Yorum traduction Français
447,698 traduction parallèle
Hayır bekle, feminizmi açıklamaya çalışıyorum!
Non, attendez, j'essaie d'expliquer le féminisme!
Eh, bakıyorum sonunda seni ve Kimmy'yi dinlemek için çöpten aldığım bebek telsizini bulmuşsun.
Tu as enfin trouvé le babyphone ramassé dans une poubelle que j'ai caché pour vous espionner, Kim et toi.
Sanıyorum bu kadını tanıyorsunuz.
Mlle Schmidt, vous la connaissez?
Karanlığa kurşun sıkıyorum ama...
Je dis ça à l'aveuglette.
Sadece yapmamı söylediğin şeyi yapıyorum.
Je fais ce que tu m'as dit de faire.
O gemide yaptıklarım yüzünden cezalandırılıyorum.
Je suis puni d'avoir mal agi pendant la croisière.
Bir turta yapıyorum.
Je construis une... tarte.
Oyuncak hayvan dolu yatağım için fazla yaşlanıyorum.
Je n'ai plus l'âge d'avoir des peluches dans mon lit.
Sen olduğunu biliyorum Lillian. Parfümünü tanıyorum.
Menteuse, je reconnais votre parfum.
Yorum yapacak mısınız?
Des commentaires?
Dönmeye çalışıyorum. Kongre Üyesi Lewis her zamanki gibi 20 dakika gecikti.
Je sais, mais Lewis a 20 minutes de retard comme d'habitude.
Tanımıyorum.
Connais pas.
Katılıyorum. Tasarılarınızı merakla bekliyorum.
J'ai hâte d'entendre votre programme.
Anlıyorum. Bu yüzden geldik.
C'est pour ça que nous sommes ici.
- Seni aydınlatıyorum.
- Je vous informe.
Yarın yola çıkıyorum.
Je pars demain.
Kaçıranlarla irtibat kuramıyorum.
Impossible de joindre les ravisseurs.
Ben... hiçbir şeyi atamıyorum.
C'est juste que... je n'arrive pas à jeter ses affaires.
Bu enseyi tanıyorum.
Je reconnais cette nuque.
Ben de bu ağacın altına tuvaletimi yapıyorum.
Et sous cet arbre, je me soulage.
Ben herkesle çalışıyorum.
Je travaille avec tout le monde.
- Katılmıyorum.
Je ne suis pas d'accord.
Katılıyorum.
Pas d'objection.
Ben de onları tanıyorum.
Et je les connais.
Yarını, sonraki günü ve sonrakini satıyorum.
Alors oui, je vends demain et les jours suivants.
Bir zamanlar şeftali çiftliğinde yaşamış, şimdiyse Beyaz Saray'da yaşayan çocuğu satıyorum.
Je vends un fils de fermier qui a fini à la Maison-Blanche.
Görebildiğiniz, dokunabildiğiniz ve hissedebildiğiniz bir yarın satıyorum.
Je vends un lendemain qu'on peut voir, toucher et sentir.
Katılıyorum.
Bien dit.
- Katılıyorum.
- Oui.
Sadece çözüm arıyorum.
Je cherche simplement une solution.
Bu yüzden şartlarımı kabul etmemenize şaşırıyorum.
C'est pourquoi votre refus m'étonne.
Sadece zor günler geçiriyor. Ben de ona yardım etmeye çalışıyorum.
Elle traverse une mauvaise passe, alors j'essaie de l'aider.
Kampanyanın bunu zapt edemediğine inanamıyorum.
Et la campagne n'a pas su rebondir.
Van'e katılıyorum.
Je suis d'accord.
Adaylar için çalışıyorum.
Je travaille pour des candidats.
Hepinizin yardımıyla, bu güçlüğün altından kalkabileceğimize inanıyorum.
On peut relever ce défi, avec votre aide à tous.
- Bu gece ayrılıyorum.
Je repars ce soir.
Haftanın sekiz günü çalışıyorum.
Je travaille sans arrêt.
Ayrılıyorum... konuşma yazarlığından.
J'arrête... les discours. Je ne veux plus faire ça. Je veux revenir à l'écriture.
Bak, ben sadece dört yılını sekiz yıla çıkarmaya çalışıyorum ama karar senin tabii.
Écoutez. Je veux vous assurer un deuxième mandat, mais c'est à vous de voir.
Yüzlerinde bir tebessümle sıralarını bekleyen insanlara bakıyorum.
Je regarde des gens qui attendent, le sourire aux lèvres, que leur tour vienne.
Ben alın terinize inanıyorum.
Je crois en votre sueur.
Emeğinize inanıyorum.
Je crois en votre dur labeur.
- Seni etkilemeye çalışmıyorum.
- Je ne veux pas vous impressionner.
Tom Hammerschmidt için çalışıyorum.
Je travaille pour Hammerschmidt.
Şu an basın açıklamasını yazıyorum.
J'écris le communiqué.
Aidan'ın beni ya da başkasını tehlikeye atacak bir şey açıklayacağını sanmıyorum.
Aidan ne me mettrait pas en danger. Ni personne d'autre.
Smokin giyebilen biriymiş gibi yapıyorum ve birden smokin giyebilen biri oluyorum.
Je fais celui qui peut porter un smoking, et je deviens cet homme.
- Sanmıyorum.
- Je ne crois pas.
Buradan ayrılıyorum.
- Je pars.
Kahretsin. "F" mi bulamıyorum.
Bon sang!