Yani bu traduction Français
23,729 traduction parallèle
Yani bu da korkunç bitebilir.
Même ceci pourrait mal finir.
Yani bu Wesen?
Donc c'est un Wesen?
Yani bu hapishane kuşunun sizi korkutmasına izin mi vereceksiniz?
Vous allez laisser ce criminel vous intimider?
Ne yani bu benim suçum mu?
En somme, c'est ma faute?
Yani bu bir kara saldirisi ve isgali.
Maintenant, c'est une invasion terrestre et une occupation.
Yani bu adamın tüm kariyeri boyunca çözemediği bu davaları çözdün. Hem de birkaç saat içinde.
Vous avez donc examiné les trois affaires qui lui ont échappé toute sa carrière et les avez résolues en quelques heures.
Yani Bu Keith, bir kamyoncuydu ve uzun yolculukları boyunca seni kamyonunun kapalı bölümünde sakladı.
Ce Keith était chauffeur routier, il vous cachait à l'arrière de sa cabine pendant les longs trajets.
Yani bu insanları emiyor.
- Qu'il aspire des gens. - Oui.
Yani bu gerçekleşmezse, mezun olamayacağım!
Genre, si ça ne se fait pas, je ne serais pas diplômé!
- Yani bu kadını hiç görmediniz mi?
Vous n'avez jamais vu cette femme?
Yani bu konuda bize yalan söyledin.
Donc, vous nous avez menti à ce sujet.
Yani bu saatte geleceğinizi kimse bilmiyor muydu?
Personne ne savait que vous rentreriez si tôt?
Yani bu Thicky Trick şarkısıyla aynı mı yoksa farklı mı?
Est-ce pareil ou différent de "Thicky Trick"?
Yani bu bir saldırı.
Donc c'est un assaut?
Benim, yani bu odadaki en temiz şey.
A moi, donc c'est ce qu'il y a de plus propre dans cette pièce.
yani bu Fillory de tam olarak tabu sayılmaz Sonuçta hayvanlar rızalarıyla birlikte oluyorlar. ama yinede durumdan rahatsız olduk.
Je précise, que ce n'est pas vraiment tabou à Fillory depuis que les animaux peuvent donner leur consentement mais on était tous encore un peu répugnés.
Yani bu yüzü olmayan sözde Cephane nereden geldiğini bildiğini mi iddia ediyor?
Donc l'Armory prétend savoir d'où tu viens. Je trouve Rayna Cruz, ils remplissent les cases vides.
Ben kız kardeşimi ikna ettim beni bu haftasonu buraya yazdırması için Yani sen benim Han'ımı görmemi engelleyemezsin
J'ai convaincu ma soeur de signer pour moi pendant ce week-end de sorte que vous n'allez pas m'empêcher de voir mon Han.
Bu kandırmaca değil! Sadece okuldan sonra beyzbol oynamak için arkadaşlarımla bir yere ihtiyacımız var yani Rapçiler gibi sokakta takılamıyoruz.
Mes amis et moi voulons juste un endroit pour jouer au base-ball après l'école pour ne pas avoir à traîner dans les rues comme des rappeurs.
Yani, tüm bu zırvaları aştın sanmıştım 5 milyon doları ve tüm hayatımı kaybetmeyi aştığımı mı düşündün?
Tu pensais que j'étais au dessus du fait d'avoir perdu 5 milliards et toute ma vie?
Oh. Bu konuşmadan daha mı garip yani?
Tu veux dire pas comme tu viens de le faire?
Yani, şimdi burada durup bu tablet bilgisayarı tutuyorum.
Donc, maintenant je reste ici et je tiens cette tablette.
Bu muyum yani?
C'est ce que je suis?
Yani ben bu hastalığın 100 yıl önce falan yok olduğunu sanıyordum.
J'ai donc pensé que cette maladie avait disparue, il y a genre, 100 ans.
Bu bir kargo etiketi yani?
C'est une étiquette d'expédition, et alors?
Bu kadar mı yani?
Donc c'est fini?
Yani tüm bu insanların bedenleri nereye gitti?
Où sont tous les corps?
Birbirimizi öldürmeden hafta sonunu atlatırsak bu bir başarıdır. Yani...
Si on arrive à dépasser ce week end sans qu'on se tue l'un l'autre c'est une victoire.
Bu devede kulak kalır yani.
Ce n'est même pas une goutte dans le seau.
Steven, bu kozu oynamayı sevmiyorum ama kocam yeni öldü yani isteğimi geri çevirmeyeceksin değil mi?
Steven, je déteste jouer cette carte, mais je viens juste de perdre mon mari, donc tu vas vraiment me refuser ça?
Bu senin için Noel sabahı gibi yani.
C'est comme le matin de noël pour toi.
Yani ya bu, yeterli olmadıysa?
Et si ça n'était pas assez?
- Bu mudur yani?
Donc c'est fini?
Ama düşünüyorum da, neden bu yaşta bir kadın yani doksanlarında dün gece buraya gelip de Summer'ın kıyafetlerini, yüzüğünü,... ve ayak bilekliğini takıp, ölsün ki?
Mais, je me demande, pourquoi une dame âgée... de quoi? D'environ 90 ans? est venue ici hier soir pour mettre les vêtements de Summer, sa bague, et son bracelet de cheville, simplement pour mourir.
Yani kim bu FBI ajanını idam ettiyse...
Celui qui a tué cet agent du FBI...
Unuttuysan diye söyleyeyim, bu aç zombiler sadece benim geçimimi sağlamıyorlar aynı zamanda hiçbiri sevgili moruk Blaine'e zarar getirmeyi düşünemez, yani...
Au cas où tu avais oublié, ces zombies affamés sont, en plus de mon gagne-pain la raison pour laquelle personne ne s'attaque au vieux Blaine.
Bu sadece... Yani kadın adamın ne kadar vereceğini nasıl bilebilir ki?
Comment est-ce qu'elle sait combien il lui a donné?
Bu kadar mı yani?
Alors c'est tout?
Yani eğer bu seni rahatlatacaksa Peng bizi de öldürmek istedi.
Peng a aussi essayé de nous tuer, si ça peut vous consoler.
Yani illa da bir şey diyeceksek bu hikaye Winston'ın ne kadar kararsız olabileceğiyle ilgilidir.
Enfin, c'est le genre d'histoire sur l'indécision de Winston.
Bu optimizasyon fonksiyonu iyi düşünülmemişse, yani nispeten de olsa...
Cette fonction d'optimisation, si elle n'est pas... correctement conçue. Que ce soit relativement...
- Bir "kulak solucanıdır." - "Hook" un tüm anlamı bu mudur yani?
- qui ne vous lâche plus. - C'est tout? Des riffs?
Yani Rowby Canton'un yeni albümünün bu saydıklarınızın çoğuna sahip olmadığını mı söylüyorsunuz?
Et vous affirmez que l'album de Rowby Canton n'avait pas ces critères?
Yani bu ne demek oluyor?
Pourquoi?
Onlar lanetlenmiş, yani çeşmeleri kullanamıyorlar, ama bu onların başka bir şey yapmasına engel olmuyor.
Ils ont été si totalement maudits, qu'ils ne peuvent utiliser les fontaines, mais ça ne les a pas empêchés de trouver d'autres occupations.
Bu mu yani?
C'est tout?
Yani maceramızdaki küçük aksaklıkda bu.
Alors c'est un petit accroc dans notre aventure.
Audrie bu konuyu araştırırken bir veya 4.000 kişinin görmüş olmasının hiçbir önemi yoktu. Çünkü Audrie'ye göre, onun küçük dünyasında yani o lisedeki herkes fotoğrafları görmüştü.
Donc, quand elle s'est renseignée, peu lui importait qu'une personne ou que 4 000 les aient vues, car, pour Audrie, tous les gens de son petit monde, à savoir son lycée, les avaient vues.
Hatırladığım son şey bu yani...
C'est la dernière chose dont je me souvienne.
V, U da olabilir. Yani en yakın kelime Miraculum. Bu da demektir ki...
V est un U, donc le mot le plus proche est...
Yani, bu insanlardan birisine benzeyebilir.
Il pourrait ressembler à n'importe lequel.