Yumusak traduction Français
5,006 traduction parallèle
Yumusak kalpliyim.
Trop bon, trop con.
Uzun boylu ve yakışıklı yumuşak noktası olan belirli bir yaş aralığındaki kadınlar için?
Grand, beau et amateur de femmes mûres.
- Sikini yumuşak bir şeye sıkıştırıyor...
Ça enferme ton pénis sous forme flasque...
Yumuşak bir yüreğin var Doris.
Vous avez le cœur tendre, Doris.
Bunlar en yumuşak derilerimiz Leydi Carlyle.
Ce sont les cuirs les plus souples que nous ayons, Lady Carlyle.
Daha yumuşak bir şey.
C'est pas de la meth.
Yumuşak huyu ve başkalarına olan nezaketiyle karıma benziyor.
Pour le calme et la gentillesse, il tient plutôt de mon épouse.
Bütün yazarları koca burunlu ve yumuşak sanırım.
Je pensais que les écrivains avaient tous de gros nez.
Biliyor musun, doğal bir yeteneğim var. Uzay ve renk için... ve bir göz var, seçtiğin yumuşak eşyalar için.
J'ai un sens inné de l'espace et des couleurs, et j'ai l'œil pour les tissus d'ameublement.
Siktiğimin şeyi. Jakob yumuşak ve kremalı yapıyordu.
Jakob, il le rend agréable et crémeux.
"Yumuşak bir fısıltı ile."
"Mais tu continues de murmurer..."
Dün gece yumuşak bir atış bekliyorduk. Ama bir şekilde hızlıca gelen bir topa dönüştü.
Hier soir, on espérait une petit lancer, et ça a tourné en une balle rapide qui nous a dépassé.
O kadar sert değil. Biraz yumuşak olun.
Pas si fort... un peu de délicatesse.
Aslında çok yumuşak hissettiriyor. Grace, o dönemdeki muhteşem patronum tuvalet molası bile vermeden bana üç saat kapı görevi vermişti. Neyse işte.
La nuit a été tranquille.
Ellerin çok yumuşak...
Tes mains sont si douces...
Parçalanmış diş, ağız içinden yumuşak doku ; ... çenesinde kıkırdakla bağlanmış.
Une dent ecrasée, des tissus mous qui viennent de sa bouche, reliés avec du cartilage de sa joue.
Ellerinden anlaşılıyor. Tertemiz ve yumuşak.
Je pourrais le dire d'après tes mains, toutes propres et si douces, et tout.
Yumuşak patiler tırnakları kesilmiş.
Coussinets griffes coupées.
" Rhabdomyosarcoma oldukça kötü huylu bir yumuşak doku tümörüdür.
" Le rhabdomyosarcome est une tumeur maligne et molle...
Çok tatlı ve yumuşak saçları yok mu ama?
N'a-t-il pas de beaux cheveux?
Cildin sandığımdan da yumuşak.
Mon Dieu, votre peau est plus douce que ce que je croyais.
Daha yumuşak başlı bir lider ile Defiance, seve seve Dünya Cumhuriyet'ini karşılayacaktır.
Defiance accueillerait la RT à bras ouverts.
Yumuşak bir tekme ile arkasına vur.
Aggraver son cas avec un coup rapide dans le postérieur.
- O kadar büyülendim ki, yüzünün 10 katı büyüklüğündeki, altı dolu, yastık gibi yumuşak dudaklarından.
Aussi fascinée que je suis par tes duvets, ton oreiller de lèvres douces qui sont 10 fois trop grosses pour ton visage,
İrlanda kahvesi gibi yumuşak değil ama daha az mide bulandırıcı.
C'est pas aussi crémeux que le café irlandais... Et c'est pas dégueulasse.
Çok yumuşak.
C'est doux.
Sağır olduğu için yumuşak davranıyorsun.
T'es plus cool avec lui parce qu'il est sourd.
Belki birkaç Sake içince daha yumuşak kalpli olursun.
Peut-être qu'avec un peu de Saké, tu seras un peu plus indulgente.
"Caesar'ın karısının yumuşak, beyaz elbisesi vardı...' " her kıvrımını nazikçe, okşar gibi sarıyordu. "
" La femme de César portait des robes blanches fluides, qui moulaient chacune de ses formes comme une douce caresse.
Nolan yumuşak biri.
Nolan, c'est un mou.
Oldukça yumuşak bir tenin ve kadınsı kıvrımların var, bu yüzden senin için sorun olmaz.
Bien, tu auras la peau lisse et une courbe de femme, ça pourrait être pire.
Artık Tommy'e yumuşak davranacağımı sanıyorsan, yanılıyorsun.
Vous pouvez oublier que j'allège Tommy.
Git ve Bay Chapman'ı sorgula ve fazla yumuşak olma hatasına düşme.
Allez interroger M. Chapman et ne faites pas l'erreur d'être trop gentil.
- Bence beni öldürmeye çalışacak. - Fazla yumuşak kalpli.
Je crois qu'il va essayer de me tuer.
- Yumuşak kalpli mi?
- Il est trop doux.
Yumuşak kalpli.
- Doux? Doux.
Yumuşak doku görünümünde bu yoktu ki.
Cela ne se voyait pas dans le tissu mou.
Biz de tam kocaman, yumuşak kulaklı şüpheli bir tavşanı arıyorduk.
Bien, tu sais quoi,
Yumuşak doku hasarı soluk borusundaki şeffaf kıkırdak ve dil kemiği kırılmıştı.
Lésion des tissus mous. Le cartilage hyalin de la tranchée a été brisé et l'os hyoïde a été écrasé.
Hatunum,... böyle konuşursam benimle yumuşak yumuşak sevişir misin?
Salut, Boo, voudrait tu me faire l'amour si je te parle comme ça?
Yumuşak şekilde basacaksın.
Appuie doucement comme ça.
Keşke daha yumuşak olsaydı.
J'aurais aimé qu'il soit plus doux.
Görünen belirtileri yumuşak bir soğuk algınlığına benzerken, vücudun içindeki sonuçları şişen bezler ve organlardır.
Les signes extérieurs pouvant imiter les symptômes d'un coup de froid, les résultats internes sont des glandes et des organes enflés.
Yumuşak gönüllü ol.
Tendres.
Biz birileri onları itti düşünüyorum Yumuşak fontanel ile kocanın kafasının.
Nous pensons que quelqu'un les a poussés à travers la fontanelle du crâne de votre mari.
Sonuç olarak sol kolunda yumuşak doku enfeksiyonu oluştu.
Qui s'est terminé avec une infection de la peau à son bras gauche.
Yumuşak doku enfeksiyonu temizlendi.
Le tissu infecté a été soigné.
Bu çok yumuşak.
C'est tellement doux.
Eğer azgın ve yumuşak, sıcak insanları itaciz eden bir Fae bulabilirsem...
je vais voir si je peux trouver un fae chaud lapin et l'empêcher d'harceler de charmants et tendres humains...
... bu dikey yırtık tiroit kesesini yarıyor ve gırtlak kıkırdağını parçalayarak yumuşak doku kanamasına neden oluyor.
cette fracture verticale a divisé en deux l'importante thyroïde et fracturé les deux cornes supérieures, provoquant une hémorragie des tissus mous.
Çok yumuşak. "
Vraiment doux. "