English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ Y ] / Yaptık

Yaptık traduction Français

27,838 traduction parallèle
Doğaçlama yaptık.
Bien, nous avons improvisé.
Değişim sonrasında dikkat edilecekler ve yasaklar listesi yaptık. 276 ) } Banyo yok! Bakmak yok!
425.104 ) } Partie 2 129.675 ) \ frz20.19 } Absolument interdit!
Heyecan mı yaptık?
eh!
En azından birkaç defa yaptık.
Enfin, quelque fois.
Bu yeri bulabilmek için her şeyi yaptık.
Ça nous a pris tout ce qu'on a pour trouver cet endroit.
Çoktan seçimimizi yaptık.
On a déjà choisi.
Çünkü senin bir kızla seks yaptıktan sonra terketmeyecek kadar iyi bir çocuk olduğunu biliyor.
Parce qu'elle sait que tu es un bon gars et que tu ne coucherais pas avec une fille pour ensuite la larguer.
İçkiler ve yemekler mutfakta ve dışarıda, açık büfe gibi birşeyler yaptık kendiniz alın.
Donc les boissons et... et la nourriture sont dans la cuisine, et derrière, tu sais, on fait une sorte de buffet self-service, donc...
O yüzden de bir anlaşma yaptık.
On a passé un accord.
Haince kelimesi hiç yeterli değil. Kız kardeşimin kazandığım tüm iyi niyeti arkadaşlarına yaptıklarımı öğrenince buharlaşıp gidecektir.
Toute la bonne volonté que j'ai gagné avec ma soeur s'évaporera à la minute où elle apprendra la vérité sur ce que j'ai fait à leur amie.
Çikolata parçacıklı krep yaptık da.
On fait des pancakes aux pépites de chocolat.
Bak, biz olgunlaştık. Hatalar yaptık ve onlardan ders çıkardık.
Nous avons beaucoup mûri, nous avons fait des erreurs et nous en avons tiré des leçons.
Ama bunu daha önce de yaptık ve yemimiz 28 kez bıçaklandı.
Mais nous avons jouer ce jeu une fois déjà, et l'appât a fini poignardé 28 fois. Nous avons traqué Gabriel.
Ne yaptık ki biz?
Qu'a-t-on fait?
Toplam on tane Gus robotu yaptık.
Nous avons créé dix robots Gus.
Birkaç ajan geldi ve görüşmeler yaptık onlardan en son o zaman haber aldık.
Des agents sont venus nous interroger, mais depuis plus de nouvelles.
Elbette bu odada da yaptık.
Et cette pièce.
Ufacık bir hata yaptık ve Bill'i unuttuk. Her şeyi sona erdirebilecek tek kişiyi.
On a seulement fait une minuscule erreur, on a exclu Bill, la seule personne qui pouvait tout faire dérailler.
Arkadaşların için elimizden gelen her şeyi yaptık.
On a fait tout ce qu'on pouvait pour tes amis.
Sheldon'ın yatağında yaptık gibi.
Sur le lit de Sheldon.
Şimdi onu rahatsız yaptık.
Tu l'as mise mal à l'aise.
Biz önce onu yaptık.
On l'a déjà fait avant.
Epey araştırma yaptık.
On a regardé tout ça.
Geçen akşam yanlış bir başlangıç... -... yaptık galiba.
J'ai l'impression qu'on est peut-être partis du mauvais pied hier soir.
Kocamla ben bir anlaşma yaptık bir sözleşme ve bu bizden başka kimseyi ilgilendirmez.
Mon mari et moi, nous avons un accord, un arrangement et ça ne regarde personne d'autre que nous.
Size ayrıcalık yaptım.
Je vous ai surclassées.
- Ama neden bize ayrıcalık yaptın ki?
Mais pourquoi avoir fait ça?
Ne yaptığını sanıyorsun kızım?
Qu'est-ce que tu fais?
Bir haftadır hazırlığını yaptığımız bir anlaşma için el sıkıştık.
Nous venons de conclure un accord que nous couvions depuis une semaine.
Yaptığımız işlerin karmaşık olduğunu biliyorum ama bu durumu düzeltebiliriz.
Je sais que les choses qu'on fait sont compliquées, mais on peut arranger ça.
Zoey ile seks yaptım çünkü mektubuma hiç cevap vermemeden ötürü beni artık unuttuğunu sandım.
J'ai couché avec Zoey parce que je pensais que vu que tu n'as jamais rien dit à propos de ma lettre que tu en avais fini avec moi.
Ben de karanlık şeyler yaptım. Bunları aşabilmek için gerçekten arınmam gerekti.
J'ai fait des trucs pas nets moi-même, et ça s'est avéré réel... me purifier pour m'en sortir.
Kız kardeşim yine ne yaptı?
C'est mon amie, Dorothée.
- Dorothy'e kırılamaz bir lanet yaptın.
Tu as piégé Dorothée avec une malédiction impossible à briser.
Hades'in yaptığından sonra sert bir karşılık vermeliyiz.
Après ce qu'Hadès a fait, nous devons riposter.
Regina'yı bu kadar önemsemene şaşırdım özellikle diğer kızına yaptığından sonra.
Je suis surpris que tu t'inquiètes tellement à propos de Regina... surtout après ce que tu as fait à ton autre fille.
Seninle bir anlaşma yaptık, unuttun mu?
On avait un accord, tu te souviens?
Evet, çok sıkı bir ağırlık sallama ve hızlı yürüyüş karışımı yaptım.
j'ai alterné entre le Shake Weights et le tapis de course.
- Onu bu kadar kızdıracak ne yaptım?
Qu'est ce que j'ai fait pour l'énerver à ce point?
Senin için fedakarlık yaptım.
J'ai fait des sacrifices pour toi.
İngilizce bilmeyen bir herife bakıcıIık yaptığıma inanamıyorum. Plânım var.
Je ne peux pas croire que j'accompagne un gars qui ne parle pas anglais.
Bakın, çok fazla Baskerville gibi görünmüyorum ve birden ortaya çıkıverdim biliyorum ama dilerseniz DNA testi yaptırabiliriz.
Je sais que je ne ressemble pas aux Baskerville, et que je sors de nulle part, mais je veux bien passer un test ADN.
Bana bu kadar kızmanı sağlayacak her ne yaptıysam.
Pour ce que j'ai pu te faire et qui te rend furieux.
- Fakat seni ufak ayrıntılar hakkında tartışırken bu kadar kırabiliyor ve nerede yanlış yaptığımı bile bilmiyorsam o zaman sandığım kadar ilerleme kaydedemiyorum demektir.
Mais si je te rend si enervé que tu te disputes avec moi tout le temps, et je ne sais même pas ce que je fais de mal, alors je ne fais pas autant de progrès que je pensais.
İHA üçüncü kısma yaptığı taramayı bitirmek üzere.
Le drone finit de contrôler la 3ème.
Federallere söylersem bana tanıklık yaptıracaklar.
Si je leur donne ça, ils me feront témoigner.
Elimde 75 dolarlık kazı kazan kartı 12 dolarlık 180 kâğıt değerinde at yarışı kuponu ve hafta sonu oyunları için yaptığım seçmeler var.
J'ai un, um... jeu de grattage de 75 $, une mise de 12 $ pour 180 $, et mes pronostiques pour les matches de ce weekend.
Sağlam kafa bir ayık olarak yaptın ve bu olgunluktur
tu dois être sobre comme une pierre froide, et que ça croisse.
Ve daha sonra ı bir kızla tanıştım ve o bana iyi yaptı.
Et puis j'ai rencontré une fille, et elle m'a rendu bon.
En kısa sürede ı kılıcımı dokundu, ı o sana ne yaptığını hissettim.
Dès que j'ai touché mon épée, j'ai senti ce qu'elle t'a fait.
Olmaz, bugün bir kere hırsızlık yaptım.
Non, j'ai déjà volé aujourd'hui.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]