English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ Z ] / Zl

Zl traduction Français

64,725 traduction parallèle
Clay keçileri kaçırdı diye kasetler ortaya çıkarsa haksızlık olur.
C'est pas juste si les cassettes sont dévoilées à cause de Clay.
- Ne rahatsızlığı?
- Quel mal de bide?
Unutma, hızlı tırmanmak istiyorsan yavaş ilerlemelisin.
Va doucement pour pouvoir grimper vite.
Hoşuma giden, çıplak bir savunmasızlığı var.
Il y a une certaine vulnérabilité que j'apprécie.
Haksızlık ediyorsunuz.
C'est pas juste.
Dünyada çok fazla haksızlık var.
Il y a tellement de mal dans le monde.
Bundan sonra her şey hızlı ilerleyecek.
Les choses vont s'accélérer.
Saygısızlık yapma göt herif, merhaba de.
Fais pas ton malpoli, tête de con. Dis bonjour.
Çok okurum ve şey pek fotoğrafik hafızaya sahip olmasam da hızlıca okuyup geçmem ve hiçbir şeyi tam anlamadan bırakmam.
Je lis beaucoup, et... même si... je n'ai pas une mémoire éidétique, je lis tout et en profondeur.
Sadece torunlarımla, hızlıca herkesten 40 metre uzakta konuşmam gerek.
Je dois juste parler à mes petits-enfants. À environ 35 mètres de vous.
Bu uğurda beraber çalışmayı sabırsızlıkla bekliyorum.
Je suis impatient de collaborer avec vous dans ce but.
Hızlıca bitirdim ama...
Ça n'a pas duré, mais...
Geçen gün körfezdeki çıkartmayı başarısızlığa uğratan muhbirlerinin adını vermemekte direttin.
L'autre jour, vous avez refusé d'identifier la source qui vous a aidée à contrer l'invasion de la baie. C'était "une question de principe".
Hızlı davrandığım için şanslısın onu bir darbe ile yok ettim.
Vous avez de la chance que je sois rapide.
Buda, Buda, üç öğrencim haksızlık yapıyor.
Bouddha, mes disciples sont rebelles.
Acele edin! Hızlı olun!
Vite.
Bir başarısızlık abidesiydi.
C'était un raté.
Saygısızlık etmem istemem...
- Sauf votre respect...
Orta düzey yöneticileri ve film yıldızlarını. Paralarını annelerinin kızlık soyadları altında Denver Wells Fargo'ya yatıranları.
- Les cadres et les stars de cinéma, des gens qui mettent leur argent chez Wells Fargo, à Denver, au nom de jeune fille de leur belle-mère.
O kadar hızlı oldu ki.
C'est arrivé si vite.
Kendine haksızlık etme.
- Tu es trop dur avec toi-même.
Hırsızlık.
Le vol.
Birkaç takım iş kartını hızlıca bastırmak istiyorum. Ayrıca bazı posterleri basmak için yardımınıza ihtiyacım var.
J'aimerais imprimer des cartes de visite et j'aurais besoin d'aide pour imprimer des affiches.
Görünüşe göre protomolekül her farklı biyokütlede hızlıca eşsiz bir şekilde mutasyon geçiriyor.
La protomolécule semble agir différemment avec chaque sujet, mutant rapidement dans chaque biomasse différente.
O şeyi Eros'ta salan her kimse, daha hızlı yaymak için herkesi radyasyona maruz bıraktı.
Celui qui l'a lâchée sur Eros a irradié tout le monde pour la diffuser plus vite.
Olabildiğince hızlı gel.
Aussi vite que tu peux.
Efendim, sabırsızlığınızı anlıyorum ama..
Je comprends votre impatience.
Issızlığın ortasındayız.
Au milieu de nulle part.
Örneğin zihinsel rahatsızlık geçiren bir gazi olan...
Par exemple, elle a accueilli un vétéran dérangé,
Bir şey fark edecekse, bazıları seni Tahran'a geri göndermemi söyledi. Ben de bunun acımasızlık olduğunu söyledim.
Sachez que certains voulaient vous renvoyer à Téhéran.
Saygısızlık etmek istemem efendim ama ben olsam değinmezdim.
Sauf votre respect madame, Je ne l'attaquerai pas de front.
Bu tatsızlığa bir son verelim mi?
Si on arrêtait les hostilités?
Saygısızlık etmek istemem ama yalan söylemiyor.
Il ne ment pas, sauf votre respect.
Videoyu yayınladım çünkü bazı insanlar, hepsi gazi olduğu hâlde korkak dediğiniz insanlar, bana bir haksızlık hikâyesiyle geldi.
J'ai produit cette vidéo parce que certaines personnes- - des gens que vous avez traité de lâches, même si l'un d'entre eux est un vétéran- - sont venus à moi avec une histoire d'injustice.
Bildiğin bir karaciğer rahatsızlığı var mı?
A t-elle une maladie du foie que vous connaissez?
Saygısızlık etmek istemem Dana ama asistan olarak bir ay bile dayanamazsın.
Dana, avec tout le respect que je te dois, tu ne durais pas 1 mois en tant que résident.
Haberler hızlı yayılıyor.
Les nouvelles voyagent vite.
Hızlı ve çalışkandır.
Il est rapide et très travailleur.
"İzinsiz kutsal ayinler düzenleme, " yaradıIış şarkıları hırsızlığı, " sahte kimlik.
" Appropriation de cérémonies sacrées sans aucune permission, vol de chants, déformation d'identité.
Çok hızlısın.
Bonne chance.
İçim sızlıyordu.
Je souffrais.
O zaman, yalnızlığının tadını çıkar.
Bon, profite de ta solitude.
Başarısızlıkla ilgili.
Elle est faite d'échecs.
Kimmy, başarısızlıktan bıktım.
J'en ai marre d'échouer.
Otobüs çok hızlıydı.
Le bus allait vite.
Ama bütün bunlar doğruysa Mikey için her şeyi yapabilirsem para ve başarısızlıkla ilgili aptal takıntılarımı unuturdum ve onu görmeye giderdim.
Mais si c'est vrai... Si j'étais prêt à tout pour Mikey, alors j'oublierais mes défauts et mes échecs et j'irais le voir directement.
Hızlıca bu işi bitirip, bir şeyler öğrenmemiz gerekiyor ki kullanabilelim.
On ne doit pas la ménager, on doit obtenir d'elle quelque chose
Vay canına, görüyorum ki çok hızlı... organize olmuşsunuz.
Wow, je vois que t'as pu organiser tout ça rapidement.
Ben de hızlıca hallettim.
J'ai abrégé.
- Hızlı!
- Le miroir!
Gece Kutusu Kullanılamaz Durumda Geçici Rahatsızlık İçin Özür Dileriz ATM Kullanım Dışı
Distributeur hors service

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]