlock'a geldiğim zaman genç bir kızdım
J'étais arrivée toute jeune à Warlock.
Dedi ki, Warlock kanun dışında bir marshal atayabilirse, birileri de bir düzen koyucu atayabilecektir.
Il dit que si Warlock peut nommer un marshal en dehors des lois... il est tout aussi légal de nommer un Régulateur.
Warlock kasabası marshal atıyor, o marshal bizden bir gurup kovboyu öldürüyor.
Warlock désigne un marshal, qui nous tue, nous les cow-boys.
Bakalım, Warlock kendini koruyacak kadar büyümüş mü?
On va voir si Warlock peut se passer de nous.
Buraya kasabaya gelmemeni söylemeye geldim, Abe.
Je viens vous dire de ne pas aller à Warlock.
Benim mekanıma gelip, oraya gelmeyeceğimi söyleyerek ne anlatmak istiyorsun?
Tu viens chez moi pour m'interdire d'aller à Warlock.
Beni öldürsen iyi olur, eğer düzen koyucuları Warlock'a sokmak istiyorsan. Yoksa, ben seni durdururum.
Il faut me tuer, si tu veux entrer dans Warlock avec tes Régulateurs!
Sakın Warlock'a gelme.
Ne viens pas bagarrer dans Warlock.
Bay Blaisdell, belki yardımınızı dünyada her şeyden çok isterdim, ama artık kasabanın kendi ayakları üzerinde durma zamanı geldi.
Je ne désire peut-être rien autant que votre aide... mais Warlock doit apprendre à se défendre.
Belki de, Warlock halkı kanuna destek olarak yardım edecektir.
Ses habitants m'aideront peut-être à imposer la légalité.
Warlock'ta kanun nereye kadar uzanabilecek göreceksiniz.
On va enfin voir ce que vaut la légalité, à Warlock!
Sana kasabadan gitmeni söylüyorum.
Quitte Warlock.
Blaisdell'e sabah şehirden gitmesi gerektiğini söyledim.
J'ai dit à Blaisedell de quitter Warlock demain matin.
Seni dinsiz büyücü.
Toi Warlock l'impie.
Warlock burda öyle değil mi?
Le guerrier n'est pas là, n'est-ce pas?
Warlock'u durduracak tek yol var, sende biliyorsun bunu.
Il n'y a qu'un moyen d'arrêter un guerrier, vous savez.
Bu Asgardian pusulası bize Warlock'un yönünü gösterecek.
Ce compas va déterminer le chemin du sorcier.
- Warlock.
- Un sorcier.
Ve eğer şeytanın çocuğu, Warlock... babasını serbest bırakmayı başarırsa... bütün gezegenin pek bir şansı da kalmayacak.
Et si l'enfant du diable, le Guerrier... arrive à faire échapper son père, le planète entière est réduite à néant.
Sadece savaşçılar Warlock'u öldürebilir.
Seuls les guerriers peuvent tuer le magicien.
Burda Warlock'a zarar verebileceğimiz söyleniyor.
On dit ici qu'on peut tuer un sorcier.
Warlock'un taşlar için geleceği.
Que le sorcier viendra pour les pierres.
Warlock burda, öyle değl mi?
Le sorcier est là, n'est-ce pas?
kötü bir büyücü ya da cadının, tek amacı vardır, iyi cadıları öldürüp güçlerini ele geçirmek.
Un sorcier maléfique, un warlock, n'a qu'un but, tuer les bonnes sorcières pour usurper leurs pouvoirs.
Rob'a tam olarak, "Sadece bir büyücüydü, endişelenme." diyemedim.
Je pouvais pas dire à Rob : "C'était juste un warlock, t'inquiète pas."
Büyücü Nicholas'ın Prue'yu öldürdüğünü gördüm.
J'ai vu le warlock Nicholas... ll tuait Prue.
Bunu bana ne büyücü, ne de iblis yaptı.
Ça ne vient ni d'un démon ni d'un warlock.
Ama Prue, karşımızdaki şey bir büyücü ya da iblis değil.
On ne se bat pas contre un démon ou un warlock.
Tamam, Bir büyücünün Prue'yu canlı istemesinin nedenini bulmaya ihtiyacımız var.
Essayons de voir pourquoi un warlock la garde en vie.
Yarın seni bu kasabadan kovmak zorunda kalacağım.
Va-t'en de Warlock.
- Güle güle.
Adieu, coyote de Warlock!