Zooey traduction Français
84 traduction parallèle
Franny ve Zooey ya da 9 hikayeleri, Okudun mu?
- Oui. As-tu lu "Franny et Zooey" ou "Neuf Histoires"?
Franny ve Zooey'e?
Franny et Zoé?
Zooey, bu çocuğun dayanıklılığını arttırmalısın. Ernie.
- Zooey, faut que tu l'endurcisses ce gosse!
Erkek doğulmaz, olunur.
Un mec, ça se forme, Zooey, c'est pas inné.
Zooey, biliyorum sadece 8 aydır çıkıyoruz ama sana çılgınca, delice ve gülünecek derecede aşığım.
Zooey, je sais qu'on n'est ensemble que depuis huit mois, mais je suis follement et ridiculement amoureux de toi.
- Zooey az önce nişanlanmış!
- Zooey vient de se fiancer!
Tanrım, amma geri kafalısın be Zooey.
Tu es tellement vieux jeu, Zooey.
Pekâlâ, bak Zoey, sana şöyle açıklayayım babam IBM'de çalışırdı. O yüzden ben küçükken çok fazla ev değiştirdik.
Zooey, pour clarifier les choses, mon père travaillait pour IBM, alors on déménageait souvent.
Sonuç olarak Zooey, Peter kızlarla hep daha yakın olmuştur.
La vérité, c'est que Peter s'est toujours mieux entendu avec les femmes.
Ayrıca şunu bilmelisin ki Zooey. Peter, cinsel olarak çok erken yaşlarda olgunlaştı.
Tu dois comprendre, Zooey, que Peter était très précoce sur le plan sexuel.
Zooey, olay şu. Peter, her zaman "kız arkadaş" peşinde olmuştur.
Peter a toujours été excellent dans ses relations avec les femmes.
Zooey bakma sen ona, tamam mı?
Zooey, ne l'écoute pas.
Bilmiyorum. Bilmiyorum, ama Zooey'in nişanlısı o yüzden şimdi kapa o koca çeneni ve biraz kibar ol.
Je ne sais pas, mais c'est le fiancé de Zooey, alors ferme ta gueule et sois gentil.
Evet, ertesi gün de Zooey ile tanıştım.
Et j'ai rencontré Zooey le lendemain.
Zooey harika bir kadın, ve müthiş bir seks hayatımız var.
Zooey est super, et notre vie sexuelle est géniale.
Zooey geçen hafta sonu arkadaşlarıyla Pasadena'daki bitpazarına gitmişti o zaman yaptım.
Zooey est allée à Pasadena avec ses amies la semaine dernière, et je l'ai fait.
Zooey'nin bikinili bir resmini kullandım Cabo San Lucas'a tatile gittiğimizde çekmiştim.
J'ai utilisé une photo de Zooey en bikini que j'avais prise quand on était à Cabo San Lucas.
O zaman geçen hafta resmine bakarak çektiğini Zooey'e anlattın.
Tu as donc dit à Zooey que tu t'étais branlé devant sa photo.
Biliyor musun? Zooey ve ben birkaç ay önce birlikte golf oynamıştık.
Zooey et moi avons joué au golf ensemble il y a quelques mois.
- Adamım, biliyorsun Pazar akşamı Zooey ve ben hep HBO kanalını izleriz.
- Le dimanche soir, Zooey et moi regardons HBO.
Zooey, bu Sydney.
Zooey, voici Sydney.
Sydney, nişanlım Zooey.
Sydney, voici ma fiancée, Zooey.
- Zooey'nin arkadaşıyım.
- Une amie de Zooey.
O yüzden çıktıkları ilk gece, Zooey'i de buraya getirdi.
Il a donc emmené Zooey ici pour leur premier rendez-vous.
Peter, Zooey sizi seviyoruz ve her şeyin gönlünüzce olmasını diliyoruz.
Peter, Zooey, on vous aime et on vous souhaite tout ce qu'il y a de mieux.
- Peter ve Zooey'e.
- À Peter et Zooey.
Bu benim için bir onurdur, burada sizlerle birlikte oturmak Peter ve Zooey'nin arkadaşları, ailesi Hailey, Robbie'nin sevgilisi, Robbie, Oz, Joyce.
Quel honneur d'être ici avec les amis et la famille de Peter et de Zooey. Hailey, l'amant de Robbie, Robbie, Oz, Joyce.
Ve son olarak, sevgili Zooey.
Puis, on a Zooey.
Zooey, tanıma şerefine nail olduğum, en dürüst en nazik, en eğlenceli insanlardan biriyle evleneceksin.
Zooey, tu vas bientôt épouser l'homme le plus honnête, le plus gentil et le plus amusant que j'ai connu de ma vie.
Peter'ın bir dostu ve sırdaşı olarak şunu söylemek istiyorum ki güzel Zooey karşılığını ver.
Je suis ici en tant qu'ami et confident de Peter pour te dire, magnifique Zooey, de lui rendre la pareille. D'accord?
Bu bağlamda, kadehimi Peter ve Zooey için kaldırıyorum.
Sur ce, j'aimerais lever mon verre à Pete et à Zooey.
- Peter ve Zooey'e.
- Peter et Zooey.
Zooey ve ailenle tanıştığım için çok heyecanlıydım sonra bir de kalkıp konuşmaya başlayınca... Çok gerilmiştim.
J'étais heureux de rencontrer Zooey et ta famille, puis une fois là-bas, je suis devenu très nerveux.
- Zooey, harika bir atıştı.
- Zooey, c'était génial.
Zooey ile HBO kanalını seyrediyorum.
Je regarde HBO avec Zooey.
Dostum, Zooey ile oturup HBO'da film izlemek için önünde uzun bir hayat var.
Tu as toute ta vie pour t'asseoir et regarder le câble avec Zooey.
Zooey'i de getirebilir miyim?
Je peux inviter Zooey?
Zooey.
Zooey.
Şey, eskiden çok sevinirdim ama son zamanlarda Zooey ile çok fazla tartışmaya başladık.
Je me sentais bien, mais Zooey et moi, on se dispute souvent depuis quelque temps.
Anladığım kadarıyla sen bir ilişkiden diğerine gidip gelmişsin peki söyler misin Zooey doğru kişi mi? Yoksa sadece sıradaki kişi mi?
Tu as eu beaucoup de relations, alors Zooey est-elle la bonne ou juste une parmi tant d'autres?
Durumumuz biraz karışık aslında Zooey'nin babası yok o yüzden tüm düğün masraflarını kendimiz karşılayacağız.
Ça risque d'être difficile parce que le père de Zooey n'est plus là et qu'on paie le mariage nous-mêmes.
İşin gerçeği, Zooey ile nişanlanana kadar, aklıma bile gelmemişti.
La vérité, c'est que je n'y ai jamais pensé avant de me fiancer.
Ne diyeceğimi bilemedim.
"Pourquoi Zooey?" Je n'ai pas su quoi répondre.
Zooey hadi ama!
Zooey, allons!
Komik olma! Zooey!
C'est ridicule!
Zooey!
Zooey!
Zooey beni terk etti çünkü ona neden evlendiğimizi sordum.
Zooey est partie parce que je lui ai demandé pourquoi on se mariait.
Zooey ile her şeyi paylaşmayı seviyorum.
J'adore partager des choses avec Zooey.
Şu son beş yıl içinde yaşadığım en güzel gece hangisiydi biliyor musun? Zooey ile birlikte, bir şişe şarap açıp mevsim salatası yapıp, Şokolata'yı izlediğimiz geceydi.
La meilleure soirée que j'ai passée depuis cinq ans est lorsque Zooey et moi avons bu du vin en mangeant une salade et en regardant Chocolat.
Biliyor musun? Bence Zooey ile ilişkimiz senin gözünü korkutuyor çünkü her akşam seninle takılamayacağımdan korkuyorsun.
Tu n'aimes pas ce qu'il y a entre Zooey et moi, car tu as peur de ne plus m'avoir pour toi.
Sydney bana "Neden Zooey?" diye sordu ama ben...
Je n'ai pas su...