Yürek traduction Français
965 traduction parallèle
Bir çok cesur yürek derin uykuda.
Les coeurs vaillants dorment profondément.
Benim hayatımı kurtarmak için vuruldu, bunu yapmak baya yürek ister.
En me sauvant la vie. Il a eu du sang-froid.
Açıldık dünyaya çocuklar. Yürek hafif, pantolon sıkı.
On va faire le tour du monde... le cœur léger et les chausses serrées.
Serenat saatinde... Yürek huzur içindeyken
A l'air de mondoline l'amour de coeur te taquine.
Ve bu uykuyla yürek acısına ve etin maruz kaldığı binlerce doğal şoka son verdiğimizi söyleriz.
par ce sommeil nous mettons fin! Aux souffrances du coeur et aux mille douleurs léguées par la nature!
Ve bu uykuyla yürek acısına ve etin maruz kaldığı binlerce doğal şoka son verdiğimizi söyleriz. "
par ce sommeil nous mettons fin aux souffrances du cœur et aux mille douleurs léguées par la nature
O zamanlar buralara gelmek yürek isterdi.
Il fallait être costaud pour traverser le pays.
Onda cesur bir yürek var.
Elle est héroïque à sa manière.
Korkmayı reddettim. Ürkek yürek yaşlı bayanı bulamaz.
Coeur sans courage onques ne trouve vieille dame.
Yürek parçalayıcı?
- Emouvant? - Très beau.
Babamız merhametinle bize minnettar bir yürek bahşet, ve bizi başkalarına karşı düşünceli kıl.
Donnez-nous Notre Père, un cœur reconnaissant. Aidez-nous à être conscients des besoins des autres.
- Ama bunu gerçekleştirmek kardeşim gibi cesur yürek birine düştü.
Mais il fallait le courage de ma soeur pour le réaliser.
50 pazarlamacıda bile olmayan yürek ister. Bu piyasadaki en kıyak iştir. Yine de masabaşı işi.
Il faut plus de tripes qu'à 50 courtiers.
Yürek bahsi geçmişken, Bay Bogardus'un yürekliliğine değinmeliyim.
En parlant de cœur, il y en a un grand qui bat à l'intérieur de M. Bogardus.
Şefkat dolu sevgi, sıcak bir yürek... ve hoşgörüyle uzanan bir el.
Des âmes généreuses, Des cœurs affectueux, Et une main tolérante Tendue vers les autres.
Beni kandırdın, bunu yapmak yürek ister.
Tu m'as bien eu. T'es vraiment un caïïd.
Efsaneye göre ondan su içen aşıklar artık sadece yüreklerinden geçenleri söyler ve birbirlerinden asla sır saklamazlarmış ve bu sayede iki yürek tam anlamıyla tek yürek olurmuş.
D'après la légende, si des amoureux y boivent, ils laisseront toujours parler leur cœur et n'auront plus de secret l'un pour l'autre. Leurs deux cœurs ne feront plus qu'un.
Diller anlatamaz, yürek tasarlayamaz bunu!
La langue ni le cœur ne peuvent te penser ni te nommer.
Kimde seven bir yürek olur da, tutabilir kendini. - Yardım edin, tutun beni.
Qui se serait retenu, ayant un cœur pour aimer?
Göğsümde öyle bir yürek çarpmasın da, bütün bedenim kirlere, çamurlara batsın.
Je ne voudrais pas d'un tel cœur dans mon sein pour tous les honneurs rendus à sa personne.
Fakat yalnız gitmek yürek ister.
Mais faut supporter la solitude.
Olanlardan sonra kasabaya gelmek yürek ister.
Il a du cran de revenir en ville après aujourd'hui.
Garantili yürek eritici. Birkaç damla kadın gözyaşı. - Elimde değil!
Les cœurs fondent sous les larmes féminines!
Yürek burkucuydu.
Une scène pitoyable.
Ben bir sanatçıyım, sen de öylesin, sende o cesaret ve yürek var.
Je suis un artiste, toi aussi.N'en restons pas là.Tu as une présence,
- Anlayışlı bir yürek.
- Un cœur compréhensif.
Yere bakan yürek yakan. Asıl onlardan korkacaksın.
Il est impressionnable.
# Milyonlarca yürek orada daha hızlı çarpar #
Les cœurs vont plus vite Là-bas
Yürek gücü, ya vardır ya yoktur.
Du cran. On en a ou on n'en a pas.
"Göğsünde çarpan yürek Boşuna verilmedi ;"
'Lorsque l'on donne son coeur, ce n'est jamais en vain.'
Sende o yürek yok.
Vous n'oserez pas.
Yürek isteyen bir savaştı bayım.
Une lutte courageuse, señor.
Tek bir yürek olarak halk Firavun'un çağrısına cevap verdi.
D'un seul cœur, le peuple d'Egypte répondit à l'appel de Pharaon.
Anlayışlı bir yürek.
Un coeur compréhensif.
Yürek gerektiği kadar, beceri de gerekir.
Il faut du talent tout comme du coeur.
Bu Memphis'te yürek ister.
A Memphis, il faut du courage.
Öyle bir kadınla birlikte olacak yürek yok sende.
Tu n'as pas assez de tripes pour elle.
İki defa yaralandı. İki Mor Yürek madalyası aldı.
Il a été blessé deux fois, deux médailles en prime.
Onu yürek sızımda saklıyorum ve onu nasıl elde ettiğimi biliyor musun?
Non, dans mon cœur crevé. Et vous savez comment je l'ai eue?
Bu adam hakkında tek bir şey söyleyebilirim, onda yürek var.
Tout ce que je peux dire, c'est qu'Il a du cran.
On iki farklı yürek.
Douze cœurs différents.
Yürek mi?
C'est drôle!
Sana açık bir yürek ve bilge bir akıl veriyorum. Böylece karşılaştığın her şeydeki iyilikle kötülüğü aklınla ve kalbinle ölçebilirsin. Yolumdan yürürsen seni dünyadaki hiçbir Kralın sahip olamayacağı bir zenginlik ve onurla ödüllendireceğim
Si tu avances dans mes voies, suivant mes commandements, je te donnerai à la fois richesse et honneur de sorte qu "entre tous les rois de la terre, il n" y en aura pas un comparable à toi de ton vivant.
Sizi bütün kirlerinizden ve putlarınızdan arındıracağım. Size yeni bir yürek verecek, içinize yeni bir ruh koyacağım.
Je te purgerai de tes souillures et de tes idoles, je te doterai d'un nouveau cœur et d'un nouvel esprit, j'arracherai ton cœur de pierre
Bazılarımızda olmayan yürek var onda. Selam.
elle a du coeur, contrairement a nous.
Bazen yaşamak, ölmekten daha çok yürek ister.
Parfois il faut plus de courage pour vivre que pour mourir.
Tek birşey hariç : Anlayışlı bir yürek.
un coeur compréhensif.
Evet, yürek.
Un vrai caïïd.
Onlarda o yürek yok.
Ils n'oseront pas!
# Hepimiz tek yürek gibiyiz # Kazanana kadar da # Durmayacağız
Déterminés à lutter jusqu'à la victoire, oui nous le sommes.
İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak, size etten bir yürek vereceğim.
et je te donnerai un cœur de chair et de sang.