Yaga traduction Français
174 traduction parallèle
Ne oldu, birden Yaga-Yaga'm mı olmaya karar verdin?
Quoi, d'un seul coup tu veux faire copain-copain?
Pottery Bam, Lillian Vernon, Magnolia, Yaga Pen katalogları.
"Pottery Barn". "Lillian Vernon". "Magnolia". "Yafa Pen"...
Ne zaman bir iki litre yağa sıkışırsan bana haber ver.
Si jamais tu as besoin d'un coup d'huile, dis-le-moi!
- Ne hoş. Şu sızan yağa bak. Bahse girerim, vites arızalıdır.
Le pont en a pris un coup.
Şu yağa bak.
Et graisseux.
Elimizdeki her şeyi yağa bulayıp yüzeye göndereceğiz. - Bize yardım et, Dooley.
On envoie des choses vers la surface.
Ekmek ve yağa dikkat edin çocuklar.
Installez-vous, les enfants.
- Yağa da bakayım mı?
- Je vérifie l'huile?
Tek gereken kafalarınızı yağa bulayıp kulaklarınızı arkaya tutturmak.
Je beurre la tête et j'épingle les oreilles.
Yağa bakmamı istiyor musunuz?
Vous voulez que je vérifie l'huile?
Yüzünü yağa bulayacağım, seni piçkurusu.
Je vais te graisser la figure avec ces pneus mon petit salaud!
Şu ayakkabıların üzerindeki yağa bak!
Regarde cette couche de cirage!
Şimdi de biraz yağa ne dersin?
Et maintenant un peu d'huile, pas vrai chéri?
" Atma kızgın yağa
" Ni arroser de graisse chaude
- Yağa bakmamı ister misin?
Voulez-vous que je verifie l'huile?
Hey, Louie eldiven için yağa ihitiyacım var.
Hé, Louie, j'ai besoin d'huile pour mon gant.
Şimdi, boş teneke kutu, biraz benzin, korna ve bir tür yağa ihtiyacım var.
Bon, j'ai besoin de boîtes vides, d'essence, d'une crécelle et d'une graisse quelconque.
Onu yağa batır ve bana fünye yap.
Trempez-le dans l'huile pour faire une mèche.
"Arabanın yağa ihtiyacı var."
"La voiture a besoin d'une vidange."
Anne, Söylüyorum sadece ekmeği yağa batır ve sonra da tepsiye koy.
Maman, je t'ai dit de tremper le pain dans le jaune d'œuf, puis dans la poêle.
Tita çıplak omuzları üzerinden Pedro'nun yakıcı bakışlarını hissettiğinde... pişmemiş bir hamurun kızgın yağa değdiği andaki hislerini anladı.
Quand Tita a senti le feu de Pedro regardant ses épaules nues... elle a compris exactement comment la pâte crue doit se sentir... quand elle entre en contact avec l'huile bouillante.
Doktorlar ilk yağa itiraz etmişlerdi.
Les docteurs ont eu de la peine à avaler la première huile.
Yağa ihtiyaç var.
Il faut la graisser.
Kel kafamı yağa batırıp vücudunun her yerine sürmek istiyorum.
J'aimerais tremper mon crâne chauve dans l'huile et le promener sur tout votre corps.
Kel kafasını yağa batırıp.. .. bütün vücuduma sürerdi.
II trempait son crâne chauve dans de l'huile et il le promenait sur tout mon corps.
Bileme taşına ve biraz da yağa ihtiyacım var.
- D'une pierre à aiguiser et d'huile.
Salak, çok fazla yağa batırıp çıkarmışsın.
Andouille, vous avez fait trop de poisson.
Çok fazla yağa batırıp çıkarmışsın.
Vous... Vous avez fait trop de poisson.
Biraz yağa ihtiyacınız var gibi duruyor Kaptan.
Un coup d'huile ne vous ferait pas de mal.
Bir küp yağa mı?
De l'huile de tilo?
Ama Sheridan adamı takip etti ve öyle bir benzetti ki adam üç gün yağa kalkamadı.
Mais Sheridan l'a poursuivi et l'a cogné si fort... le gars a mis trois jours à se relever.
Şu an yediğin sandviç küflenmiş yağa bulanmamıştır.
Donc, il n'a pas macéré dans de l'huile rance.
Siyah yağa karşı bir aşı üzerinde çalışıyordun.
Vous avez travaillé à un vaccin contre l'huile noire.
Kara yağa karşı aşı olmazsa kimse hayatta kalamaz.
Sans le vaccin contre l'huile noire, il n'y aura aucun survivant.
" Başımı yağa buluyorsun.
" Tu oins d'huile ma tête.
Bir yumurta alın ve kızgın yağa kırın.
Cassez oeuf dans huile trés chaude.
- Evet, 80 gram yağa ihtiyacı var sanki.
Une visite en salle de gommage et tu vaux mieux que le boulot?
# Sıcak yağa batırıldım # # Gelin bakın # # 230 derece ateşim var #
Je suis plein de beurre Venez donc voir J'ai une fièvre de cheval
Senin kızgın yağa elini koyabildiğini kim tahmin ederdi?
Qui aurait cru que c'était dangereux?
Yağa bulanmış gibi hissediyorum!
- Prête pour la cuisson!
Yağa bakabilir misin?
Est-ce que quelqu'un veut surveiller le beurre pour moi?
Parmak izi için sadece yağa ihtiyacın var.
Pas d'empreinte sans graisse.
Bu sefer bunları yağa koyma.
Ne la noie pas dans l'huile.
Yağa rulolanmış ve kibirle sarılmış korku.
De la peur enroulée dans de la graisse. Emballés dans de l'arrogance.
Tropikal adadaki kadın seni ve kendini şeye batırmıştı... Yağa?
La fille sur l'île paradisiaque qui te massait avec... de l'huile?
Bu en sevdiğim etkinlik : Yağa bulanmış sağır adamı yakala.
J'adore jouer à attraper le sourd huilé.
Pilot ise kızgın yağa batırılmış kerkenez gibi kaç diyor.
Pilote te dit de courir comme un... kepnetz en ébullition.
Ama sonra yağa basıp kaydın.
Tu as glissé dans une flaque d'huile.
Hadi canım. O kadar yağa rağmen mi?
- Quoi, avec toute cette graisse?
Bahçe toprağını yağa çevirdim.
J'ai mis du beurre dans le plat.
Yağa dönüşür.
Ca devient de la graisse.