English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ Y ] / Yiyorum

Yiyorum traduction Français

1,431 traduction parallèle
İşe gidiyorum, eve dönüyorum, yemek yiyorum, yatıyorum.
Boulot, maison, manger, dormir.
Lanet olsun! Bu numarayı her defasında yiyorum!
Putain, je me fais avoir à chaque fois.
Çikolatalı kek yiyorum.
Je reçois un gâteau au chocolat.
Ne zaman yüzümü çevirsem dayak yiyorum.
J'en ai pris plein la tronche.
- Her akşam orada yemek yiyorum.
- J'y mange tous les soirs.
Yemeklerimi sürekli burada yiyorum.
C'est là que je mange. Tous les soirs.
Yemeklerimi yalnız ve genelde bankonun yanında ayakta yiyorum.
Je mange seule, généralement au-dessus de l'évier.
Ben kendiminkileri durmadan yiyorum.
Je les ronge.
Evet dibine kadar yiyorum onları.
Oui, je les ronge jusqu'au sang.
Ayak tırnaklarımı da yiyorum.
Je me ronge même les orteils.
Ne halt yiyorum ben?
Mais qu'est-ce que je fais?
Bütün gün sadece yarım tabak kantin salatası yiyorum. Her şeyi yiyebilirim.
Après 35 heures de cafèt', tout me va.
Kusura bakma, bir yandan da yemek yemeye çalışıyorum. Yemek yiyorum da.
Désolé, mais je mange, c'est ma pause déjeuner.
Yiyorum, tatlım.
Je mange, chéri.
- Kafayı yiyorum sanki.
Je vais craquer.
Herşey normalmiş gibi yapıyorum... Okula gidiyorum,.. ... oynuyorum, yemek yiyorum, geziyorum.
Je fais comme si tout était normal, je vais à l'école, je joue, je mange, je sors.
Soğuk yemekler ve peynir yiyorum.
Charcuterie et fromage.
Bekle biraz kardeşim. Yemek yiyorum, görmüyor musun?
- Tu vois pas que je mange?
Yiyorum.
Oui.
- Biraz yiyorum.
Non, c'est à moi!
Hâlâ yiyorum.
Je mange encore!
Sadece Koç Bela Karolyi'nin izin verdiklerini yiyorum.
Je ne peux manger que ce que l'entraîneur Bela Karolyi approuve. Une tranche de citron.
Kafayı yiyorum!
Je flippe!
Bones, biftek ve yumurta yiyorum.
Bones, mon steak et mes œufs.
- Kutusuyla yiyorum.
J'en mange des kilos.
Burada sadece yemek yiyorum.
Je ne fais que manger ici.
Yemek yiyorum, kapatmam gerek şimdi.
Je suis en plein repas, je vais devoir raccrocher.
- Ben de çok şey yiyorum.
- Moi aussi je mange beaucoup.
İkinci dilimimi yiyorum.
- Il est bon, non? C'est mon deuxième morceau.
Çünkü hoş bir restaurantta... hesabını ödeyemediğim bir yemek yiyorum.
Bien sur, je suis dans un charmant restaurant, devant un charmant repas que je ne peux pas payer.
Bense burada oturup patates kızartması yiyorum.
Et moi... Pour toute la planète! - je suis là, à manger des frites!
İşte bu yüzden sen eve dönünceye kadar çikolata yiyorum.
Et c'est pourquoi je mange du chocolat toute la journée.
Öğle yemeği yiyorum.
- Qu'est-ce que tu fais là? - Je déjeune.
Ben ise orta yaşlı bir adamla yemek yiyorum. Çünkü sana acıdım.
Moi, je dîne avec un cinquantenaire, parce que j'ai eu pitié de toi.
Bu aralar da sadece burada yiyorum.
Et depuis que je suis là, je ne mange qu'ici.
Bilirsin işte, yemek falan yiyorum, bazen sevgilimi getiriyorum.
Tu vois, je dîne, j'amène des filles à l'occasion.
Öyleyse ben kötüyüm? Kötüyüm çünkü et yiyorum!
Donc je suis le Diable parce que je mange de la viande?
Ben her gün yiyorum.
Je déjeune tous les jours.
Hint yemeklerinin de aynı şekilde görüyordum ama şimdi sag aloo yiyorum.
J'étais pareil au début avec la nourriture indienne, mais maintenant vive le sag aloo.
Çörek yiyorum. O bir yiyecek.
Je mange un donut : c'est comestible.
Hayır, kanıtladığın şey, 20 yıl sonra, hala aynı fake'i yiyorum.
Non, tu viens de prouver que 20 ans plus tard, je me fais encore avoir.
Ben yiyorum ve sen şişmanlıyorsun.
Je mange, et tu grossis.
Anna Karenina okuyup, Pringles yiyorum.
"Anna Karenine" avec des Pringles.
George Bush'a oy veren çıplak bir adamla yatakta meyve salatası yiyorum.
Je mange de la salade de fruits au lit avec un membre de fraternity tout nu qui a voté pour George Bush.
Ton balıklı salata yiyorum.
Je mange une salade de thon.
Hayır, aslında haftanın her günü et yiyorum.
Non, en fait que je mange de la viande tous les jours de la semaine.
Domuz gibi yiyorum değil mi?
Je mange comme un ogre, hein?
Yiyorum.
Je vais manger.
Otelin şekerlerini yiyorum.
Je mange les confiseries de l'hôtel!
Yavaş yavaş yiyorum.
Oh, c'est délicieux!
Öğle yemeği yiyorum.
Je déjeune.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]