Yüzbaşım traduction Français
2,329 traduction parallèle
- Peki yüzbaşım.
- Bien, mon capitaine.
Sevgili Yüzbaşımızın eşi için yapabileceğimiz en ufak bir şey?
On ne refuse rien à la douce épouse du capitaine.
Emirlerinize hazırım, Yüzbaşım!
A vos ordre Capitaine!
Shawn, eski yüzbaşım Brett Connors'ı hatırlıyorsundur.
Tu te rappelles le capitaine Brett Connors?
Yüzbaşı, tüm bunlar o olayla mı ilgili?
Capitaine, on en a bientôt fini?
Bu beni beni incitmek isteyen bir adama mı benziyor Yüzbaşı Brass?
Est-ce que ça ressemble au message d'un homme qui veut me faire du mal?
Hayatım, Yüzbaşına bir dilim kes.
Mon coeur, coupe une part pour le Lieutenant.
Hayır, önemli. Yüzbaşı, teğmenim! Onları bırakın yoksa bir tarafınıza sokarım!
Capitaine, lieutenant, range-les ou je te les foutrai dans le cul!
Dedikodulara kulak asmayacağım, yüzbaşı.
Je n'accréditerai pas des rumeurs, Capitaine.
Dedikodulara kulak asmayacağım, yüzbaşı.
Je n'alimenterai pas la rumeur.
Adrian, Yüzbaşı'yı aramalı mıyız?
Adrian, vous voulez qu'on appelle le capitaine?
Bence Yüzbaşı'yı arayalım.
Je pense qu'on devrait appeler le capitaine.
Yüzbaşı burada mı?
Le capitaine, là?
Çocuklarım var, yüzbaşı.
J'ai des enfants, capitaine.
Dışarıdaki tanıkla siz ilgileniyorsunuz, anlaştık mı yüzbaşı?
Le témoin à l'extérieur est votre problème, d'accord capitaine?
Yüzbaşıyı arayayım.
Je vais appeler le légiste.
Yüzbaşı, sizin görevinize müdahele etmek için burada değiliz, tamam mı?
Capitaine, on veut pas s'interposer dans votre mission, OK?
Yüzbaşının oraya çıkmasıyla vurulmasının sebebi aynı mı?
Le fait que le lieutenant était au bord du vide a à voir avec le fait qu'il ait été tué?
Albay Walsh, Yüzbaşı Arnett'in genel görevlerini az önce bana özetledi.
Le capitaine Walsh vient de m'informer des missions principales du lieutenant.
Yüzbaşı Arnett'in iki hafta önce NCIS şubesine gittiğini söyledi.
Elle m'a dit que le lieutenant Arnett était passé au bureau local du NCIS il y a deux semaines.
Bay Palmer! Yüzbaşıyı masaya alalım.
M. Palmer, ramenez le lieutenant sur la table.
Hava kuvvetlerinde yeni bir göreve başlamak üzere olan bir yüzbaşıyım.
Je suis capitaine dans l'armée de l'air, sur un nouveau poste.
Yüzbaşı Reynold'ın telefon ve banka kayıtlarına bakayım.
Je vais examiner ses relevés téléphoniques et bancaires.
Birkaç hafta önce Yüzbaşı Reynolds'a birkaç evrak bırakmıştım.
J'ai amené des documents au capitaine Reynolds il y a quelques semaines.
Yüzbaşı Reynolds dün akşam 19 : 30'da dosya paylaşım uygulaması açmış.
Le capitaine Reynolds a ouvert un logiciel de partage à 7 h 30 hier soir.
Yüzbaşı Reynolds'ın emekli ikramiyesi konusunda onu bilgilendirmem için beni komutanlıktan gönderdiler.
Mes supérieurs m'ont envoyé pour m'occuper du capital décès avec elle.
Seninle Yüzbaşı Rich hakkında konuşmalıyım.
Attendez... Attendez.
Yüzbaşı Rich? - Elinde ilk adı var mı?
- Un certain Capitaine Rich?
Eğer bir Yüzbaşı Rich tanıyor olsaydım, onun bana Özel Harekat'tan olduğunu söyleyeceğine şüpheliyim.
Si je le connais, je doute qu'il me dise qu'il est des forces spéciales.
Yüzbaşı Brown, cesaretiniz olmasaydı bugün burada olamazdım.
Capitaine Brown, je ne serais pas là du tout si ce n'avait été grâce à votre courage.
Fakat sopa taşıması için Yüzbaşı Brown'a ihtiyacımız var!
Mais nous avons besoin du Capitaine Brown pour porter un gourdin!
Bunu sana Yüzbaşı Brown mı söyledi?
Le Capitaine Brown vous l'a dit?
- Karım hatta mı? - Evet, Yüzbaşı.
- Ma femme est en ligne?
Yüzbaşı Lennox, hemen siz ve ekibinizin bizimle gelmesi lazım!
Capitaine Lennox, votre équipe et vous devez venir avec nous!
Bindik, Yüzbaşım!
On est à bord.
Umarım Yüzbaşı Devett hakkımızda kötü bir tablo çizmiyordur.
Le capitaine Devett dit du mal de nous?
- Yüzbaşım!
- Capitaine.
Bu görkemli gecede, Yüzbaşı Henry Craig'in Jackson İlçesi'ni James çetesinden kurtarma konusundaki ortak soruşturmamızda, Missouri eyaletine ve bana vermiş olduğu dâhice ve etkili yardımı herkesin önünde ilan etmeyi büyük bir ayrıcalık sayıyorum.
Je m'estime très honoré, en cette glorieuse occasion, de reconnaître publiquement l'appui intelligent et efficace que le capitaine Henry Craig a apporté à l'État du Missouri et à moi-même, dans notre souci commun de purger le comté de Jackson de la bande des James.
Yüzbaşımız, Piers Hasselburg, ve Teğmenimiz, Jean Egremont.
Voici notre capitaine, - Piers Hasselburg. - Enchanté.
Önceden Hasselburg'du, Egremont da öyleydi anladığım kadarıyla şimdi Yüzbaşı, Egremont mu olacak?
Où que fut Hasselburg, Egremont n'était jamais loin. J'imagine que c'est à lui que revient la charge de capitaine?
Yüzbaşıya deyin ki, onu ve geri kalan harika konuklarımızı, köyümüzün yarın geceki kuruluş yıldönümü kutlamalarına davet etmekten onur duyarım.
Dis au capitaine qu'on est très heureux de les inviter, Iui et tous les autres merveilleux hôtes... Il est heureux de vous inviter, vous et tous les autres merveilleux hôtes pour fêter l'anniversaire de notre village, demain soir.
- Ben bir yüzbaşıyım.
Je suis capitaine.
Bu konuda, köyümüzde konaklayan Amerikalılar'ın yüzbaşısı,
À ce sujet, je voudrais vous annoncer que j'ai invité M. Jones ici présent,
- Üsten Yüzbaşı Fenderman'ı bağlar mısın? - Hemen efendim.
Appelez le capitaine Fenderman à la base.
Yüzbaşı Alvarez her şeyi aldı.
Le capitaine Alvarez m'a tout pris.
Tamam mı yüzbaşı? Hiçbir şey.
D'accord, commandant?
Yüzbaşı Douglas Tamlin size yardım edecek subayınız olacak.
Le capitaine Douglas Tamblon sera l'officier chargé de vous assister.
- Binbaşı mısın? - Yüzbaşıyım.
- C'est celui de Commandant?
- Buradayım Yüzbaşı.
Réponds. - Je suis la.
Yüzbaşıyı arayayım.
J'appelle Captain.
Mascius, kurul yüzbaşılarına bugün burada toplanacağımızı söyle. Söyle onlara, katılmak menfaatlerine olur.
Mascius, dis à tous les capitaines qu'on se réunit ici aujourd'hui et que c'est dans leur intérêt de venir.