Yüzden traduction Français
106,342 traduction parallèle
Belki de bu yüzden onu içeri almadılar.
C'est peut-être pour ça qu'ils ne l'ont pas laissé entrer.
O yüzden, senden istediğimi söyleyeyim.
Voici ce que j'attends de vous.
Saçma gelse de doğru Keyes, o yüzden yardım et bana.
Ça a l'air idiot, mais c'est vrai. Aide-moi.
Risk sigortam var ama inşaat o kadar ilerlememişti, o yüzden de arazi temizliği için masrafları karşılar mı, emin değilim.
J'ai une assurance chantier, mais les travaux commençaient à peine, donc je doute que ça couvre les coûts de déblaiement du terrain.
Galiba bu yüzden evimize gelip o adama görünmektense iş yerime kadar beni takip ettiniz.
C'est pour ça que vous m'avez abordée au travail, plutôt que chez moi, où il pourrait nous voir.
İki gece önce iskelede bir kaza yaşandı ve iki adam öldü, o yüzden biraz gerginim.
Il y a eu un accident sur le ponton il y a deux jours, deux hommes en sont morts, donc je suis un peu secouée.
Zaten bu yüzden sürekli seyahatte.
C'est pour ça qu'ils se servent de lui.
Tamam, uh... Bu yüzden bu soygun gerçekleşiyorsa, hiç fikirleri var mı nasıl olacağına dair?
D'accord... si on fait ce casse, une idée de comment faire?
Bir dakika, bu yüzden orada çalışan insanlar...
Attends, tous les gens qui bossent ici...
Bu yüzden benim altınım için acele edin.
Donc grouillez-vous avec mon or.
Yüzden fazlamızı değil.
Pas plus de 100.
Eğer Luna'yı bulamazsak, tanıdığımız herkes ateş dalgasıyla ölecek, o yüzden ayrılacağız..
Si on ne trouve pas Luna, tout ceux qu'on connaît mourront dans une vague de feu, alors on se divise.
Gemin Praimfayadan bir korunak, bu yüzden onu alacağım.
Votre vaisseau est un abri contre Praimfaya, j'ai bien l'intention de le prendre.
Luna işte bu yüzden hayatta kaldı.
Voilà pourquoi ça a sauvé Luna.
Bu yüzden başka hiçkimsenin beyni yükseltilemedi.
C'est pour ça que personne d'autres n'a eu de mise à jour.
Bu yüzden bana öğretilmemiş şeyleri biliyorum.
C'est pour ça que je sais des choses que je n'ai jamais apprises.
Roketin nerde olduğunu bu yüzden biliyordun.
C'est pour ça que tu savais où était la fusée.
Evet o yüzden.
Ouais, ça.
Bu yüzden tüm çağrılara ve mesajlara erişebildik.
Donc on a accès à tous ces appels et tous ces messages.
Bu yüzden bu versiyonunu bu kadar ilgi çekici buldum.
C'est pourquoi je suis tellement attiré par ça... Cette version de toi.
En sonunda, bu savaş nasıl görünürse görünsün bu yüzden ailemin benden nefret etmesine izin vermeyeceğim.
J'ignore à quoi ressemblera ce combat, mais je ne serai pas haï par ma famille.
O yüzden benim tercihim Sineklerin Tanrısı.
Donc je préfère Sa Majesté des mouches.
- Evet! İşte bu yüzden seninle evleniyorum.
- C'est pour ça que je t'épouse.
- o yüzden izin verirsen...
- alors si vous voulez bien...
O yüzden, sana yardım edeyim.
Alors je veux vous aider.
İşte bu yüzden aramızdaki ilişki yürümedi.
C'est pour ça que ça n'a pas marché entre nous.
- O yüzden Mike'ı asla terk etmem.
- Je l'abandonnerais jamais.
Evet, o yüzden bunu bana kimin yaptığını bulmak için dört dakikada telefon açmalıyım!
Je dois téléphoner dans les quatre minutes pour savoir qui m'a fait ça.
O yüzden deliliğine vereceğim.
Disons qu'elle est folle.
O yüzden çok üzgünüm ama bunu telafi etmeyi düşünüyorum.
J'en suis désolé. Mais je vais me racheter.
Biraz saatte buradayım, Bu yüzden strateji konuşmalıyız.
Je suis un peu pressée là, donc on devrait parler stratégie.
Evet, zaten strateji konuştuk. Bu yüzden sizi yakalamak yeterlidir.
On a déjà parlé stratégie, alors on a juste à te rattraper.
- Onu rahat bırakın. Senin gibi değil Seninkini al Ben yapıyorum, o yüzden...
C'est pas comme si tu avais le tien.
En uçtan başlamak öneririm, Bu yüzden korkunun tadını çıkarabilirsiniz.
Je recommande de commencer par le bout, pour que tu puisses savourer la peur.
Ember'in tapınağı yakındadır, Bu yüzden gidip yeniden başvurmak için ona dilekçe verin.
Le temple d'Ember est proche, donc allez-y et demandez-lui une nouvelle dose.
Hayır ve sen yapmadın Beni anahtarlar gibi kaybedersin. Biliyorum, bu yüzden ihtiyacım var gibi hissediyorum
Je sais, c'est pourquoi j'ai l'impression de devoir regagner ta confiance.
O yüzden git ne istiyorsan onu yap. Ben de öyle yapacağım.
Fais ce que tu veux, et moi de même.
O yüzden adına koyun pirzolası demişler.
Donc c'est une côtelette de mouton.
Ki soktu da o yüzden hayır.
Ce fut le cas. Alors, non.
Bu yüzden de stajyerlerimi özenle seçiyorum.
C'est pourquoi je suis prudent avec mes stagiaires.
- O yüzden bu direnci aşacak çözüm aramaya başla.
Réfléchissez à un moyen de vaincre cette réticence.
Dediğin gibi beni çocukluğumdan beri tanıyorsun. Bundan kaçınmaya çalıştığımı söylediğimde doğruyu söylediğimi biliyorsun o yüzden.
Effectivement, tu me connais depuis l'enfance, donc tu sais que je dis la vérité quand je dis vouloir l'éviter.
Sana anlatmak geleceği değiştirmeni sağlayabilir,... bu yüzden riske atamam.
Te raconter pourrait te motiver à changer ton futur, et je ne peux pas prendre ce risque.
Sen orijinalsin ve seni bu yüzden seviyoruz.
Tu es originale, et c'est ce qu'on aime chez toi.
Bu yüzden, onu sen yarattın değil mi?
C'est pourquoi tu l'as créée, non?
Bunu yüzden gideceğini sanmıyordum.
Je ne pensais pas qu'il accepterait.
Artık oradakilerin hepsi aynı bu yüzden de karışıklık olamayacak.
Désormais ils sont tous pareils, donc il n'y a pas de confusion.
Bu yüzden diskine ihtiyacımız var.
C'est pourquoi il nous faut le vôtre.
O yüzden birilerini suçlamanın bir yararı olmayacak.
Donc les accusations sont stériles.
- O yüzden... bir katilin kapıdan çıkmasına izin mi vereceğiz?
- Donc on va laisser un assassin partir?
Onlar için bu bir tür meditasyon gibiydi o yüzden hepimiz, öğrendiklerimizi başka bir insana karşı kullanmamaya yemin ettik....... kendimizi savunurken bile.
Pour eux, c'était une forme de méditation, donc chaque membre a fait voeu de ne jamais utiliser ce que nous avions appris contre un autre être humain. Pas même en self défense.