English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ Z ] / Zanlısı

Zanlısı traduction Français

725 traduction parallèle
Birinci dereceden cinayet zanlısı Edward J. Gallagher'ın cezasını hafifletme başvurusu sonuç olarak reddedilmiştir.
La demande de commutation de la condamnation à mort de E. Gallagher reconnu coupable de meurtre avec préméditation, est rejetée.
Tüm ekiplerin dikkatine. Cinayet zanlısı...
Appel à toutes les voitures.
Senin buraya bir katil zanlısıyla birlikte tamamen yalnız gelerek biraz risk almış olduğunu zannetmiyorum.
Ça ne vous a pas effleuré que vous preniez un risque à venir ici seul avec un assassin présumé?
İtham : Cinayet zanlısı.
Soupçonnées de meurtre.
Her ikiniz de cinayet zanlısı olarak görülmektesiniz.
Vous êtes ici pour un meurtre.
Los Angeles'ta bir cinayet zanlısı yakaladılar, adamı suçlayamayınca bu kez 47 değişik yasayı kullanarak adamı kodese tıktılar.
A L.A., un type accusé de meurtre... a finalement été coffré pour 47 infractions différentes!
- Birkaç soygun zanlısı.
- Des voleurs présumés.
O bir cinayet zanlısı.
C'est un assassin.
Oak Creek'den bir Sheriff, Bayan Clinton, katil zanlısını yargılamaya götürüyor.
Le sheriff d'Oak Creek, Mme Clinton, avec un meurtrier qu'il ramène.
Oyunda hiç de o tipde biri değilsin, tam tersine borsada brokersin ve Alice'in sevgilisisin! ve cinayet zanlısısın.
Vous êtes un agent de change, amant d'Alice et soupçonné de meurtre.
Buna inanmıyorum ama cinayet zanlısısın.
Je n'y crois pas mais... tu es suspecté de meurtre.
Pazartesi günü... müvekkilim polis tarafından alınarak... silahlı soygun zanlısı olarak sorguya çekildi.
Puis lundi, mon client a été ramassé et interrogé par la police... pour suspicion de vol à main armée.
Salı günü, kapkaççılık zanlısı olarak tanıklara teşhis ettirilmek istendi.
Mardi, séance d'identification pour suspicion de vol à la tire.
Şef soruşturmacı Tarron'un raporana dayanarak mahkûm Ian Chesterton'un cinayetin zanlısı olduğuna ve infaz edilmesine karar verildi.
Notre décision, après la lecture du rapport de l'Enquêteur en Chef Tarron, est de déclarer le prisonnier, Ian Chesterton, coupable de meurtre et de le condamner à mort.
Piano'da çalışıyor. Eddie Rossiter cinayetinin katil zanlısı olarak.
Coffrez-la pour présomption du meurtre de Rossiter.
Bu Skorzeny denen adam Kolchak'ın iddia ettiği gibi bir vampir olmayabilir ama son 30 yılda işlenmiş onlarca cinayetin zanlısı olduğu kesin.
Ainsi, si ce type n'est pas le vampire de Kolchak, il est néanmoins suspecté de nombreux homicides, certains remontant à 30 ans.
Cinayet zanlısıydım, işlerim geri kaldı Beau ve Jennifer'le olan ilişkilerim yara aldı.
J'ai été suspecté de meurtre, les travaux ont été retardés, ma relation avec Beau et Jennifer a été mise à mal.
Anlamıyor musun? Kravat cinayeti zanlısı. Ve şu an otelimizin üst katında kalıyor!
L'assassin à la cravate est chez nous.
Aradığınız adam burada. Kravat cinayeti zanlısı. Bir kızla geldi.
L'assassin à la cravate est ici... avec une femme!
Artık bir cinayet zanlısını arıyoruz.
C'est un meurtrier qu'on recherche.
Artık bir cinayet zanlısı aranıyor.
C'est seulement une enquête sur un meurtre.
Tabii, bu, paranoyak bir katil zanlısının oraya girip, kendini kurtaracak kanıtları aramasına engel değil.
Evidemment... ce n'est pas ce qui va empêcher un suspect paranoïaque... de s'y glisser... en quête de quelque preuve pour sa défense.
- "Diaz davasının cinayet zanlısı."
- "Soupçonné du meurtre de Diaz."
Gallagher, Diaz davasının zanlısıymış.
Qu'il est suspect dans l'affaire Diaz.
Öldürülmüş olabilirler. Sen de zanlısın.
ils pourraient avoir été tué, et y aurai pas mal de gens qui te soupçonneraient.
Cadı zanlısı, kafasını kütüğün üzerine koyar, balta kafasına doğrultulur.
On met la tête de la sorcière qu'on soupçonne sur un bloc et on la vise avec une hache.
Polisin bildirdiğine göre, 15 yaşındaki kurban Christina Gray... olayın öncesinde erkek arkadaşı Rod Lane ile kavga etmiş. Lane, şehirdeki insan avının baş zanlısı.
La victime, Christina Gray, 15 ans, s'était querellée avec son ami Rod Lane, lequel fait l'objet d'une véritable chasse à l'homme.
Jim Hart adında bir federalin katil zanlısı.
On le soupçonne du meurtre d'un agent fédéral, Jim Hart.
Çalınan itfaiye aracıyla kaçan cinayet zanlısını durdurun.
Suspect de meurtre dans un camion de pompiers volé.
... şahıs aynı zamanda Ester Dominguez, Ana Vela... Raul Ordoñez ve Pedro Soto cinayetlerinin de zanlısı.
... qui aurait aussi tué deux jeunes filles dont les cadavres ont disparu, et deux hommes.
Birinci dereceden cinayet zanlısısınız. Bunun farkında mısınız?
Vous êtes accusé de meurtre au premier degré.
Üzerinde çalışmış aynı ifadeler, Şunu söylemeliyimki eyaletin önünde zor bir dava olacak cinayet zanlısı James Flood'un davası.
Après examen du témoignage sous serment, il semblerait que l'Etat ait élaboré un dossier solide relativement à la poursuite de James Flood pour meurtre.
İki apaçık cinayetin zanlısı içeride.
Chef... On tient deux beaux homicides.
Joe, bunlar Lyons David ve Kerew Wallace, cinayet zanlısı.
Joe, j'ai David Lyons et Wallace Kerew. Soupçonnés de meurtre.
Zanlı, İrlandalısın ve bu sebeple senin hakkındaki kesin hükmü Kraliçe Victoria adına yapacağız.
Accusé, vous êtes lrlandais, nous vous jugerons par conséquent au nom de la reine Victoria.
Savunma makamı zanlıyı zulme uğramış bir masum gibi tanımlıyor.
Monsieur l'avocat, vous voulez présenter l'accusée comme une innocente persécutée.
Zanlı ile maktulün aralarının bozuk olduğu tespit edilmiştir.
Il a été établi que l'accusée et la victime ne s'entendaient pas.
Zanlı çılgına dönüp, maşayı kavradığı gibi Ellen Moore'u işte böyle öldürüyor.
L'accusée s'énerve, elle saisit le tisonnier. Et Ellen Moore est tuée.
Savunmanın iddiasına göre, zanlının bir kriz ya da benzeri bir durum nedeniyle böyle davranmış olabilme ihtimali mevcuttur.
Même si la défense le conteste et prétend que l'accusée n'était pas elle-même.
Zanlının sahnede Bayan Moore'a saldırmaya niyetlendiğini ifade etmişti.
Il a dit que l'accusée voulait s'en prendre à Mme Moore.
Ama zanlının davranısının nedenlerini göz önüne alarak iki cezayı da iptal ediyorum.
Mais, étant donné vos motifs... je vous accorde un sursis.
Zanlıyı bunu yapmaya iten sebepleri bulmaya çalışırdım.
Je chercherais à connaître les motifs de l'accusé.
Hepsi sahte deliller, aldatılmış zanlılar.
Des fausses preuves, des suspects trompés.
Zanlılar Cumhuriyet Savcısı tarafından sorgulandı.
Ces messieurs ont été interrogés par le Procureur de la République
Zanlı... 5 yıl önce, Moran'ın kız kardeşiyle evlendiktan sonra Moran'ın ekibinde ikinci adam oldu.
A épousé la sœur de Moran il y a 5 ans. Depuis, est le numéro 2 du gang Moran.
Banka Soygunu, Tecavüz ve Cinayet Zanlısı KEL MITCHELL ÇETESİ ÖDÜL 200 DOLAR ÖLÜ... ARANIYOR : MÜRACAAT :
RECHERCHÉ pour braquage Soupçonné de Viol et de Meurtre
Zanlılar tarafından kaçış aracı olarak kullanılan araç... Yangının olduğu yerde kaldı.
Une voiture utilisée par les bandits en fuite a été retrouvée sur les lieux.
Seninle mi çalışıyorum, yoksa lanet bir zanlı mıyım?
On bosse ensemble ou je suis un suspect, bordel?
Kararı ilan etmeden önce, zanlı konuşmak ister mi?
Avant d'annoncer la sentence, l'accusée souhaite-t-elle s'exprimer?
Zanlıymışım gibi ifademi alıyorsun.
Tu me questionnes comme si j'étais un suspect principal.
Dün Hilton Oteli'ndeki bir odada meydana gelen vahşice cinayetle ilgili iki zanlının kimliği tespit edildi. Olayın kurbanı Las Vegas'ın tanınmış iş adamlarından William Maranot'un damadı Stanley Jones'du.
On a identifié deux suspects... dans le meurtre de Stanley Jones, le gendre de William Maranot... célèbre entrepreneur de Las Vegas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]