Yapıyorlar traduction Français
7,649 traduction parallèle
Sanırım kaybedecek çok az şeyleri var, böyle şeyler yapıyorlar.
Je suppose qu'ils pensaient ne pas avoir grand chose à perdre.
Ne yapıyorlar?
Mais qu'est-ce qu'ils font?
Paraguay'da öyle yapıyorlar.
- Non. - Ils le font comme ça au Paraguay,
Bu adamlardan her biri ne zamandır bu işi yapıyorlar?
Ces gars-là, depuis combien de temps, ils sont dans le business?
Bu iş çabuk çözülsün diye büroya baskı yapıyorlar.
Ils mettent la pression au FBI pour que ça soit résolu très vite.
Tuvaletlerini nasıl yapıyorlar?
Comment défèquent-ils?
- Ne yapıyorlar?
Qu'est ce qu'ils font?
Uygun bir cenaze töreni için ölülerini değiş tokuş yapıyorlar.
Ils échangent les morts, qu'ils puissent être enterrés dignement.
Bilindik şeyleri yapıyorlar.
Ils font comme d'habitude...
İkisi de benzer parçalardan yapılıyor benzer şeyleri yapıyorlar ama tamamen bağımsızca geliştiriliyorlar.
Ils sont faits d'éléments similaires, ils font des choses similaires mais conçus tout à faits indépendamment.
Anahtarla mı ödeme yapıyorlar?
Ils te payent en clés?
Bedava bir daire ile ödeme yapıyorlar.
Ils me payent avec un appart gratuit.
Anahtarla mı ödeme yapıyorlar?
Ils te paient en clés?
Bir daire vererek ödeme yapıyorlar.
Ils me payent avec un appartement gratuit.
- Onlar gidene kadar beklemeliyiz... ne yapıyorlar?
Laissons les passer. Que font - ils?
Nasıl yapıyorlar?
Comment ils font?
Nasıl yapıyorlar?
Comment ils peuvent faire cela?
Ne yapıyorlar böyle?
Mais qu'est-ce qu'ils font?
Murph için yaptıklarının aynısını şimdi benim için yapıyorlar.
Ce que j'ai fait pour Murph, ils l'ont fait pour moi!
- Ne yapıyorlar?
- Non! - Calme-toi. Ça va aller.
Gösteri falan mı yapıyorlar?
C'est quoi, une manifestation?
Los Angeles'ın azılı sokak çeteleri kendi bölgelerinden çok uzak kentlerde uyuşturucu ticareti yapıyorlar.
Les gangs de Los Angeles écoulent leur drogue bien au-delà de leur territoire.
İki kişilik gösteri yapıyorlar. Ortada grup filan yok.
C'est un duo, pas un groupe.
Hiçbir kural kaide yok. İstediklerini yapıyorlar.
Ces enculés se croient tout permis.
Erkekler için yapıyorlar mı?
Jolie chemise! Ils les font pour hommes?
Davetiyesi olmayanlara ne yapıyorlar acaba?
Que font-ils aux gens sans invitation?
Fotoğraf kağıtlarını ve ekipmanlarını yapıyorlar.
Ils vendent du papier photo et du matériel.
Birlikte başka şeyler de yapıyorlar mı benim iştirak edebileceğim veya izleyebileceğim.
Elles font d'autres trucs ensemble où je pourrais participer ou mater?
Birbirlerine yorum, beğenme, tweet, geyik ve başka ne halt varsa yapıyorlar bugünlerde.
Des commentaires, des tweets, et tous ces trucs modernes qu'ils se font subir.
Teksas'ta Yahudilere ne yapıyorlar biliyor musun?
Tu sais ce qu'ils font au Juifs au Texas?
Zamanında o yalanları söyleyenler, şimdi yine bunu yapıyorlar. Ancak, herkes şunu anlamalıdır ki, başkalarının zamanında yaptığı... fedakarlıktan daha fazlasını yapıyor değiller.
Mais chacun doit comprendre qu'il ne sacrifie pas plus... que tous les autres ont déjà sacrifié avant lui.
- Bir sarımsaklı ekmek yapıyorlar...
Faire un délicieux haricots avec des oignons.
Hakkımızda kitaplar yazıyorlar. Hakkımızda filmler yapıyorlar.
Ils nous dédient des livres et des films.
Ne yapıyorlar?
Faire quoi?
Hafif silah atışı yapıyorlar.
Il y a des coups de feu.
- Ne yapıyorlar ki?
Qu'est-ce qu'ils font?
- Meseleyle ilgili ne yapıyorlar?
- Qu'est-ce qu'ils font pour ça?
Bir sürü çocuk var. Gitar çalıp müzik yapıyorlar.
Les jeunes s'y retrouvent, ils jouent de la guitare.
Neden ikinci defa böyle bir gözden geçirme yapıyorlar emin değilim.
Je ne comprends pas vos doutes.
Max, bunu yıl dönümünden ötürü mü yapıyorlar?
Max, est-ce qu'ils font ça parce que c'est, tu sais, l'anniversaire?
- Zikzak yapıyorlar yani. - Zikzak mı?
Ça zig-zagouille.
Bunu kadınlar mı sana yapıyorlar yoksa...
Les femmes le font pour vous ou...
Büyük bir paskalya yemeği yapıyorlar..
- Hum. - Ils font un grand dîner de Pâques.
Hala telefon rehberi yapıyorlar mı?
Ils en font toujours, des annuaires?
Ona ne yapıyorlar?
Que lui font-ils?
Buralardaki yerlerden daha ucuza ve hızlı yapıyorlar.
La moins chère et la plus rapide.
Bunu resmen her gece yapıyorlar.
Ils font ça tous les soirs.
Takas karşılığı Dış Halka'ya taşıma yapıyorlar.
En échange de travail, ils t'emmèneront à la Bordure.
- Onlar böyle yapıyorlar zaten.
- Comme eux.
O zamandan beri... 10 saniye. 10 saniye. Mutlu Yıllar Reaktörü tekrar mı yapıyorlar?
Ils reconstruisent la centrale?
- Ne tür sanat yapıyorlar?
- Des rappeurs.